Translation of "Oynamaktan" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Oynamaktan" in a sentence and their spanish translations:

Futbol oynamaktan hoşlanırız.

Nos gusta jugar al fútbol.

Çamurda oynamaktan hoşlanırız.

Nos gusta jugar en el barro.

Voleybol oynamaktan hoşlanır mısın?

- ¿Te gusta jugar voleibol?
- ¿A usted le gusta jugar al voleibol?

Tom beyzbol oynamaktan hoşlanır.

A Tom le gusta jugar al béisbol.

O tenis oynamaktan hoşlanıyor.

Le gusta jugar al tenis.

Tom futbol oynamaktan hoşlanır.

A Tom le gusta jugar al fútbol.

Onlar birlikte oynamaktan hoşlanırlar.

A ellos les gusta jugar juntos.

Kızım bebeklerle oynamaktan hoşlanır.

A mi hija le gusta jugar con muñecas.

Çocuklar oyun oynamaktan hoşlanırlar.

- A los niños les gusta jugar.
- A los chicos les gusta jugar.

Okul oyunlarımda oynamaktan hoşlanmadım.

No me gustaba participar en los juegos de la escuela.

Biz tenis oynamaktan keyif aldık.

Nos divertimos jugando tenis.

Anneler çocuklarını caddelerde oynamaktan korumalı.

Las madres no deberían dejar que sus hijos juegen en la calle.

O, beyzbol oynamaktan zevk aldı.

A él le gustaba jugar béisbol.

Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.

Me gusta jugar al tenis y al golf.

Ben iskambil oynamaktan nefret ediyorum.

- Odio los juegos de cartas.
- Detesto los juegos de cartas.
- Odio jugar a las cartas.
- Detesto jugar a las cartas.

Küçük kızlar bebeklerle oynamaktan hoşlanırlar.

A las niñas pequeñas les gusta jugar con las muñecas.

Biz futbol oynamaktan zevk aldık.

Nos divertimos jugando al fútbol.

Tom beyzbol oynamaktan keyif aldı.

Tom disfrutaba jugar béisbol.

Tüm erkek çocuklar beyzbol oynamaktan hoşlanır.

A todos los niños les gusta jugar al béisbol.

Tenis oynamaktan daha iyi yemek pişirebilirim.

Se me da mejor cocinar que jugar al tenis.

- O bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.
- Bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.

Él no hace otra cosa que jugar todo el día.

- Bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz.
- Bütün gün oyun oynamaktan başka hiçbir şey yapmaz.

Él no hace otra cosa que jugar todo el día.

Çok iyi olmasam bile tenis oynamaktan hoşlanırım.

Me gusta jugar al tenis, aunque no se me dé nada bien.

Seninle bu kahrolası tahmin oyunlarını oynamaktan bıktım.

Estoy cansado de jugar a estos malditos juegos de adivinanzas contigo.

Ben ve arkadaşlarımla kart oynamaktan hoşlanmadığına inanamıyorum.

No puedo creer que no la hayas pasado bien jugando cartas conmigo y mis amigos.

- Tom ve Mary'nin ikisi de basketbol oynamaktan hoşlanırlar.
- Hem Tom hem de Mary basketbol oynamaktan hoşlanıyorlar.

A ambos Tom y a María les gusta jugar basquetbol.

Ben her zaman Tom ile tenis oynamaktan hoşlandım.

Siempre disfruto jugando al tenis con Tom.

Tom Mary ile iskambil oynamaktan her zaman hoşlandığını söylüyor.

Tom dice que siempre se la pasa bien jugando cartas con Mary.