Translation of "Miktar" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Miktar" in a sentence and their spanish translations:

Bir miktar kitap çalındı.

Varios libros fueron robados.

O büyük bir miktar.

Es una cantidad considerable.

İşte bir miktar su.

- Aquí hay un poco de agua.
- Aquí tienes un poco de agua.

Bir miktar para kabul edilecektir.

Cualquier cantidad de dinero será bienvenida.

Önemli olan miktar değil kalitedir.

Es la calidad y no la cantidad lo que importa.

Buzdolabında bir miktar süt kaldı.

Queda leche en el refrigerador.

O bir miktar iş yaptı.

Él hizo un montón de trabajo.

Bir miktar para iş görür.

Cualquier cantidad de dinero servirá.

Tom bir miktar soğan doğradı.

Tom rebanó algunas cebollas.

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

Se aplica un pequeño voltaje al cerebro,

Ne var ki, miktar doğru değil.

Sin embargo, la cantidad es incorrecta.

Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var.

Hay algo de verdad en lo que dice.

Onun bankada bir miktar parası var.

Tiene algo de dinero en el banco.

Satranç oynama bir miktar yetenek gerektirir.

Jugar ajedrez requiere un cierto grado de talento.

Tom bankaya bir miktar para yatırdı.

Tom depositó algo de dinero en el banco.

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

Alguien nos trajo unas uvas.

Tom bankadan bir miktar para çekti.

Tom retiró algo de dinero del banco.

Ve böylece... ...bir miktar panzehir elde edebiliriz.

y, así, reponer estos antídotos.

Onun sadece küçük bir miktar parası vardı.

Ella sólo tenía una pequeña cantidad de dinero.

Onun kendine ait bir miktar parası var.

Ella tiene algún dinero propio.

Babam büyük bir miktar para bırakarak öldü.

Mi padre murió dejando una gran suma de dinero.

Gezim için bankadan bir miktar para çektim.

Saqué algo de plata del banco para mi viaje.

Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti

Ahorró una pequeña cantidad de dinero y se fue a la India.

Ben resim için sadece önemsiz bir miktar ödedim.

Pagué muy poco por el cuadro.

- Biraz kağıda ihtiyacım var.
- Bir miktar kağıt istiyorum.

- Quiero algo de papel.
- Quiero un poco de papel.

Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

Solo quedaba un poco de leche en la botella.

O miktar ekin, ekonomilerini desteklemek için yeterli değildir.

Esa cantidad de cosechas no es suficiente para ayudar a su economía.

Elbette hepimizin içinde bir miktar bencillik ve açgözlülük var

Sí, todos tenemos un poco de egoísmo y de codicia dentro de nosotros,

Ken bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.

Ken fue al supermercado para comprar huevos.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

Puse unas galletas sobre la mesa, y los niños se las comieron enseguida.

Tom bir çekiç daha ve bir miktar çivi almak için nalbura gitti.

Tom fue a la ferretería a comprar otro martillo y unos clavos.

Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.

La compañía pidió al banco que le prestara dinero para comprar maquinaria nueva.

- Tom kazara bir miktar fare zehiri yuttu.
- Tom yanlışlıkla biraz fare zehiri içti.

Tom tomó raticida por accidente.