Translation of "Görür" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Görür" in a sentence and their spanish translations:

Kâbus görür müsün?

¿Tienes pesadillas?

Bu işimizi görür. Hadi.

Con eso bastará. Vamos.

Bin yen iş görür.

Mil yenes bastarán.

Beni görür görmez, kaçtı.

- Se fue corriendo apenas me vio.
- Él se fue corriendo apenas me vio.

Görür görmez Mary'yi tanıdım.

- Reconocí a Mary en el momento en que la vi.
- Reconocía a María a primera vista.

Görür görmez onu tanıdım.

- La reconocí en cuanto la vi.
- Yo la reconocí en el momento en que la vi.

Kediler rüya görür mü?

¿Los gatos sueñan?

Umarım Tom bunu görür.

Espero que Tom vea esto.

Onu görür görmez öldürürüm.

Apenas lo vea, lo mataré.

Kediler karanlıkta görür mü?

¿Los gatos ven en la oscuridad?

- O beni görür görmez, gözyaşlarına boğuldu.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

Rompió a llorar en cuanto me vio.

- Köpekler siyah ve beyaz olarak görür.
- Köpekler, etrafı siyah - beyaz görür.

Los perros ven en blanco y negro.

Kötümser her fırsatta zorluğu görür; bir iyimser her zorlukta fırsatı görür.

Un pesimista ve la dificultad en cada oportunidad; un optimista ve la oportunidad en cada dificultad.

Bunu görür görmez şöyle düşündüm:

Ni bien lo vi, me dije:

Herhangi bir kitap iş görür.

Cualquier libro servirá.

Görür. Bu su. Güler. Dalıyor.

Ve. Es agua. Ríe. Se zambulle.

Her gün rüya görür müyüz?

¿Soñamos todos los días?

Herkes rüya görür, bebekler bile!

¡Todo el mundo sueña, incluso los bebés!

Bir miktar para iş görür.

Cualquier cantidad de dinero servirá.

Onu görür görmez gülmekten kırıldım.

Sólo verle comencé a reírme.

Tom sık sık kabus görür.

Tom tiene pesadillas a menudo.

Tom, görür görmez Mary'yi tanıdı.

Tom reconoció a Mary tan pronto la vio.

Köpeği görür görmez kedi kaçtı.

El gato se fue corriendo al ver al perro.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

En el instante en que la niña vio a su madre rompió a llorar.

Birçok insan ahtapotları uzaylı gibi görür.

Muchos dicen que los pulpos son como extraterrestres.

Yataklı herhangi bir yer iş görür.

Cualquier lugar con cama estará bien.

Köpek beni görür görmez, havlamaya başladı.

El perro, en cuanto me vio, empezó a ladrar.

Tom bunu farklı bir şekilde görür.

Tom ve esto de una manera diferente.

O beni görür görmez ağlamaya başladı.

En cuanto me vio, ella empezó a llorar.

O, onu görür görmez rengi soldu.

Palideció en cuanto la vio.

O, patronunu bir baba olarak görür.

Ella ve a su jefe como a un padre.

O, polisi görür görmez dışarı koştu.

En cuanto vio al policía salió corriendo.

Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.

En cuanto el niño vio a su madre, dejó de llorar.

Tom soyguncunun bıçağını görür görmez korktu.

Tom se asustó tan pronto vio el cuchillo del ladrón.

O, beni görür görmez ağlamaya başladı.

- En cuanto me vio, ella empezó a llorar.
- En cuanto me vio se puso a llorar.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

Los ojos de los cachorros funcionan mejor bajo el agua.

- O kadınları hor görür.
- Kadınlara tepeden bakıyor.

Él desprecia a las mujeres.

Onun cesedini yerde görür görmez polisi aradım.

Llamé a la policía tan pronto como vi su cuerpo muerto sobre el piso.

Tom Mary'yi bazen evinin önündeki caddede görür.

Tom a veces ve a Mary en la calle al frente de su casa.

Ve karbon fibere çok benzer bir işlev görür.

pueden aislarlo y funciona muy parecido a la fibra de carbono.

- Herhangi biri işe yarar.
- Kim olsa iş görür.

Quien sea.

Bob kılık değiştirmiş olsa da görür görmez tanıdım.

A pesar de que Bob estaba disfrazado, lo reconocí tan pronto como lo vi.

Ucuz olduğu sürece, herhangi bir saat işimi görür.

Cualquier reloj valdrá en tanto que sea barato.

Tom, Mary'yi haftada en az bir kez görür.

Tom visita a Mary al menos una vez a la semana.

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

Un ocelote ve aún mejor en la oscuridad. Es hora de ir a casa.

- Aşinalık ırkları hor görür.
- Çok muhabbet tez ayrılık getirir.

La familiaridad engendra desprecio.

O ne yapmak zorunda olduğunu görür görmez, ortadan kayboldu.

- En cuanto vio lo que había que hacer escurrió el bulto.
- Tan pronto como vio lo que tenía que hacer, se escabulló.

Sanırım bu ufaklıkların üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.

Creo que con tres o cuatro de estas será suficiente.

Sanırım bu ufaklıklardan üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.

Creo que con tres o cuatro de estas será suficiente.

...ve ay ışığını yansıtan taç yaprakları yol gösterici işlevi görür.

y los pétalos que reflejan la luz de la luna actúan como un faro.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

Los elefantes ven mejor que nosotros en la oscuridad, pero no tan bien como un león.

Sık sık okuyan ve sık sık dolaşan çok görür ve çok bilir.

El que lee mucho y anda mucho, ve mucho y sabe mucho.

Bir kişi zengin ya da fakir olup olmadığına göre işleri farklı görür.

Una persona ve las cosas de manera diferente dependiendo de si es rica o pobre.

Bir insan zengin ya da fakir olup olmamasına göre işleri farklı görür.

Una persona ve las cosas de manera diferente dependiendo de si es rica o pobre.