Translation of "Kadınların" in Spanish

0.089 sec.

Examples of using "Kadınların" in a sentence and their spanish translations:

Kadınların şemsiyesi var.

Las mujeres tienen paraguas.

Tüm kadınların sesi olmak.

que han tenido que ocultarse en sí mismas.

Kadınların sigara içmesini onaylamaz.

Él no aprueba que las mujeres fumen.

Kadınların sigara içmesi yasaktı.

Fumar solía ser tabú para las mujeres.

Kadınların güzel yanakları var.

Las mujeres tienen mejillas hermosas.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

Las mujeres de verdad tienen curvas.

Kadınların nasıl düşündüğünü biliyorum.

Sé cómo piensan las mujeres.

Hedefim genç kadınların sesi olmak.

Mi meta es dar una voz a las mujeres jóvenes.

Kadınların da olduğundan emin oldum.

de varias corporaciones con las que trabajaba,

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Mujeres caminando solas en la calle

Kadınların gece sokağa çıkması yasaklanmıştır

las mujeres tienen prohibido salir de noche

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

El ordenador está a la izquierda de ella.

Haklarından başkaları için vazgeçmiş kadınların sesi.

Por mujeres que han cedido sus derechos a alguien más.

Ve bugün kadınların okullarda, evlerde, evlilikte,

Celebremos el poder que solamente tienen las mujeres hoy día

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

Y cuantas más mujeres demanden esta información

Bildiğiniz üzere kadınların birçok kısıtlaması var.

Las mujeres tienen tantas inhibiciones.

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

Protegió y mejoró en gran medida los derechos de las mujeres.

Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

La constitución fue enmendada para que las mujeres pudieran votar.

Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.

Los hombres y las mujeres se necesitan los unos a los otros.

Kadınların neden kel olmadıklarını merak ediyorum.

Me pregunto por qué las mujeres no se quedan calvas.

Sadece kadınların yaşadığı bir gezegenden misin?

- ¿Eres de un planeta en el que no viven más que mujeres?
- ¿Eres de un planeta poblado únicamente por mujeres?

Bu, kadınların gerçekten iyileşmeye başlamasını sağlamak için

es un programa "de tanto como haga falta"

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

Que sólo el 2% de las mujeres se encuentra bonita.

Ve kadınların bu tür kariyerlere heveslenebileceğini gösterdiler,

que demuestran que para aquellas mujeres que aspiran a ese tipo de carreras,

Kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

no hay nada que asociar con el Islam cuando las mujeres no se cuentan

Seni ne şarapla ne de kadınların fısıltılarıyla

No te despierto con el vino ni con los susurros de las mujeres,

Kadınların genellikle erkeklerden daha uzun yaşadığı söylenir.

- Se suele decir que las mujeres viven más que los hombres.
- Se dice a menudo que las mujeres viven más tiempo que los hombres.

Suudi Arabistan'da kadınların araba sürmelerine izin verilmez.

- A las mujeres no se les permite manejar en Arabia Saudita.
- Las mujeres no pueden conducir coches en Arabia Saudí.

Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

Mi hijo piensa que las mujeres son más fuertes que los hombres.

Tom Amerika'daki kadınların çok parfüm sürdüklerini düşünüyor.

Tom piensa que las mujeres de Estados Unidos usan mucho perfume.

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

a la elección del 42 % de las mujeres de trabajar medio tiempo.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

Si más de la mitad de las mujeres tienen algún problema sexual,

Kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

y empoderar a las mujeres para adueñarse de él

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

Me pregunto por qué las mujeres viven más que los hombres.

Onlar kadınların genellikle erkeklerden daha uzun yaşadıklarını söylüyorlar.

Comúnmente se dice que las mujeres viven más que los hombres.

Kadınların tutabilecekleri tek sır, hakkında bilmedikleri bir şeydir.

El único secreto que la mujer puede guardar es el que no conoce.

Afrika'da kadınların daha kısa ve kıvırcık saçları var.

Las mujeres tienen el pelo más corto y rizado en África.

Geçmişteki kadınların şu andaki kadar çok fırsatı hiç olmadı.

Nunca antes las mujeres han gozado de tantas oportunidades como hoy

Bazı kadınların yüzlerinde oluşan ifadeyi tarif etmem mümkün değil.

cuando hablo de cómo hombres que conozco han llorado frente a mí.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

Cincuenta y dos por ciento de las mujeres británicas prefieren el chocolate en vez del sexo.

Erkekler, kadınların sözünü erkeklerinkine kıyasla iki kat daha fazla keser.

Los hombres interrumpen a las mujeres el doble que a otros hombres.

Erkeklerin X ve Y kromozomları vardır; kadınların iki tane X.

Los hombres tienen un cromosoma X y un Y; las mujeres tienen dos X.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

En el fondo, no se trata de que las mujeres practiquen más sexo o mejor,

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

ni de que las mujeres tengan tantos orgasmos como los hombres.

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

- ¿Tiene dificultades para comprender lo que le dicen mujeres o niños pequeños?
- ¿Tienes dificultades para comprender lo que te dicen mujeres o niños pequeños?
- ¿Tenéis dificultades para comprender lo que os dicen mujeres o niños pequeños?
- ¿Tienes dificultades para entender lo que te dicen mujeres o niños pequeños?

Kadınların ev işi yaparak harcadığı zaman şimdi eskisinden çok daha azdır.

El tiempo que las mujeres pasan haciendo las tareas domésticas ahora es mucho menor de lo que solía ser.

Kadınların erkeklerden daha iyi olduğunu sanmıyorum, fakat sanırım erkekler kadınlardan daha kötü.

No creo que las mujeres sean mejores que los hombres, sino que los hombres son mucho peores que las mujeres.

- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

Normalmente las mujeres sobreviven a sus maridos.

İlk olarak, kadınların erkeklerden daha fazla boş vakitleri var. İkinci olarak, onlar erkeklerden daha az endişelenecek şeylere sahipler.

En primer lugar, las mujeres tienen más tiempo libre que los hombres. En segundo lugar, ellas tienen menos cosas de que preocuparse que los hombres.