Translation of "çalmaya" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "çalmaya" in a sentence and their spanish translations:

Piyano çalmaya başlıyor.

Ella está empezando a tocar el piano.

Telefon çalmaya başladı.

El teléfono empezó a sonar.

- Zil çalmaya devam etti.
- Telefon çalmaya devam etti.

- El teléfono siguió sonando.
- El teléfono seguía sonando.

Yoksulluk onu çalmaya zorladı.

La pobreza lo hizo robar.

Gitar alıp çalmaya başladı.

Cogió la guitarra y empezó a tocar.

çalmaya başlamasından belli oluyor.

de la luz, en el exacto segundo que Flanagan se detiene

Erkek arkadaşımı çalmaya çalıştı.

Intentó quitarme el novio.

Grup saat kaçta çalmaya başlayacak?

¿A qué hora empezará a tocar la banda?

Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı.

De repente, la alarma de incendios sonó.

Sonra ilk notaları çalmaya çalışırım.

Luego trato de tocar las primeras notas.

O gitar çalmaya çok düşkündür.

A él le gusta mucho tocar la guitarra.

O, eski bir şarkı çalmaya başladı.

- Él comenzó a tocar una vieja canción.
- Comenzó a tocar una vieja canción.

O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.

Se puso a silbar una melodía.

- Oynamaya hazır mısınız?
- Çalmaya hazır mısınız?

- ¿Estáis listos para jugar?
- ¿Estás listo para jugar?

Telefonu kapatır kapatmaz, tekrar çalmaya başladı.

Justo al colgar el teléfono, volvió a sonar.

Tom flütünü aldı ve çalmaya başladı.

Tom tomó su flauta y empezó a tocar.

Dan yazarkasadan para çalmaya devam etti.

Dan continuó robando dinero de la caja registradora.

Alarm 5:30 da çalmaya başladı.

La alarma sonó a las cinco y media.

Kız tek başına her şeyi çalmaya alışkın.

La niña está acostumbrada a jugar sola.

Ben kapatır kapatmaz telefon yine çalmaya başladı.

Justo al colgar el teléfono, volvió a sonar.

Chopin piyanonun başına geçer ve çalmaya başlar.

Chopin se sienta al piano y empieza a tocar.

Çocuklarımla hayvanat bahçesindeydim ve telefonum durmadan çalmaya başladı.

Estaba en el zoológico con mis hijos y el teléfono sonaba constantemente.

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

Anne estaba a punto de salir de casa cuando el teléfono empezó a sonar.

Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.

El mes que viene hará cinco años que él empezó a tocar el violín.

Notaları sıralı çalmaya göre daha kulağa hoş geliyor.

Suena Mucho mas harmonioso que tocar las notas en orden

Tom bongosunu çalmaya başlar başlamaz çocuklardan oluşan bir kalabalığı çekti.

Tom atrajo a una multitud de niños tan pronto como comenzó a tocar sus bongos.

Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.

Tom siguió leyendo el periódico aún cuando había sonado la alarma de robos.