Translation of "Kalabalık" in Russian

0.015 sec.

Examples of using "Kalabalık" in a sentence and their russian translations:

Bugün kalabalık.

- Сегодня полно народу.
- Сегодня полно народа.

Kalabalık sakinleşti.

Толпа успокоилась.

Kalabalık sessizdi.

- Толпа молчала.
- Толпа безмолвствовала.

Bar kalabalık.

Бар переполнен.

Kalabalık çıldırdı.

Толпа обезумела.

Kalabalık alkışladı.

- Толпа зааплодировала.
- Толпа аплодировала.

Hastane kalabalık.

- Больница переполнена.
- Госпиталь переполнен.

- Kalabalık istasyondan boşaldı.
- Kalabalık stadyumdan taştı.

Толпа хлынула из спортзала.

- Hapishaneler aşırı kalabalıktır.
- Hapishaneler kalabalık.
- Hapishaneler aşırı kalabalık.
- Hapishaneler çok kalabalık.
- Hapishaneler fazla kalabalık.

Тюрьмы переполнены.

Kalabalık balatayı sıyırıyor.

Толпа сходит с ума.

Kalabalık sokakları doldurdu.

Толпа заполонила улицы.

Kalabalık kazananı alkışladı.

Толпа приветствовала победителя.

Kalabalık gittikçe büyüyor.

Толпа становится всё больше и больше.

Kalabalık yine alkışladı.

Толпа снова зааплодировала.

Kalabalık alkışlamaya başladı.

Толпа зааплодировала.

Kalabalık yol verdi.

Толпа расступилась.

Kalabalık hâlâ bağırıyor.

Толпа всё ещё кричит.

Kalabalık kahkahalara boğuldu.

Толпа разразилась смехом.

Kalabalık alkışa boğuldu.

Толпа разразилась аплодисментами.

Kalabalık hızla dağıldı.

Толпа быстро рассеялась.

Kalabalık plajları sevmem.

Я не люблю многолюдные пляжи.

Burası çok kalabalık.

- Здесь много народа.
- Тут такая толкучка.

- Korkarım orada kalabalık olacak.
- Korkarım orası kalabalık olacak.

Боюсь, там будет многолюдно.

O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.

Его окружила толпа.

Bugün kasabalar çok kalabalık.

Современные города слишком переполнены.

Kalabalık postanenin önünde toplandı.

Перед почтовым отделением собралась толпа.

Tom kalabalık asansöre bindi.

Том зашёл в переполненный лифт.

Her yerde kalabalık olacak.

- Везде будут толпы.
- Повсюду будут толпы.
- Везде будет полно народа.

Kalabalık oditoryuma akın etti.

Толпа ринулась в аудиторию.

Kalabalık dağılıncaya kadar bekle.

Подождите, пока толпа рассеется.

Kalabalık azalana kadar bekleyelim.

- Подождём, пока толпа поредеет.
- Подождём, пока толпа разойдётся.

Burası biraz kalabalık oluyor.

Здесь становится тесновато.

Kalabalık konferans salonunu boşalttı.

Толпа выкатилась из зала.

Etrafta bir kalabalık toplandı.

Вокруг собралась толпа.

Kalabalık trende boğulacağımı düşündüm.

Я думал, что задохнусь в переполненном поезде.

Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.

Разгневанная толпа атаковала здание.

İstanbul kalabalık bir şehirdir.

Стамбул - густонаселённый город.

Bu kalabalık beni endişelendiriyor.

Эта толпа заставляет меня нервничать.

Kalabalık ilahi söylemeye başladı.

Толпа начала скандировать.

Kalabalık, konuşmacının etrafında toplandı.

- Толпа окружила говорящего.
- Толпа собралась вокруг говорящего.

Kalabalık birkaç dakika alkışladı.

Толпа рукоплескала несколько минут.

- Kalabalık kazanana büyük bir yardım yaptı.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.

Толпа встретила победителя аплодисментами.

Daha kalabalık kitleler halinde yaşıyoruz

мы живем большими толпами

Orada büyük bir kalabalık vardı.

Там была большая толпа.

Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

Вокруг него собиралась толпа.

Onun etrafında bir kalabalık toplandı.

Вскоре вокруг него собралась толпа.

Dışarıda oynamak için çok kalabalık.

Слишком темно, чтобы играть на улице.

Kalabalık trenlerde yankesicilere dikkat et.

Берегись карманников в переполненных поездах.

Parkta büyük bir kalabalık vardı.

В парке собралась большая толпа.

İstanbul Türkiye'nin en kalabalık kentidir.

- Стамбул — самый многолюдный город Турции.
- Стамбул — самый населённый город Турции.

Kalabalık bir insan grubu toplandı.

Собралась большая толпа людей.

Kalabalık, çoğunlukla kadınlar ve çocuklardı.

Толпа состояла по большей части из женщин и детей.

Tom oranın kalabalık olduğunu söylüyor.

- Том говорит, что народу полно.
- Том говорит, что много народу.

Büyük bir kalabalık caddede toplanmıştı.

На улице собралась большая толпа.

Bugün her yer kalabalık olacak.

Сегодня везде будут толпы.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

Когда они вместе, вид у них угрожающий.

O, bir gol attığında, kalabalık bağırdı.

Толпа закричала, когда он забил гол.

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

В переполненном автобусе со мной заговорил незнакомец.

Tom ve Mary kalabalık plajlardan hoşlanırlar.

Том и Мэри любят людные пляжи.

Bugün tren neden bu kadar kalabalık?

Почему поезд сегодня так переполнен?

Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.

Мы случайно встретились на оживленной улице.

Bu kalabalık bana Tokyo caddelerini hatırlatıyor.

Эта толпа напоминает мне улицы Токио.

Konserde umduğumuzdan daha büyük bir kalabalık vardı.

На концерте было больше народа, чем мы предполагали.

Tokyo Japonya'daki başka bir şehirden daha kalabalık.

Токио является более густонаселённым, чем любой другой город Японии.

Kırsal yolları şehir yolları kadar kalabalık değil.

Сельские дороги не так забиты, как городские.

Keşke metro her sabah çok kalabalık olmasa.

Хотел бы я, чтобы каждое утро метро не было таким переполненным.

Kalabalık bir trende dayanırken netbook kullanabilir miyim?

Могу ли я использовать нетбук, стоя в переполненном поезде?

Kalabalık bir şehir hastanesinde gece nöbetindeki bir hemşire

Медсестра ночной смены в переполненной городской больнице

Diğer hayvanlardan ayıran özelliği ise kalabalık guruplar halinde

особенность, которая отличает его от других животных, заключается в больших группах

Kalabalık trenlerde seyahat etmektense erken çıkmayı tercih ederim.

- Я предпочёл бы уехать рано, чтобы не ехать в переполненном поезде.
- Я хотел бы отправиться пораньше, чтобы не ехать в переполненном поезде.

Tom kalabalık tarafından katranla kaplandı ve tüyle kaplandı.

Том был вымазан толпой в смоле и перьях.

En kısa yol her zaman en kalabalık olandır.

Самый лёгкий путь всегда самый многолюдный.

Diğeri, bir bomba aldı ve kalabalık bir kafeye gitti.

Другая с бомбой в руках зашла в переполненное кафе.

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

Это одно из самых многолюдных мест на Земле. Население — 20 миллионов.

Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.

- Том был окружён толпой визжащих фанаток.
- Тома окружила толпа визжащих фанаток.

Bu tren kalabalık, bu yüzden bir sonraki trene binelim.

Этот переполнен, так что давай поедем на следующем поезде.

Yol kalabalık bu yüzden muhtemelen söz verilen zamanda varmayacağız.

На дороге пробка, поэтому, может быть, не успеем к назначенному времени.

Bir kalabalık kısa bir süre sonra Tom'un etrafında toplandı.

- Вскоре вокруг Тома собралась толпа.
- Вокруг Тома быстро собралась толпа.

- Şu zamanda metro aşırı kalabalıktır.
- Metroda şimdi acayip kalabalık vardır.

В метро в это время слишком многолюдно.

- Bu restoran her zaman kalabalıktır.
- Bu restoran her zaman kalabalık.

В этом ресторане всегда полно народа.

Şu anki evimiz çok kalabalık, bu yüzden taşınmaya karar verdik.

Наш нынешний дом слишком тесный, поэтому мы решили переехать.

Kalabalık Luciano tarafında olabilir ama şampiyon kazanma becerisine sahip ve önemli olan budur.

Толпа может быть на стороне Лучано, но у чемпиона есть умение, которое требуется для победы, и это то, что имеет значение.

Tren çok kalabalık olduğu için Uone'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

Поезд был ужасно переполнен, поэтому мне пришлось простоять всю дорогу до Уэно.

- Avrupa'da hiçbir şehir Tokyo kadar kalabalık değildir.
- Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

Ни один город в Европе не населён так, как Токио.