Translation of "Yüzü" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Yüzü" in a sentence and their portuguese translations:

Yüzü kırmızıydı.

O rosto dela ficou vermelho.

Onun yüzü kızardı.

Seu rosto ficou vermelho.

Yüzü annesininkine benziyor.

Seu rosto parece ao da mãe.

Tom'un yüzü kızardı.

A cara de Tom ficou vermelha.

Onun yüzü soldu.

- Seu rosto empalideceu.
- O rosto dela empalideceu.
- O rosto dela ficou pálido.

Tom'un yüzü kırmızı.

Tom está com o rosto vermelho.

- Ben bir yüzü asla unutmam.
- Bir yüzü asla unutmam.

- Eu nunca esqueço uma cara.
- Eu nunca esqueço um rosto.

Onun yüzü aniden kızardı.

O rosto dela, de repente, ficou vermelho.

O yüzü tanıdığımı biliyordum.

Eu sabia que reconhecia aquele rosto.

Tom'un yüzü cama yansıyor.

O rosto do Tom está refletido no vidro.

Tom'un yüzü gözyaşlarıyla ıslaktı.

O rosto de Tom estava banhado em lágrimas.

Kitaplarınızda sayfa yüzü açın.

Abram os livros na página cem.

Tom'un yüzü öfkeden kızardı.

O rosto de Tom ficou vermelho de raiva.

Kayalığın bu yüzü boyunca uzanıyor.

Percorre toda a encosta.

Meg'in güzel bir yüzü var.

Meg tem um rosto adorável.

Onun komik bir yüzü var.

Ela tem uma cara engraçada.

Pencerede bir adam yüzü gördüm.

Eu vi o rosto de um homem na janela.

Bütün madalyaların iki yüzü var.

Toda medalha tem dois lados.

Tom'un çirkin bir yüzü var.

Tom tem um rosto feio.

Onun oval bir yüzü var.

Ela tem um rosto oval.

O onu gördü ve yüzü kızardı.

Ele a viu e corou.

Yüzü ışık vermeyen asla yıldız olamaz.

Aquele cuja face não resplandece jamais será uma estrela.

Hazır olduğunu göstermek için yüzü beyaza dönüyor.

A sua cabeça fica branca para mostrar que está pronto.

Onun iğrenç yüzü beni biraz bile korkutmadı.

Sua cara de mau não me assusta nem um pouco.

Onun kötü yüzü beni biraz bile korkutmuyor.

Sua cara de mau não me assusta nem um pouco.

Birçok yüzlü cismin her yüzü bir poligondur.

Cada face de um poliedro é um polígono.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

- Vista de longe, a rocha se parecia com um rosto humano.
- Vista de longe, a rocha se assemelhava a um rosto humano.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

À noite, até os corais mostram um lado negro.

Onun kötü yüzü beni bir parça bile korkutmuyor.

Sua cara de mau não me assusta nem um pouco.

Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.

Maria estava deitada na sua cama e chorando com o rosto afundado no travesseiro.

Tom'un Mary'ye köpeğine ne olduğunu söyleyecek yüzü yoktu.

Tom não teve coragem de dizer a Mary o que acontecera com seu cachorro.

Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

O rosto de Tom está áspero porque ele precisa se barbear.

Yaşlı adamın masum bir yüzü vardı ama gerçekte bir sahtekardı.

O velhinho tinha cara de inocente, mas na verdade era um sem-vergonha.

Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.

Esta garota tem um rosto lindo. Meu coração se derrete ao olhar para ela.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

Toda pessoa é uma lua e tem um lado negro que nunca mostra para ninguém.

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

Toda pessoa é uma lua e tem um lado negro que nunca mostra para ninguém.