Translation of "Günlük" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Günlük" in a sentence and their portuguese translations:

Bana günlük ödeniyor.

Eu sou pago por dia.

Günlük ücret nedir?

- Quanto é a diária?
- Qual é a tarifa diária?

Günlük 100 avro.

Cem euros para o dia todo.

Bir günlük tutuyor musunuz?

Você mantém um diário?

Kırmızı bir günlük aldım.

Comprei um diário vermelho.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

Estou tirando uns dias de folga.

İngilizce bir günlük tutuyorum.

Eu mantenho um diário em inglês.

Fransızca bir günlük tutuyorum.

Eu escrevo um diário em francês.

Fransızca bir günlük tutardım.

- Eu mantinha um diário em Francês.
- Eu já escrevi um diário em Francês.

Çamaşır günlük ev işidir.

Lavar roupa é uma tarefa árdua.

Günlük egzersiz yapmaya çalışacağım.

Eu vou tentar me exercitar diariamente.

Bana günlük yaşamından bahset.

Conte-me sobre sua vida cotidiana.

Tom bir günlük tutar.

Tom mantém um diário

- Tom kızını günlük bakımda aldı.
- Tom günlük bakımda kızını aldı.

- Tom pegou a filha na creche.
- O Tom pegou a filha na creche.
- O Tom pegou a filha dele na creche.

- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.

- Ela não é paga por mês, mas por dia.
- Ela não é paga mensalmente, mas diariamente.

Yani günlük kış uykusuna yatıyor

então hiberna diariamente

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

- O preço do ouro muda diariamente.
- O preço do ouro flutua diariamente.

Takeshi İngilizce bir günlük tutar.

Takeshi tem um diário em inglês.

Günlük tutardı fakat artık tutmuyor.

Ela escrevia num diário, mas já não o faz.

O, İngilizce bir günlük tutar.

Ele mantém um diário em Inglês.

Üç günlük hafta sonlarını seviyorum.

Adoro fins de semana prolongados.

Yarım günlük bir işim var.

- Eu tenho um emprego de meio período.
- Tenho um emprego de meio período.

Ben bir günlük gezi yaptım.

Eu fiz uma viagem de um só dia.

Tom bir günlük gezi yaptı.

Tom fez uma viagem de um só dia.

Amerikan günlük yaşamını öğrenmek istiyorum.

Quero aprender sobre o cotidiano americano.

Tom Fransızca bir günlük tutuyor.

Tom mantém um diário em francês.

Tom günlük bakımda Mary'yi düşürdü.

Tom deixou Maria na creche.

Günlük fiyata kahvaltının dahil olduğunu unuttum.

Eu esqueci que a diária incluía o café da manhã.

Bir öğrenciyken Fransızca bir günlük tuttum.

Eu escrevia um diário em francês quando era estudante.

Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.

Manter um diário é um bom hábito.

Mary bir günlük gezi yapmak istiyor.

Maria quer fazer uma viagem de um só dia.

Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.

Exercício diário é efetivo na superação da obesidade.

Bu arada, kaç taneniz bir günlük tutuyor?

A propósito, quantos de vocês têm um diário?

Otel pahalıydı ama günlük fiyata kahvaltı dahildi.

O hotel era caro, mas a diária incluía o café da manhã.

Gelecek hafta birkaç günlük izine ihtiyacım olabilir.

Eu talvez precise de alguns dias de folga na próxima semana.

Günlük yaşam aktivitelerine dikkat edebilen yaşlılar için ...

Para os idosos que possam cuidar de suas próprias atividades em seu dia-a-dia...

Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

A maioria das pessoas escreve sobre sua rotina diária.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

A TV representa uma parte importante da vida diária.

Bu yıl bir günlük tutmaya karar verdim.

Resolvi escrever num diário este ano.

Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.

O jornal traz diariamente os problemas do mundo para a mesa do café.

Ben her gün günlük tutmayı zor buldum.

Eu achei difícil manter um diário todos os dias.

Grip ise ortalama 2 günlük kuluçka süresine sahiptir.

A gripe, em comparação, tem um período médio de incubação de apenas 2 dias.

Ve ağırlığının 2.5 katı kadar günlük besin ihtiyacı vardır

e precisa de 2,5 vezes o seu peso por dia.

TV'nin icadı günlük hayatımızda köklü bir değişime neden oldu.

A invenção da TV causou uma drástica mudança na nossa rotina.

Bizim sadece üç günlük yeterli yiyecek ve suyumuz var.

Nós só temos comida e água suficientes para três dias.

Üç tam günlük mülakattan sonra aday sayısını iki ile sınırladık.

Depois de três dias inteiros de entrevistas, nós chegamos a dois candidatos.

Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

Essa é a era da informação, e os computadores estão fazendo um papel cada vez mais importante no nosso dia a dia.

O, işleri çok yavaş yapar. Bir günlük işi yapmak onun üç gününü alır.

Ele faz as coisas muito devagar. Demora três dias para fazer o trabalho de um único dia.

Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.

Eu sei que eu deveria dormir pelo menos oito horas por dia, no entanto eu, geralmente, durmo menos.

Kültür, günlük hayatta bizi harekete geçiren değerlerle ilgilidir. Daha iyi bir toplum inşa etmenin gereklerinden biri bu.

A cultura é o conjunto de valores diários que seguimos. Isso é parte da construção de uma sociedade melhor.