Translation of "Sosyal" in Portuguese

0.014 sec.

Examples of using "Sosyal" in a sentence and their portuguese translations:

Tom sosyal.

Tom é sociável.

"Sosyal mesafe."

"Distanciamento social."

O sosyal değildir.

Ele é associal.

Arılar sosyal hayvanlardır.

As abelhas são animais sociais.

Herkes muhtemelen sosyal demokrasinin

o mundo talvez dissesse que a democracia social

Hala daha sosyal medyada

Ainda nas mídias sociais

Kurul sosyal yardımı görüşüyor.

O comitê está discutindo o bem-estar social.

Sosyal yardım için çalışıyor.

Ele trabalha pelo bem-estar social.

İnsan sosyal bir varlıktır.

O homem é um ser social.

Sosyal medyanın önemi artıyor.

A mídia social está crescendo em importância.

"Daha fazla sosyal mesafe."

"Aplicar mais distanciamento social."

İnsan sosyal bir hayvandır.

O homem é um animal social.

Tom sosyal bir işçidir.

Tom é assistente social.

Çünkü onlar sosyal medya kullanmıyorlar

Porque eles não usam mídias sociais

Google+ yeni bir sosyal ağdır.

O Google+ é uma nova rede social.

Ve ben bir sosyal epidemiyoloğum.

e sou uma epidemiologista social.

Kız kardeşim sosyal hizmetle meşguldür.

Minha irmã é envolvida em trabalho social.

Tatoeba sosyal bir ağ değil.

Tatoeba não é uma rede social.

Tom sosyal anksiyeteden acı çekiyor.

Tom sofre de fobia social.

Fadıl sosyal medyada olmayı sevdi.

Fadil gostava de estar na mídia social.

Geniş kolugo sosyal ağının bir üyesi.

É membro de uma vasta rede social de colugos.

La Teja mahallesinde sosyal hizmet yapıyorduk,

no trabalho social em La Teja

sosyal yaşamda ve yönetimde yer vermekten

de dar lugar na vida social e gestão

İnsan doğası gereği sosyal bir hayvandır.

O homem é um animal social por natureza.

Peki ya küçük sosyal buluşmalar, görüşmeler?

Quero saber o que você acha de aglomerações sociais pequenas.

Sosyal değişikliğe acil bir ihtiyaç var.

Há urgente necessidade de mudanças sociais.

Bir mucit, girişimci, sosyal yenilikçi olarak başladım.

Comecei como inventora, empreendedora, inovadora social.

Farklı sosyal ekonomik sınıflarını teker teker oynuyordu

tocando diferentes classes econômicas sociais, uma a uma

Sen, sosyal parazitten başka bir şey değilsin.

Você não é nada mais que um parasita social!

Çocuk işçiliği Brezilya'da ciddi bir sosyal sorundur.

O trabalho infantil no Brasil é um grande problema social.

Türk tarihini çağdaş sosyal bilim anlayışı ile araştırmak

Investigar a história turca com a compreensão contemporânea das ciências sociais

Bence bu videonun amacı sosyal deney falan olmalı

Eu acho que o objetivo deste vídeo deve ser um experimento social ou algo assim

Kanıtım da SGKnın açılımının Sosyal Güvenlik Kurumu olmasıdır

A prova é que a Instituição de Seguro Social representa Instituição de Seguro Social.

Fakat unutmayın sosyal medyada çok kirli bilgiler vardır

Mas lembre-se, há informações muito sujas nas mídias sociais

Beni aktif ve sosyal tutan arkadaşlar için minnettarım.

- Sou agradecido pelos amigos que me mantém ativo e sociais.
- Sou agradecida pelos amigos que me mantêm ativa e social.

Tom sosyal medyaya kendinin müstehcen bir fotoğrafını gönderdi.

Tom publicou uma foto obscena de si mesmo nas redes sociais.

Gıda bankalarına verin. Evsiz sosyal yardım kuruluşlarına verin.

Doe para bancos alimentares. Doe para organizações de assistência aos sem-teto.

Sosyal medya gençlerin sözel iletişim becerilerini kısıtlıyor olabilir.

A mídia social pode estar inibindo a capacidade dos jovens de se comunicar verbalmente.

Katil balinalar, okyanuslardaki en zeki ve sosyal yaratıklar arasındadır.

As orcas são um dos seres mais inteligentes e sociais do oceano.

Elimizi yıkayalım sokağa çıkmayalım gibi sosyal mesajlar çok güzel

Mensagens sociais como lavar as mãos e não sair para a rua são muito legais

İnsanlar bu günlerde sosyal ağlar hakkında çok şey konuşuyorlar.

Hoje em dia se fala muito em redes sociais.

Fiziksel olarak mevcut olmadan sosyal ilişki kurma yolları bulmak.

sobre maneiras de se conectar socialmente sem estar presente fisicamente.

Bu metnin sosyal ağlar üzerinde büyük bir etkisi vardı.

Este texto teve grande repercussão nas redes sociais.

La Teja'da, El Cerro'da, mütevazı mahallelerde sosyal hizmet işleri yapıyorduk.

Em La Teja, El Cerro, os bairros humildes, a trabalhar, socialmente.

sosyal medya akımlarına 70 yaşında olmasına rağmen hala ayak uyduruyordu

ele ainda estava acompanhando as tendências das mídias sociais aos 70 anos

Ben çok da sosyal değilim ama çaba sarf etmeye çalışıyorum.

Eu não sou muito social, mas tento fazer um esforço.

Yan dairede yaşayan kadın şu anda sosyal hizmetler için çalışıyor.

Atualmente a mulher que mora ao lado está trabalhando como funcionária pública.

şimdi herkes sosyal mesaj veriyor bir tanede ben vereyim o zaman

agora todo mundo está dando uma mensagem social, deixe-me dar uma de cada vez

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.

Mas não pude deixar de pensar: "Está a brincar com o peixe." Muitas vezes, vemos brincadeiras em animais sociais.

Tatoeba, doğum yeri olan Fransa'da kültürel ve sosyal bir olay haline geldi.

Na França, seu local de nascimento, o Tatoeba se tornou um fenômeno cultural e social.

- Tom oldukça sosyal, değil mi?
- Tom oldukça girişken, değil mi?
- Tom oldukça hoşsohbet, değil mi?

Tom é bastante sociável, não é?

Eğer bir konuşma sırasında yabda sosyal bir ortamda uzun bir süre sessizsen, Amerikalılar seni konuşturmaya çalışacak.

Se você estiver em silêncio em uma conversa ou situação social por muito tempo, os americanos tentarão fazer você falar.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

Toda pessoa, como membro da sociedade, tem direito à segurança social e à realização, pelo esforço nacional, pela cooperação internacional e de acordo com a organização e recursos de cada Estado, dos direitos econômicos, sociais e culturais indispensáveis à sua dignidade e ao livre desenvolvimento da sua personalidade.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

A maternidade e a infância têm direito a cuidados e assistência especiais. Todas as crianças nascidas dentro ou fora do matrimônio, gozarão da mesma proteção social.