Translation of "Kötüdür" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Kötüdür" in a sentence and their portuguese translations:

Çalmak kötüdür.

Roubar é mau.

Savaş kötüdür.

- A guerra é má.
- A guerra é ruim.

Tom kötüdür.

Tom é mau.

Araba kötüdür.

O carro é ruim.

O, kimyada kötüdür.

Ele é fraco em química.

O matematikte kötüdür.

Ele é péssimo em matemática.

İngilizcem çok kötüdür.

- Meu Inglês é terrível.
- Meu Inglês é péssimo.

İspanyolcam çok kötüdür.

- Meu Espanhol é terrível.
- Eu tenho um Espanhol horrível.

Göründüğünden daha da kötüdür.

É até pior do que parece.

Onun el yazısı kötüdür.

A caligrafia dele é ruim.

Benim Almanca bilgim kötüdür.

Meu conhecimento da língua alemã é muito pobre.

Geceleyin karada... ...görüşü bizden kötüdür.

Em terra e à noite... ... a sua visão é pouco apurada.

Ağaç kötü ise meyveler kötüdür.

Se a árvore é ruim, os frutos são ruins.

Egzersiz eksikliği, sağlığın için kötüdür.

A falta de exercícios físicos faz mal à saúde.

Trans yağlar sağlığınız için kötüdür.

Gorduras trans fazem mal para a saúde.

En iyi yolsuzluk, en kötüdür.

A corrupção do melhor é a pior.

Ölüm korkusu ölümün kendisinden daha kötüdür.

O medo da morte é pior que a própria morte.

Sigara içmek sağlığınız için çok kötüdür.

Fumar é terrível à sua saúde.

O, ne iyi ne de kötüdür.

- Não é nem bom nem mau.
- Não é nem bom nem ruim.

Fakat yarasalar ne kötüdür ne de kötülüktür

mas os morcegos não são maus nem maus

- Bazı insanlar çok kötüdür.
- Bazı insanlar şerdir.

Algumas pessoas são más.

Hapishanedeki yaşam bir hayvanın yaşamından daha kötüdür.

A vida na prisão é pior do que a vida de um animal.

Onun öğretim yöntemi iyi hem de kötüdür.

Seu método de ensino é bom e ruim.

Herhangi bir durumda, bir sözden dönmek kötüdür.

Em todo caso, não é bom quebrar uma promessa.

Çok fazla tuz yemek sizin için niçin kötüdür?

Por que ingerir sal demais faz mal?

- Madrid'in havası benim için kötüdür.
- Madrid'in havası beni hasta ediyor.

- O ar de Madrid faz mal para mim.
- O ar de Madri me faz mal.

Hem içki içmek hem de sigara içmek sağlığın için kötüdür.

Beber e fumar são ambos prejudiciais à saúde.

Kendini akıllı zanneden bir aptal başka bir aptaldan daha kötüdür.

Um idiota que se acha inteligente é pior que um simples idiota.

Masum bir adamı hapishaneye göndermek bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.

É pior enviar um homem inocente para a prisão do que deixar um criminoso em liberdade.

Burada ışık kirliliği o kadar kötüdür ki, geceleri tek bir yıldız bile göremezsin.

A poluição luminosa aqui é tão séria que não se consegue ver uma única estrela à noite.