Translation of "Hayatını" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Hayatını" in a sentence and their portuguese translations:

Hayatını kurtardım.

- Salvei sua vida.
- Eu salvei tua vida.

Yavaşça hayatını kaybediyor

Está a morrer lentamente

Bu hayatını kurtarabilir.

- Ele pode salvar a sua vida.
- Ela pode salvar a sua vida.
- Ela pode salvar a tua vida.
- Ele pode salvar a tua vida.
- Poderia salvar a tua vida.

O, hayatını kurtarabilir.

Ele pode salvar a tua vida.

...geri kalanının hayatını kurtarır.

... salva todas as outras aves.

çekime giderken hayatını kaybetti

morreu a caminho das filmagens

34 kişinin hayatını yitirmesi

34 pessoas perderam a vida

İlaç onun hayatını kurtardı.

O medicamento salvou a vida dela.

Ertesi gün hayatını kaybetti.

Ele morreu no dia seguinte.

Köpek kızın hayatını kurtardı.

O cachorro salvou a vida da menina.

Biz senin hayatını kurtardık.

- Nós salvamos a sua vida.
- Salvamos a sua vida.
- Nós salvamos a tua vida.
- Salvamos a tua vida.

Karısı kazada hayatını kaybetti.

A esposa dele morreu no acidente.

Tom'un hayatını kurtarmaya çalışıyorum.

Estou tentando salvar a vida de Tom.

Tom hayatını Mary'ye borçludur.

Tom deve a vida a Mary.

O, hayatını bilime adadı.

Ela dedicou sua vida à ciência.

Alkol onun hayatını devraldı.

O álcool tirou-lhe a vida.

Hayatını İngilizce dersi vererek kazanıyor.

Ele ganha a vida ensinando inglês.

Tom hayatını kurtarmak için koştu.

Tom correu para salvar sua vida.

Tom Mary'nin hayatını kurtarmaya çalıştı.

Tom tentou salvar a vida de Maria.

Dört aile yangında hayatını kaybetti.

Quatro famílias perderam suas vidas no fogo.

Birinin hayatını kurtardın mı hiç?

Você já salvou a vida de alguém?

Bana hayatını verdiğin için teşekkürler.

Obrigado, que você me deu a vida.

Ben gerçekten şehir hayatını severim.

- Eu gosto muito da vida urbana.
- Eu gosto demais da vida na cidade.

Tom boşuna hayatını feda ederdi.

O Tom teria sacrificado a vida em vão.

Tom pazartesi günü hayatını kaybetti.

Tom faleceu na segunda-feria.

O şok nedeniyle hayatını kaybetti.

Ela morreu de choque.

Bu köpek kızın hayatını kurtardı.

Este cão salvou a vida da garota.

Hayatını sürüngen araştırmalarında öncülük ederek geçirdi

Passou uma vida imerso em pesquisa pioneira de répteis,

Kocasının ölümü onun hayatını tamamen değiştirdi.

A morte do esposo alterou-lhe completamente a vida.

Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.

Um milhão de pessoas perderam as suas vidas na guerra.

Tom 2013'te Boston'da hayatını kaybetti.

Tom morreu em Boston em 2013.

Ölüyordun ama doktor senin hayatını kurtardı.

- Você estava morrendo, mas o médico salvou sua vida.
- Tu estavas morrendo, mas o médico salvou tua vida.

Sana hayatını değiştirecek bir sır söyleyeceğim.

- Eu lhe contarei um segredo que mudará a sua vida.
- Eu te contarei um segredo que mudará a tua vida.

Tom, bir araba kazasında hayatını kaybetti.

- Tom faleceu em um acidente de carro.
- Tom morreu em um acidente de carro.

Umutsuzluk, hayatını tehlikeye atmasına neden oldu.

O desespero o levou a arriscar a vida.

Tokatçı. saf bir insanın hayatını garibanlığını anlattı

O tokatçı. ele falou sobre a estranheza da vida de uma pessoa pura

Tom, hayatını değiştirdiğim için bana teşekkür etti.

Tom me agradeceu por ter mudado a sua vida.

O, hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

Ele dedicou a vida para ajudar os pobres.

Tren kazasında on üç kişi hayatını kaybetti.

Treze pessoas morreram no acidente de trem.

O, onu kurtarmak için hayatını riske attı.

Ela arriscou sua vida para salvá-lo.

- Tom, Mary'ye yardım etmek için kendi hayatını riske attı.
- Tom, Mary'yi kurtarmak için kendi hayatını riske attı.

Tom arriscou a própria vida para ajudar Maria.

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

Basta um simples contacto para lhe salvar a vida.

Onlar eski gazeteleri toplayarak ve satarak hayatını kazanıyor.

Eles ganham a vida coletando e vendendo jornais velhos.

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Ele trabalha duro para ganhar a vida.

- Tom, Mary'nin hayatını kurtardı.
- Tom, Mary'nin yaşamını kurtardı.

Tom salvou a vida de Mary.

Tom boğulan çocuğu kurtarmak için hayatını riske attı.

O Tom arriscou a sua vida para salvar o garoto que estava afogando.

- Yaşamak için yaptığın iş nedir?
- Hayatını nasıl kazanıyorsun?

- Como você ganha a vida?
- Como vocês ganham a vida?

Tom erkek kardeşini kurtarmak için hayatını feda etti.

Tom sacrificou sua vida para salvar a do seu irmão.

O, onları kurtarmak için kendi hayatını feda etti.

Ele sacrificou sua própria vida para salvá-los.

Asker arkadaşının hayatını kurtarmak için kendini feda etti.

- O soldado se sacrificou para salvar a vida de seu amigo.
- O soldado se sacrificou para salvar a vida do amigo dele.

- Ülkesi için hayatını verdi.
- Ülkesi için canını verdi.

Ele deu sua vida por seu país.

- Tom kanser nedeniyle hayatını kaybetti.
- Tom kanserden öldü.

Tom morreu de câncer.

- Tom bir kazada öldü.
- Tom bir kazada hayatını kaybetti.

Tom morreu em um acidente.

- On üç kişi hayatını kaybetti.
- On üç kişi öldü.

Treze pessoas morreram.

- Bu ona hayatını kaybettirdi.
- Bu onun hayatına mal oldu.

Isso custou sua vida.

Orada siyasi anlaşmazlıklarda her gün birçok insan hayatını kaybetti.

- Todos os dias perdiam-se ali muitas vidas humanas em lutas políticas.
- Extinguiam-se ali, diariamente, muitas vidas humanas em conflitos políticos.

Mısır'ın demokratik yollarla seçilen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkemede hayatını kaybetti.

Mohamed Morsi, o primeiro presidente do Egito eleito democraticamente, morreu no tribunal.

- İkinci Dünya Savaşı'nda birçok asker hayatını kaybetti.
- II. Dünya Savaşı'nda birçok asker öldürüldü.

Muitos soldados morreram na Segunda Guerra Mundial.

Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.

E a deles também. Só ficando juntos poderão sobreviver às noites hostis de inverno.