Translation of "Kızın" in English

0.013 sec.

Examples of using "Kızın" in a sentence and their english translations:

Kızın nerede?

Where's your daughter?

Kızın neredeydi?

Where was your daughter?

Kızın nasıl?

How is your daughter?

- Kızın bana söyleyecek.
- Kızın bana anlatacak.

Your daughter will tell me.

Kızın annesi yok.

The girl has no mother.

Kızın adı neydi?

What was the girl called?

Kızın burada mı?

Is your daughter here?

Kızın çok hoş.

Your daughter is very pretty.

Kızın var mı?

Do you have a daughter?

Kızın nerede şimdi?

Where is your daughter now?

Kızın boyu uzundur.

- The woman is tall.
- The woman is big.

- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.

- I know the father of this girl.
- I know this girl's father.

- Bu kızın adı ne?
- Bu kızın ismi ne?

What is this girl's name?

- Kızın altın saçı var.
- Kızın altın rengi saçları var.
- Kızın altın rengi saçı var.

The girl has golden hair.

Kızın gözleri gözyaşlarıyla doluydu.

The girl's eyes were filled with tears.

Kızın sesi gittikçe zayıfladı.

The girl's voice became weaker and weaker.

Köpek kızın hayatını kurtardı.

The dog saved the girl's life.

Ben kızın cazibesine kapıldım.

I was attracted to the girl.

Kızın güzel yüzüğünü izliyordu.

She was eyeing the girl's beautiful ring.

Kızın güzelliğinden mest oldu.

He is enchanted by the girl's beauty.

Bu kızın gözleri mavidir.

This girl's eyes are blue.

Kızın neden şekerleri sevmiyor?

Why does your daughter dislike candies?

O, kızın hastalığından bahsetti.

He talked about her illness.

Senin kızın kör mü?

Is your daughter blind?

Ben senin kızın değilim.

- I'm not your daughter.
- I am not your daughter.

Kızın vücudunu sattığı söylenir.

It is said that the girl sold her body.

Kızın bir faresi var.

The girl has a mouse.

Güzel bir kızın var.

You have a lovely daughter.

O kızın adını biliyorum.

I know that girl's name.

Küçük kızın bebeği kırık.

The little girl's doll is broken.

Kızın güzel olduğunu görüyorum.

- I see the girl is beautiful.
- I see that the girl is pretty.

- Kızın nasıl?
- Kızınız nasıl?

- How is your daughter?
- How's your daughter?

Kızın annesini görüyor musun?

Do you see the girl's mum?

Kızın babası bir doktor.

The girl's father is a doctor.

Kızın aklını başından aldı.

He swept her off her feet.

Senin kızın uzun boylu.

Your daughter's tall.

Bir kızın var mı?

Do you have a girl?

İki kızın öpüştüğünü gördüm.

I saw two girls kissing.

Bir kızın görevi itaattir.

The duty of a daughter is in obedience.

Şu kızın gözleri mavi.

That girl's eyes are blue.

O da senin kızın.

She's your daughter, too.

O üç kızın annesidir.

She is the mother of three daughters.

O kızın adını bilmiyorum.

I don't know that girl's name.

Hiç kızın var mı?

Do you have any daughters?

- Festivalde gördüğümüz kızın adı ne?
- Festivalde gördüğümüz kızın adı nedir?

What's the name of the girl we saw at the festival?

Kızın nerede yaşadığını biliyor musun?

Do you know where the girl lives?

İki kızın büyük olanı üniversitededir.

The older of the two daughters is in college.

Nancy dört kızın en güzelidir.

Nancy is the most beautiful of the four girls.

Heriki kızın mavi gözleri var.

Both girls have blue eyes.

Kızın yumuşak bir kalbi var.

The girl has a soft heart.

Kızın elinde bir teleskobu vardı.

The girl had a telescope in her hand.

Kızın güzel bir bebeği var.

The girl has a beautiful doll.

O kızın boyu ne kadar?

How tall is she?

Kızın babası onun saçını ördü.

The girl's father put her hair in a braid.

Kızın beyaz bir atı var.

The girl has a white horse.

Küçük bir kızın ağladığını duydum.

I heard a little girl crying.

O Kızın kendini öptüğünü söyledi.

He said that that girl had kissed him.

Bu kızın özel güçleri var.

This girl has special powers.

Perdede bir kızın silueti belirdi.

A silhouette of a girl appeared on the curtain.

Şu kızın yüzü inanılmaz çirkin.

That girl's face is incredibly ugly.

Kızın artık bir çocuk değil.

Your daughter is not a child anymore.

Kızın yüksek bir sesi var.

The girl has a high voice.

Bu, diskoda bir kızın gecesi.

It's a girls' night at the disco bar.

Festivalde gördüğümüz kızın adı ne?

What's the name of the girl we saw at the festival?

Kızın artık bir kız değil.

Your daughter isn't a girl anymore.

Piyano çalan kızın adı Akiko'dur.

The girl playing the piano is named Akiko.

O senin tek kızın mı?

Is she your only daughter?

Bu kızın bir annesi yok.

This girl has no mother.

Kızın tatlı bir kalbi var.

The girl has a sweet heart.

Tom kızın kim olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know who the girl was.

Sanırım o kızın adı Mary.

I think that girl's name is Mary.

Bu köpek kızın hayatını kurtardı.

This dog saved the girl's life.

Mary senin kızın, değil mi?

Mary is your daughter, isn't she?

O kızın adını biliyor musun?

Do you know that girl's name?

- Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.
- O kızın kim olduğunu merak ediyorum.

I wonder who that girl is.

Elmaslar bir kızın en iyi arkadaşlarıdır.

Diamonds are a girl's best friends.

Kızın tavsiye için başvuracağı kimsesi yoktu.

The girl had no one to turn to for advice.

O kızın güzel bir bebeği var.

That girl has a lovely doll.

O, kızın olmak için yeterince genç.

She's young enough to be your daughter.

Neden unutmaya çalıştığım kızın adını hatırlayamıyorum.

Why can't I remember the name of the girl I'm trying to forget?

- Kızın kaç yaşında?
- Kızınız kaç yaşında?

How old is your daughter?

Japonya'da hiçbir kızın ismi Tatoeba değil.

No Japanese girl is called Tatoeba.

O kızın hayır dediğini hiç duymadım.

I have never heard that girl say no.

O adam genç kızın bileğini yakaladı.

That man grabbed the young girl's wrist.

Kızın öpmesinden sonra kendisini rahatsız hissetti.

He felt awkward after she kissed him.

Ben, kızın yardım için ağladığını duydum.

I heard the girl crying for help.

Oradaki kızın kim olduğunu biliyor musun?

- Are you knowing the girl who is over there?
- Do you know the girl over there?

Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.

The girl's parents agreed to her request.

Kızın gönlünü fethetmek isteyen annesinden başlamalı.

He who would the daughter win, with the mother must begin.

O kızın ne zaman ulaştığını bilmiyorum.

- I don't know when he will arrive.
- I don't know when it will arrive.
- I don't know when she will arrive.

O kızın çok hassas özellikleri var.

That girl has very delicate features.

Kızın büyük bir kırmızı şapkası vardı.

The girl had a big red hat.

Bu üç güzel kızın hepsi yeğenimdir.

These three pretty girls are all nieces of mine.