Translation of "Gelmesi" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Gelmesi" in a sentence and their portuguese translations:

- Mary gelmeli.
- Mary'nin gelmesi gerekiyor.
- Mary'nin gelmesi gerek.

- Marie tem que vir.
- É necessário que Marie venha.

Onun yarın gelmesi bekleniyor.

Está marcado para ele chegar amanhã.

Onun gelmesi olası değildir.

Não é provável que ela venha.

Onun gelmesi şartıyla giderim.

Eu vou se ela for vir.

Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu.

Tom devia vir conosco.

Onların geç gelmesi benim hatamdı.

- Foi por minha culpa que eles chegaram tarde.
- A culpa é minha por eles terem chegado tarde.

Uçağın öğle saatlerinde gelmesi bekleniyor.

É esperado que o voo chegue ao meio-dia.

Tom'un gelmesi çok olası değil.

É pouco provável que Tom venha.

Mektubun gelmesi ne kadar sürecek?

Quanto tempo a carta vai demorar para chegar?

Tom'un buraya kaçta gelmesi gerekiyor?

A que horas era para o Tom estar aqui?

- Tom, Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.
- Tom Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.

Tom implorou para que a Mary voltasse para casa.

Saat 21.00'de buraya gelmesi gerekir.

Ele está para vir aqui às 21h00.

Tom'un 2:30da buraya gelmesi bekleniyor.

Tom deve chegar aqui às 2:30.

Zamanında gelmesi için Tom'a söz verdirdim.

Eu fiz o Tom prometer chegar a tempo.

Tom, Mary'nin geri gelmesi için bekledi.

Tom esperou Mary voltar.

Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu, ama gelmedi.

Tom me disse que tinha algumas coisas para resolver.

Dana'nın bu tarafa gelmesi çok mantıklı olurdu.

Seria lógico que a Dana viesse por aqui.

Eve gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım.

Eu tentei convencer Tom a vir para casa.

Tom'u eve gelmesi için ikna etmeye çalıştım.

Eu tentei convencer Tom a vir para casa.

Onun geç gelmesi ya da gelmemesi önemli değil.

Não importa se ele chega atrasado ou não.

Hasta çocuğun annesi hemen gelmesi için doktora yalvardı.

A mãe da criança doente implorou ao médico para ele vir imediatamente.

- Tom'un geleceği yok.
- Tom'un gelmesi pek olası değil.

Não é provável que o Tom venha.

Tesadüfen buraya gelmesi gerekirse ona bu belgeyi vermeni istiyorum.

Se por acaso ele vier, quero que você lhe entregue este documento.

Onun işe genellikle geç gelmesi yeterince kötüydü fakat sarhoş gelmesi bardağı taşıran son damlaydı ve ben onun işine son verdireceğim.

Já era ruim o bastante que ele normalmente chegasse atrasado ao serviço, mas vir trabalhar bêbado foi a última gota d'água, e vou ter de demiti-lo.

- Sami, Leyla'nın eve gelmesini bekliyordu.
- Sami, Leyla'nın eve gelmesi için bekliyordu.

Sami estava esperando Layla chegar em casa.

- Bu faktörlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca neden oldu.
- Bu etmenlerin birleşmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi ilginç bir sonuca yol açtı.
- Bu etmenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu faktörlerin bir araya gelmesi enteresan bir sonuca yol açtı.
- Bu etkenlerin kombinasyonu enteresan bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir sonuca neden oldu.
- Bu etkenlerin kombinasyonu ilgi çekici bir neticeye yol açtı.

A combinação desses fatores levou a um resultado interessante.