Translation of "Bulunur" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Bulunur" in a sentence and their portuguese translations:

Akciğerler göğüs kafesinde bulunur.

Os pulmões se situam na caixa torácica.

Bilgelik sadece gerçekte bulunur.

A sabedoria só é encontrada na verdade.

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

só é encontrado em alguns locais especiais.

Bir kilisede genellikle org bulunur.

Geralmente há um órgão numa igreja.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Os minerais são abundantes na Austrália.

Safra kesesi karaciğere bitişik bulunur.

A vesícula biliar fica ao lado do fígado.

Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.

Este tipo de cão existe apenas no Japão.

O, ona teknik konularda tavsiyede bulunur.

Ela o aconselha em assuntos técnicos.

Ama büyük kedilerin kürklerinde nadiren koku bulunur.

Mas, muitas vezes, o pelo dos grandes felídeos quase não tem cheiro.

Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.

O céu e o inferno só existem no coração dos homens.

Uzun otlar Orta Amerika boyunca her yerde bulunur.

Esta espécie de cladium é comum na América Central.

Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.

O escorpião-do-arizona tem veneno potente o suficiente para matar.

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

que não há cobras mais assustadoras que esta pequena armadilha da morte.

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

Um oásis significa água, e onde há água, há animais.

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

O cato-barril contém muitos líquidos.

Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.

E com metal ferrugento, ainda é pior. É assim que se apanha tétano, com a ferrugem.

- Bir Nepalli çevirmen bulmak nadirdir.
- Bir Nepalce çevirmeni ender bulunur.

É raro encontrar um tradutor nepalês.

Asla umudunuzu kaybetmeyin çünkü her zaman bir çıkış yolu bulunur.

Nunca percam a esperança, pois ela sempre encontra para si um caminho.

Umarım bu video yetkili birilerine ulaşır ve buna çözüm yolu bulunur.

Espero que este vídeo chegue às pessoas autorizadas e que haja uma solução.

- Vücutta sürekli serbest radikaller bulunur.
- Bedende sürekli serbest radikaller meydana gelir.

No corpo são criados radicais livres constantemente.

- Her odada özel bir banyo bulunmaktadır.
- Her odanın kendine has banyosu bulunur.

Cada quarto tem um banheiro privativo.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

Alguns têm uma forma curiosa de pedir ajuda. Os fungos bioluminescentes produzem a sua própria luz.

- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.

Querer é poder.

- Güney Amerika'nın en büyük gölü, Titicaca, Peru'da bulunur.
- Titicaca Gölü, Güney Amerika'da en büyük göl, Peru'dadır.

O maior lago da América do Sul, o Titicaca, encontra-se no Peru.