Translation of "Babasını" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Babasını" in a sentence and their portuguese translations:

- Babasını zaten gördün.
- Babasını gördün bile.

- Você já viu o pai dele.
- Já viste seu pai.
- Você já viu seu pai.
- Vocês já viram o pai dele.
- Tu já viste o pai dele.

Tom babasını sordu.

Tom perguntou pelo seu pai.

Tom'un babasını gördüm.

Vi o pai de Tom.

O, babasını seviyor.

Ela ama o pai.

Tom'un babasını tanıyorum.

Eu conheço o pai de Tom.

- Bu kızın babasını tanıyorum.
- Bu kızın babasını biliyorum.

- Eu conheço o pai dessa garota.
- Conheço o pai dessa garota.

3 yaşında babasını kaybetti.

Aos três anos de idade, ela perdeu o pai.

Onun babasını tanıyor musun?

- Você conhece o pai dele?
- Vocês conhecem o pai dele?
- Conheces o pai dele?

Tom, Mary'nin babasını tanıyor.

O Tom conhece o pai da Mary.

Tom kendi babasını öldürdü.

Tom matou o próprio pai.

Tom biyolojik babasını arıyor.

Tom está procurando pelo pai biológico dele.

Tom babasını taparcasına seviyordu.

Tom idolatrava o pai dele.

Tom'un boyu babasını geçmiş.

- Agora Tom é mais alto que seu pai.
- Tom agora está mais alto que o pai.

Tom bana babasını hatırlatıyor.

Tom me lembra o pai dele.

Babasını görmek için acele ediyordu.

Ela estava com pressa de ver o pai.

Bir daha babasını hiç görmedi.

- Ele nunca mais viu o pai dele novamente.
- Ele nunca mais viu o seu pai novamente.

Tom bana babasını tanıyıp tanımadığımı sordu.

- Tom me perguntou se eu conhecia o seu pai.
- Tom me perguntou se eu conhecia o pai dele.

Mary kederli bir şekilde babasını gömdü.

Desolada, Maria enterrou o próprio pai.

Muzip küçük çocuk, babasını çok sevdi.

O filhinho travesso adorava o papai.

O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.

Ela o perdoou por matar seu pai.

Tom geride kederli ana-babasını bıraktı.

- Tom morreu, mas seus pais ainda vivem.
- Tom faleceu, deixando seus pais a pranteá-lo.
- Os pais de Tom enlutaram-se com a morte do filho.

Tom babasını sigara içmeyi bırakmaya ikna etti.

- O Tom convenceu o pai dele a parar de fumar.
- O Tom convenceu o seu pai a parar de fumar.

Tom üç yaşındayken anne ve babasını kaybetti.

Tom perdeu os pais quando tinha três anos.

- Tom'un anne-babasını tanımadım.
- Tom'un ebeveynlerini tanıyamamıştım.

Eu não reconheci os pais do Tom.

Onunla evlenmek isteyen öncelikle onun babasını ikna etmelidir.

Qualquer um que queira casar-se com ela, primeiro tem que convencer seu pai.

Tom, onu terk ettiği için babasını affetmek istiyor.

Tom quer perdoar seu pai por tê-lo abandonado.

Tom her hafta sonu anne babasını ziyaret eder.

Tom visita seus pais todo final de semana.

João hakkında bilgim yok ama Maria, gençken babasını kaybetti.

- O João eu não sei, mas a Maria perdeu o pai ainda jovem.
- Não sei sobre João, mas Maria perdeu seu pai quando ela era jovem.

- Tom artık anne ve babasını ziyaret etmiyor.
- Tom artık ebeveynlerine uğramıyor.

- Tom já não visita seus pais.
- Tom não está mais visitando os pais.
- Tom não vai mais visitar os pais.

- Tom'un ailesini tanıyor musun?
- Tom'un anne ve babasını tanıyor musunuz?
- Tom'un ebeveynini tanıyor musunuz?

- Você conhece os pais de Tom?
- Tu conheces os pais de Tom?