Translation of "Mary'nin" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Mary'nin" in a sentence and their arabic translations:

Tom, Mary'nin profesörüdür.

توم هو أستاذ ماري.

Mary'nin burnu kanıyordu.

كان أنف ماري ينزف.

Bu Mary'nin köpeği.

ذلك كلب ماري.

Tom Mary'nin tavsiyesini izlemeliydi.

كان على توم الأخذ بنصيحة ماري.

Mary'nin yanında oturduğuma inanamıyorum.

لا أصدق أني جالس بجانب ماري.

O, Mary'nin yüzüne vurdu.

ضرب ليلى في وجهها.

Tom, Mary'nin tutumundan hoşlanmıyor.

توم لا يحب سلوك ميري.

Tom, Mary'nin saçını kesti.

قص توم شعر ماري.

Tom Mary'nin arkadaşı değil.

توم ليس صديق ماريا

- Tom Mary'nin onu sevdiğini biliyor.
- Tom, Mary'nin onu ​​sevdiğini bilir.

يعلم توم بحبّ ماري له.

Tom Mary'nin ilk aşkı idi.

توم كان حُبُّ ماري الأوّل.

Tom'a Mary'nin aradığını söyler misin?

هل تستطيع أن تخبر توم أن ماري إتصلت به؟

Sanırım Mary'nin benimle evlenmesini isteyeceğim.

أظن بأني سأطلب من ماري أن تتزوجني.

Tom, Mary'nin evet demeyeceğini düşünüyor.

توم يعتقد أن ماري لن تقول نعم.

Mary'nin ağzı var dili yok.

ماري لها فم ليس لها لسان.

Mary'nin büyükbabası tırpanla hasat kaldırırdı.

اعتاد جدُّ ماري أن يحصد بالمِحْصَد

Tom Mary'nin evde olduğunu düşünmüyor.

لا يظن توم أن ماري في البيت.

Tom Mary'nin yorgun olmadığını söyledi.

قال توم بأن ماري لم تكن متعبة.

Tom Mary'nin bunu yaptığını gördü.

توم رأى ماري تقوم بذلك

Tom, Mary'nin sarhoş olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست ثَمِلةً.

Tom, Mary'nin sempatik olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست ودودةً.

Tom, Mary'nin mahcup olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست خجولةً.

Tom, Mary'nin biyolojik babası değil.

توم ليس أب ماري البيولوجي.

Tom Mary'nin yeni saç modelini sevdi.

أحب توم تسريحة شعر ماري الجديدة.

Tom bütün öğleden sonra Mary'nin evinde.

كانت توم في منزل ماري طوال الظهيرة.

Tom Mary'nin ona güvenebileceğini bilmesini istiyor.

يريد توم أن تعرف ماري بأنها يمكنها الوثوق به.

Tom bana Mary'nin hapiste olduğunu söyledi.

أخبرني توم أن ماري في السجن

Tom Mary'nin onu yapmasına izin vermezdi.

لم يكن توم ليسمح لماري بفعل ذلك.

Mary'nin yüzünden Tom'un başı belaya girdi.

وقع توم في ورطة بسبب ماري.

Mary'nin arkadaşı ona bir şey fısıldadı.

صَديقُ ماري هَمَسَ لَها شيئاً

Mary'nin yüz çiftten fazla ayakkabısı var.

لِماري أكثر من مئة زوجٍ من الأحذية.

Mary'nin sırt ağrısı ona işkence yapıyordu.

كانت ماري تتألم كثيرا من ظهرها.

Tom Mary'nin içeri girmesine izin vermezdi.

توم لم يسمح لميري بالدخول.

Tom Mary'nin niçin kızgın olduğunu anlayamıyor.

توم لا يستطيع أن يفهم لماذا مارى غاضبة.

Tom Mary'nin nerede olduğunu bilmek istedi.

أراد توم معرفة أين كانت ماري.

Tom Mary'nin yaptığı aynı şeyi yaptı.

قام توم بنفس الشيء الذي قامت به ماريا

Tom Mary'nin şarkı söylemeyi bırakmasını istedi.

طلب توم من ماري التوقف عن الغناء.

Tom, Mary'nin nerede olduğunu nasıl öğrendi?

كيف عَلِم توم مكان ماري؟

Tom, Mary'nin elini masanın altında tuttu.

أمسك "توم" بيد "ماري" تحت الطاولة.

Tom Mary'nin söylediği hiçbir şeye inanmadı.

لم يصدّق توم أيا من كلام ماري.

Tom, Mary'nin gitmeye hazır olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست مستعدة للذهاب.

Tom ve Mary'nin buna ihtiyacı var.

توم و ماري يحتاجان لهذا

Tom kamyonu Mary'nin evinin önünde park etti.

ركن توم الشاحنة أمام منزل ماري.

Tom, Mary'nin ona gönderdiği mesajlardan hiçbirini okumadı.

لم يقرأ توم أي رسالة أرسلتها ماري إليه.

Tom bana Mary'nin beni sevmediğini söyleyen kişi.

توم هو اللي قال لي باللي ماري ما كانتش تحبني.

Tom Mary'nin John'a özür dilemesi gerektiğini düşünüyor.

يظن توم أن على ماري الاعتذار من جون.

Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.

توم أراد أن يذهب أينما كانت ماري تذهب .

Tom ve Mary'nin küçük bir çiftliği var.

لتوم وماري مزرعة صغيرة.

Tom, Mary'nin onu yapacağından şüphe ettiğini söyledi.

قالَ توم أنهُ شَكَّ أنَّ ماري سَتَفعلُ ذلِكَ

Tom, Mary'nin sık sık geç kaldığını söylüyor.

توم يقول بأن ماري غالباً ما تأتي متأخرة.

Tom bana Mary'nin nerede yaşadığını bilip bilmediğimi sordu.

سألني توم إن كنت أعرف أين كانت تعيش ماري.

Tom, Mary'nin onu yapmakla itham ettiğini inkar edemez

لا يستطيع توم أن ينفي ما تتّهمه ماري بفعله.

Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.

توم لا يتحدث الفرنسية بطلاقة كطلاقة ماري.

Tom, Mary'nin erkek arkadaşı olup olmadığını öğrenmek istiyor.

أراد توم معرفة ما إن كان لِماري حبيب.

Tom Mary'nin son şarap şişesini içmesini durdurmaya çalıştı.

حاول توم إيقاف ماري من شرب آخر زجاجة من النبيذ.

Tom, Mary'nin bunu yapma konusunda isteksiz olduğunu söyledi.

قال توم: ماري لم تكن متردده في فعل ذلك.

Tom Mary'nin erkek kardeşi ile dövüştü ve burnunu kırdırdı.

تعارك توم مع أخي ماري فانكسر أنفه.

Tom, Mary'nin kiraz ağacının altında dururken bir fotoğrafını çekti.

توم التقط صورة لماري و هي واقفة تحت شجرة التوت.

Tom Mary'nin yaptığı yemeklerin genellikle çok baharatlı olduğunu düşünüyor.

يرى توم بأن الطعام الذي تُعده ماري حار جدا.

Tom Mary'nin erkek kardeşiyle bir kavgaya karıştı ve burnunu kırdı.

تعارك توم مع أخ ماري وكسر أنفه.

Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.

لا يستطيع توم أن ينفي ما تتّهمه ماري بفعله.

Hem Tom'un hem de Mary'nin neşeli bir ruh hali içinde olduğu görünüyor.

يظهر أن كلًّا من توم وماري في مزاج سعيد.