Translation of "Seyahat" in Polish

Birlikte seyahat ettik.

Podróżowaliśmy razem.

Seyahat etmeyi severim.

Lubię podróżować.

- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
- Seyahat çeki ile ödeme yapabilir miyim?
- Seyahat çekiyle ödeme yapabilir miyim?

Czy mogę zapłacić czekiem podróżnym?

Çok seyahat eder misin?

Czy często podróżujesz?

Tom seyahat etmeyi sever.

Tom lubi podróżować.

Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.

Lubisz podróżować?

Tlaloc seyahat etmekten hoşlanır.

Tláloc lubi podróżować.

O, seyahat etmeye alışkındır.

On jest przyzwyczajony do podróżowania.

O seyahat etmek istedi.

Chciała podróżować.

Sık sık seyahat ederim.

Często podróżuję.

Kiminle seyahat etmek istiyorsun?

Z kim chcesz podróżować?

Trenle seyahat etmeyi severim.

Lubię podróżować pociągiem.

Kışın seyahat etmeyi seviyorum.

Uwielbiam podróżować zimą.

- Birçok insan seyahat etmeyi sever.
- Çoğu insan seyahat etmeyi sever.

Dużo ludzi lubi podróżować.

O yabancı ülkelerde seyahat etti.

Podróżowała za granicę.

Ben trenle seyahat etmeyi seviyorum.

Lubię podróżować pociągiem.

“Seyahat etmeyi sever misin?” “Evet.”

- "Czy tobie podoba się podróżować?" "Tak."
- "Czy lubisz podróżować?" "Tak."

Pazar günü Almanya'ya seyahat edeceğiz.

W niedzielę lecimy do Niemiec.

Benimle seyahat edecek kimsem yok.

Nie mam nikogo, kto mógłby podróżować ze mną.

Hiç uçakla seyahat ettiniz mi?

Czy już kiedyś podróżowałeś samolotem?

Ben trenle seyahat etmeyi severim.

Lubię podróżować pociągiem.

Ben yalnız seyahat etmek istiyorum.

Chcę podróżować sam.

Ben seyahat etmekten zevk alırım.

Lubię podróże.

Biz ülke çapında seyahat ettik.

Podróżowaliśmy po całym kraju.

Roma'ya ne zaman seyahat ettin?

- Kiedy pojechałeś do Rzymu?
- Kiedy pojechałaś do Rzymu?

Ben seyahat etmekten nefret ediyorum.

Nienawidzę podróżować.

Tek başına mı seyahat ediyorsun?

Podróżujesz samemu?

O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.

Wybrała się w podróż z przyjaciółką.

Onlar doğuya doğru seyahat etti.

Podróżowali na wschód.

Büyük gruplarda seyahat etmeyi sevmiyorum.

Nie lubię podróżować w dużych grupach.

Bir bilet olmadan trende seyahat etmemelisin.

Nie wolno podróżować pociągiem bez biletu.

Avrupa'da seyahat ederken, bir trende soyuldum.

W Europie podczas podróży zostałem okradziony w pociągu przez kieszonkowca.

Seyahat daha iyi eğitim biçimlerinden biridir.

Podróże kształcą.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

On lubi podróżować za granicę.

O tek başına seyahat etmeyi sever.

On lubi podróżować sam.

Gelecek ay Kyoto'ya bir seyahat yapacağım.

Pojadę do Kioto w przyszłym miesiącu.

O, tek başına seyahat etmeyi sever.

Lubi podróżować sam.

Tom ve ben birlikte seyahat ettik.

Tom i ja wspólnie podróżowaliśmy.

Bizim orkestra üç aydır seyahat ediyor.

Nasz zespół był w trasie przez trzy miesiące.

- O seyahat etmeyi sever.
- Gezmeyi sever.

- On kocha jeździć na wycieczki.
- Uwielbia jeździć na wycieczki.

O, gelecek yıl yurtdışına seyahat edecek.

On w przyszłym roku wyjeżdża za granicę.

Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.

Podróżowaliśmy po całym kraju.

Tom geçen sene çok seyahat etti.

Tom dużo podróżował w zeszłym roku.

Develer genellikle çölde seyahat etmek için kullanılır.

Wielbłądy są często używane do podróżowania przez pustynię.

Seyahat etmek o günlerde çok daha zordu.

Podróżowanie było w tamtych czasach znacznie trudniejsze.

- O seyahati sever.
- O, seyahat yapmayı sever.

On kocha podróżowanie.

Tek başına seyahat etmek için çok gençsin.

Jesteś zbyt młody, żeby podróżować samemu.

Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.

Wolę latać samolotem.

Amerika Birleşik Devletlerine seyahat etmek ister misin?

Chciałby pan pojechać do Stanów Zjednoczonych?

Tom ve Mary Japonya etrafında seyahat etti.

Tom i Mary podróżowali po Japonii.

Ben büyük gruplar halinde seyahat etmeyi sevmiyorum.

Nie lubię podróżować w dużych grupach.

- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle seyahat etmeyi seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle seyahat etmeyi severim.

- Bardzo podoba mi się płynięcie statkiem.
- Lubię podróżować statkiem.

- Yalnız seyahat ediyorum.
- Yalnız geziyorum.
- Yalnız yolculuk ediyorum.

Podróżuję sam.

Tom ve Mary sık sık birlikte seyahat ederler.

Tom i Mary często podróżują razem.

Son zamanlarda herhangi bir yere seyahat ettin mi?

Wyjeżdżałeś gdzieś ostatnio?

Ben ne zaman seyahat etsem uçmayı tercih ederim.

Kiedy gdzieś jadę, wolę latać.

- Berbat fırtına nedeniyle seyahat iptal edildi.
- Şiddetli fırtına sebebiyle seyahat iptal edildi.
- Şiddetli fırtına sebebiyle gezi iptal edildi.

Wycieczka została odwołana z powodu silnej burzy.

- Yolculuk ederken utangaç olma.
- Seyahat ederken içine kapanık olmayın.

Nie bądź nieśmiały, kiedy podróżujesz.

Deniz yoluyla mı veya hava yoluyla mı seyahat edersiniz?

Czy podróżujesz statkiem czy samolotem?

Bu yaz seyahat etmek istiyorum ama nereye gideceğimi bilmiyorum.

Chcę podróżować latem, ale nie wiem gdzie jechać.

- O, asla metroyla seyahat etmedi.
- O, asla metroyla yolculuk yapmadı.

Nigdy nie jechała metrem.

Nereye seyahat edersen et, haftada bir kez beni arayacağından emin ol.

Gdzie byś nie podróżował pamiętaj żeby dzwonić do mnie raz w tygodniu.

Bu nedenle seyahat etmeyi severim ve pek çok farklı kültürü yaşamak isterim.

To dlatego lubię podróże i chciałbym doświadczać wielu różnych kultur.

Benim hakkımda bilmeniz gereken şey çok seyahat etmem ve nadiren evde olmamdır.

Trzeba ci wiedzieć, że dużo podróżuję i rzadko bywam w domu.

Senin konuşabildiğinin yarısı kadar iyi İngilizce konuşabilsem, tüm dünyayı seyahat etme hakkında endişeli olmam.

Gdybym tylko umiał mówić po angielsku choć w połowie tak dobrze jak ty, nie obawiałbym się podróżowania po świecie.