Translation of "Nefret" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Nefret" in a sentence and their polish translations:

- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.

Ona nienawidziła swojego męża.

- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.

- On nienawidzi Nancy.
- On nie cierpi Nancy.

Tom'dan nefret ettiğim için kendimden nefret ediyorum.

- Nienawidzę siebie za nienawiść do Toma.
- Nienawidzę siebie za to, że nienawidzę Toma.

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

Nienawidzili się.

- Ben ikiyüzlülükten nefret ederim.
- İkiyüzlülükten nefret ederim.
- İkiyüzlülük benim nefret ettiğim şeydir.

Nienawidzę hipokryzji.

Nefret bizim düşmanımızdır.

Nienawiść jest naszym wrogiem.

Siyasetten nefret ederim.

Nienawidzę polityki.

Ondan nefret ediyordu.

Ona nienawidziła go.

Senden nefret ediyorum!

Nienawidzę cię.

Bilgisayarlardan nefret ediyorum.

Nienawidzę komputerów.

Pazartesilerden nefret ediyorum.

Nienawidzę poniedziałków.

Sesimden nefret ediyorum.

Nienawidzę swojego głosu.

Sürprizlerden nefret ediyorum.

Nienawidzę niespodzianek.

Güneşten nefret ediyorum.

Nienawidzę słońca.

Köpeklerden nefret ederim.

Nienawidzę psów.

Ondan nefret ediyorum.

Nie znoszę go.

Kahveden nefret ederim.

Nie cierpię kawy.

Kurallardan nefret ederim.

Nienawidzę zasad.

Matematikten nefret ederim.

Nienawidzę matematyki.

Hepsinden nefret ediyorum.

Nienawidzę ich wszystkich.

Şiddetten nefret ediyorum.

Brzydzę się przemocą.

Dövüşmekten nefret ediyorum.

Nienawidzę walki.

Düğünlerden nefret ediyorum.

Nienawidzę wesel.

Tom'dan nefret etmiyorum.

Nie nienawidzę Toma.

Senden nefret ediyorum.

- Nienawidzę cię.
- Mam cię w dupie.

Okuldan nefret etmiyorum.

Nie nienawidzę szkoły.

Çocuklardan nefret ederim.

Nienawidzę dzieci.

Kıştan nefret ederim.

Nienawidzę zimy.

İkiyüzlülükten nefret ederim.

Nienawidzę hipokryzji.

Komşumdan nefret ediyorum.

Nienawidzę swojego sąsiada.

Ondan nefret ediyor.

Ona go nienawidzi.

Sivrisineklerden nefret ediyorum.

Nienawidzę komarów.

Nefret nefreti doğurur.

Nienawiść rodzi nienawiść.

Brokoliden nefret ederim!

Nie cierpię brokułów!

Hastanelerden nefret ediyorum.

Nienawidzę szpitali.

Evimden nefret ediyorum.

Nienawidzę mojego domu.

Kardan nefret ederim.

Nienawidzę śniegu.

Yağmurdan nefret ederim.

Nienawidzę deszczu.

Pizza'dan nefret ediyorum.

Nienawidzę pizzy.

Pastadan nefret ediyorum.

Nienawidzę ciasta.

Tatlıdan nefret ediyorum.

- Nienawidzę słodyczy.
- Nie cierpię słodyczy.

Şekerlemeden nefret ediyorum.

Nienawidzę cukierków.

- Tom'dan herkes nefret ediyor.
- Herkes Tom'dan nefret ediyor.

Wszyscy nienawidzą Toma.

- Tom benden nefret eder.
- Tom benden nefret ediyor.

Tom mnie nienawidzi.

- Hepimiz Tom'dan nefret ediyoruz.
- Hepimiz Tom'dan nefret ederiz.

Wszyscy nienawidzimy Tom'a.

Soğandan nefret ettiğimden daha fazla havuçtan nefret ediyorum.

Nie lubię marchewki jeszcze bardziej niż cebuli.

Dünyadan nefret ediyorum çünkü dünya benden nefret ediyor.

Nienawidzę świata, bo świat mnie nienawidzi.

- Ondan nefret etmemin nedeni bu.
- Bu yüzden ondan nefret ediyorum.
- Bu nedenle ondan nefret ediyorum.

To dlatego go nienawidzę.

O terimden nefret ediyorum.

Nie cierpię tego wyrażenia.

O, partilerden nefret eder.

- Ona nienawidzi przyjęć.
- On nienawidzi przyjęć.
- Ona nienawidzi imprez.

Hepimiz Tom'dan nefret ediyorduk.

Wszyscy nienawidziliśmy Toma.

Risk almaktan nefret ederim.

- Nie lubię ryzyka.
- Nienawidzę podejmowania ryzyka.

Ben karaokeden nefret ediyorum.

Nienawidzę karaoke.

Onun ailesinden nefret ediyorum.

Nie znoszę jego rodziców.

Kediler sudan nefret ederler.

Koty nienawidzą wody.

Ben insanlardan nefret ediyorum.

Nienawidzę ludzi.

Tom okuldan nefret ediyordu.

Tom nienawidził szkoły.

Tom kedilerden nefret eder.

- Tom nie znosi kotów.
- Tom nienawidzi kotów.

Ben kimyadan nefret ederim.

- Nienawidzę chemii.
- Nie znoszę chemii.
- Nie cierpię chemii.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.

Oni nienawidzili Toma.

Çalar saatlerden nefret ediyorum.

Nienawidzę budzików.

O şarkıdan nefret ediyorum.

Nienawidzę tej piosenki.

Ders çalışmaktan nefret ediyorum.

Nie znoszę się uczyć.

O havuçtan nefret eder.

On nienawidzi marchwi.

Ütü yapmaktan nefret ederim.

Nienawidzę prasowania.

Bu sözlerden nefret ederim.

Nie znoszę tych słów.

Tanrım, işimden nefret ediyorum.

Boże, nienawidzę mojej pracy.

İnsanlar nefret etmeyi durdurmalı.

Ludzie muszą przestać nienawidzić.

Karım kedilerden nefret eder.

Moja żona nienawidzi kotów.

Kim senden nefret ediyor?

Kogo nienawidzisz?

Ben Tom'dan nefret ediyorum.

Nienawidzę Toma.

Tom ebeveynlerinden nefret ediyordu.

Tom nienawidził swoich rodziców.

Onlar böceklerden nefret ederler.

Nienawidzą owadów.

Bu şehirden nefret ediyorum.

Nienawidzę tego miasta.

Tom bundan nefret eder.

Tom nienawidzi tego.

O koşmaktan nefret ediyor.

Ona nienawidzi biegać.

Terör örgütlerinden nefret ediyorum.

Nienawidzę organizacji terrorystycznych.

Bu havadan nefret ediyorum.

- Nienawidzę tej pogody.
- Nie znoszę takiej pogody.

Apartman dairemden nefret ediyorum.

Nienawidzę mojego mieszkania.

Meyan kökünden nefret ederim.

Nie cierpię lukrecji.

Para kaybetmekten nefret ederim.

Nienawidzę tracić pieniędzy.

Bu filmden nefret ediyorum.

Nienawidzę tego filmu.

Kardeşim benden nefret ediyor.

Moje rodzeństwo mnie nienawidzi.

- Okuldaki herkes benden nefret eder.
- Okuldaki herkes benden nefret ediyor.

Każdy w szkole mnie nienawidzi.

- İkimiz de Tom'dan nefret ediyoruz.
- İkimiz de Tom'dan nefret ederiz.

Oboje nienawidzimy Toma.

Sıçanlardan nefret ettiğimi söylemek istiyorum.

Powiem wam coś: nienawidzę szczurów.

İlerlemenin sonuçlarından nefret etmiyorlar ama.

Nie że nienawidzą owoców postępu.

Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.

- Koty zwykle nie znoszą psów.
- Zwykle koty nie lubią psów.

Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.

Bracia wzajemnie się nienawidzili.