Translation of "Ken" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Ken" in a sentence and their polish translations:

Ken mutlu.

Ken jest szczęśliwy.

Ken koşmuyodu.

Ken nie biegał.

Köpeğin adı Ken.

Pies nazywa się Ken.

Ken yanıma oturdu.

Ken usiadł obok mnie.

Ken mutlu görünüyor.

Ken wygląda na zadowolonego.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken przybył do Kyoto.

Ken mumları yaktı.

Ken zapalił świece.

Onun adı Ken.

Na imię ma Ken.

Ken elbiselerini giydi.

Ken założył swoje rzeczy.

Ken ne yiyor?

Co Ken je?

Ken yüzmede iyidir.

Ken jest dobry w pływaniu.

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

- Mike i Ken są przyjaciółmi.
- Mike i Ken to przyjaciele.

- Arkadaşlarım bana Ken diyorlar.
- Arkadaşlarım bana Ken derler.

Przyjaciele nazywają mnie Ken.

- Ken beni satrançta yendi.
- Ken satrançta beni yendi.

- Ken pobił mnie w szachy.
- Ken wygrał ze mną w szachy.

- Ken Kyoto'yu asla ziyaret etmedi.
- Ken Koyoto'ya hiç gitmedi.

Ken nigdy nie był w Kyoto.

- Ken şu anda ne yapıyor?
- Ken şimdi ne yapıyor?

Co Ken robi teraz?

Ken yüzebilir, değil mi?

Ken umie pływać, nieprawdaż?

Ken iki kedi besler.

Ken ma dwa koty.

Ken için oy kullandım.

Głosowałem na Kena.

Ken Seiko'dan daha yaşlı.

Ken jest starszy od Seiko.

Ken otobüsle okula gidiyor.

Ken jedzie do szkoły autobusem.

Ken bir futbol oyuncusu.

Ken jest piłkarzem.

Ken Tom'a ateş etti.

Ken zastrzelił Toma

Ken duvarın üzerinden atladı.

Ken przeskoczył przez mur.

Ken hevesli bir öğrenci.

Ken jest pilnym studentem.

Ken trenin gelişini bekliyor.

Ken czeka na przyjazd pociągu.

Ken, bir bisiklet istiyor.

Ken chce rower.

Ken bisikletini beyaza boyadı.

Ken pomalował swój rower na biało.

Ken eski paralar toplar.

Ken zbiera stare monety.

Ken o zaman çalışıyordu.

Ken wtedy biegał.

Ken kamp yapmayı sever.

Ken lubi jeździć pod namiot.

Ken her gün futbol oynuyor.

- Ken gra w piłkę nożną każdego dnia.
- Ken codziennie gra w piłkę.

Ken ağabeyi ile odasını paylaştı.

Ken dzielił pokój ze swoim starszym bratem.

Ken her gün beni arar.

Ken dzwoni do mnie codziennie.

Jill filmi Ken ile izledi.

Jill obejrzała z Kenem film.

Ken bir baş ağrısından şikayetçi.

Ken narzekał na bół głowy.

Ken dün gece İngilizce çalıştı.

Ken studiował angielski wczoraj wieczorem.

Ken asla New York'ta bulunmadı.

Ken nigdy nie był w Nowym Jorku.

Ken bu öğleden sonra meşgul.

Ken będzie zajęty dziś po południu.

Ken senden daha hızlı koşar.

Ken biega szybciej od ciebie.

Ken ile kavga ettin mi?

Biłeś się z Kenem?

Ken, Bill gibi uzun boylu.

Ken jest wysoki, tak jak Bill.

- Ken sonunda amacına ulaşmıştır.
- Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.

Ken w końcu skończył to, co zaczął.

- Dün Ken'le karşılaştım.
- Dün Ken ile buluştum.

Spotkałem Kena wczoraj.

Tom erkek kardeşi Ken gibi olmak istiyordu.

Tom chciał być jak jego brat, Ken.

Ken konuşmayı durdurdu ve yemek yemeğe başladı.

Ken przestał mówić i zaczął jeść.

- Kim daha hızlı koşar, Ken mi Tony mi?
- Kim daha hızlı koşar? Ken mi, Tony mi?

Kto biega szybciej, Ken czy Tony?

Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.

Ken złapał chyba solidne przeziębienie.