Translation of "Sahip" in Korean

0.010 sec.

Examples of using "Sahip" in a sentence and their korean translations:

Peki bizim sahip olduğumuz kaynaklara sahip olmayanlar?

그럼 우리와 같은 자원이 없는 사람들은 어떡하죠?

çember yapıya sahip.

링 구조를 가졌죠.

Fırsatına sahip oldu.

가게마다 들렀습니다.

sahip olabileceğimize inanıyorum.

그러면 챔피언의 사고방식을 가질 수 있다고 믿어요.

Sadece sahip olduğum sürece,

잠시 동안이든.

Ki aslında sahip olduğu

이미 가지고 있는 특징을 일깨워주기 위해서였죠.

Henüz bu yetiye sahip değiliz.

우리는 그런 능력이 없습니다.

Sahip olduğum her şeyi depoladım,

제가 가진 모든 것은 창고에 보관하고

sahip olduğu güce şahit oldum.

그 목소리가 문화속에서 존재감을 가질 때요.

Tüm ailem palindromik isimlere sahip.

저희 가족 모두 이름이 회문이에요.

çok daha fazlasına sahip oldum.

그보다 더 많은 것을 얻었죠.

Programın yönlendirmesi sonrasında sahip olduğu,

새로 얻게된 자기 이를 가리키더군요.

Büyük genişlikte ekilebilir araziye sahip

경작이 가능한 땅이 많이 남아있고

Geliştirme zihniyetine sahip birini istiyorlar.

성장형 사고방식을 가진 사람을 원하는 것입니다.

Benimle aynı fikre sahip destekçiler buldum

그리고 저와 동시에 같은 생각을 떠올린 협력자들을 발견했죠.

Farklı fikirlere sahip insanlar için de.

다른 의견을 가진 누구에게도 좋지 않습니다.

sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

뇌가 조금은 더 발달된 상태일텐데 말이죠.

Büyük felaketleri önleme şansına sahip olabilir.

심각한 재해를 피할 기회가 주어질 것입니다.

İnsan etiyle aynı optik özelliklere sahip.

이건 사람의 살과 같은 광학적 성질을 갖고있습니다.

Bu dramatik gösteri mükemmel zamanlamaya sahip.

‎녀석들의 극적인 구애는 ‎타이밍이 생명입니다

Inanılmaz sıkıcı iş hayatına sahip olmasına

전 세계 수백만 명의 노동자들이

Hayatî öneme sahip olduğu anlamına geliyor.

아동 빈곤과 싸우는 것이 매우 중요하다는 것을 의미합니다.

Ama gezegenimizin kaderini şekillendirecek güce sahip.

우리 행성의 운명을 만들어갈 힘을 가지고 있습니다.

En yüksek ikinci intihar oranına sahip.

세계에서 2위야.

Bilinen en yüksek petrol rezervlerine sahip.

세계에서 가장 많은 석유 매장량을 가지고 있습니다

Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.

그 시대의 모든 유명 인사를 알고 있었어요.

Bazı semboller ürkütücü şekilde ortak özelliklere sahip.

몇몇의 상징들에는 묘한 공통점이 있어요.

Paylaşılan kimliğe sahip tek logo bu değil.

그건 공유된 정체성을 가진 유일한 로고가 아닙니다.

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

하지만 이것 역시 더 놀라운 궤적을 갖고 있습니다.

Eğer hepimiz bu gizli menotoksine sahip olsaydık

또 모든 여성들이 이런 비밀스러운 월경독이 있다면

En çok yapılacak şeye sahip olan biziz.

할 일이 가장 많습니다.

Gıda teminimizde çok büyük etkiye sahip olabilir.

식품공급에 극적인 영향을 미칠 수 있게 됩니다.

Modern tarımı öğrenme şansına sahip olmak istiyorlar.

현대 농업을 배울 기회를 찾고 싶어합니다.

CA: Netflix'te diğer gizli silaha sahip gibisin,

CA: 넷플릭스에겐 또 다른 비밀 병기가 있는 것 같아요.

Hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular.

어떤 외부적인 힘에 의지할 필요가 없습니다.

Sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

안전하고 저렴한 의료 서비스의 부족은

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

태어나 처음 몇년 동안 적극적이고 애정어린 부모가 있다는 것은

Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?

그런데 여러분은 이런 이점이 없다면 어떨까요?

Zaman zaman, sabit zihniyete sahip olabilecekler için,

때때로 고정형 사고방식을 갖게 되는 분들이 계시다면

En absürt zırha, dikenlere, dişlere sahip olanı düşünürler.

우스꽝스러운 갑옷 피부, 뿔, 이빨이 있다고 생각하죠.

Hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

정해진 명칭조차 없지만

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

반대로, 사람들을 사로잡는 전기 영화들을 보면

sahip olmadıkları için erkekleri dışlamamak anlamına da geliyor.

그 특징은 우리가 알던 잘못된 리더십의 전형이라 할 수 있습니다.

Bunu yapabildiğimiz ölçüde, daha iyi liderlere sahip olacağız

우리가 이걸 해낼 수 있다면 더 나은 리더를 가질 수 있습니다.

çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar.

자녀들이 자신보다 더 나은 삶을 살지 못할 거라고 생각하죠.

Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.

앞으로 필요한 모든 기술을 습득하길 원합니다.

şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.

당연히 지금보다 나을 거라고 기대하면서 말이죠.

Bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

가난을 부와 풍요로 바꿀 수 있다고 믿습니다.

Ve güçlü bir içsel kontrol odağa sahip insanların

강력한 내부 통제 소재를 갖고 있는 사람들은

önemli ölçüde yavaşladığını bir ekonomiye de sahip olmak, ...

경제적인 타격 등...

Ama diyelim ki kesinlikle, %100 virüse sahip değilsiniz.

그러나 만약 여러분이 감염되지 않았다는게 확실하다고 가정해봅시다.

Ve bir şampiyonun zihnine nasıl sahip olacağımı öğreniyorum.

그리고 챔피언의 사고방식을 갖게 되었습니다.

Bu iki tür zihniyete de sahip olabileceğimizi biliyorum:

저는 우리가 성장형과 고정형 사고방식

Başarının tarifi için değerlendirdiğimiz hiçbir şeye sahip değillerdi.

우리가 보는 성공 공식이라고 생각되는 비슷한 것도 갖고 있지 못 했습니다.

Öfke, olumlu değişimler yaratmak konusunda uzun bir tarihe sahip

역사적으로 분노는 긍정적인 변화를 가져오는데 항상 기여해왔습니다.

Çok fazla aldığımızı itiraf etmek için cesarete sahip olmalıyız.

우리는 우리가 너무 많이 취해왔다고 인정할 용기를 가져야 합니다.

ABD'de 200'den daha az kişi bu hastalığa sahip.

미국에 이 병 환자는 200명이 안 됩니다.

Vücudumuzun bilgeliği. Tükürük sürekli sahip olduğumuz sıradan bir şey

우리 몸의 지혜죠 늘 지니고 있는 것이지만

sahip olduğumuz sınırlı zamanda üçünü birden yakalama şansımız var.

우리에게 주어진 시간 안에 세 종류 모두 잡을 수 있습니다

90 mm kalınlığında iki kişilik titanyum bir katmana sahip,

2명이 들어갈 수 있는 티타늄 구의 형태으로, 두께는 90mm이며

sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız.

현재의 몸과 마음을 잘 관리하면서요.

Ama o üç fikre sahip olmadığımı söylemem sizi şaşırtabilir.

그런데 여러분은 제가 세 가지 개념을 가지고 있지 않아서 놀랄지도 몰라요.

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

심한 질투는 소유욕과 불신, 다른 사람에게 작업걸거나

Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil.

유전적으로 같은 관계인 천체는 존재하지 않습니다.

Bu olanağa sahip insan sayısı çok ama çok az.

이런 극 소수의 사람들만이 기회를 가질 수 있다면

Normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip.

정상적인 조직의 다섯 배의 혈액을 가지고 있습니다.

"Hey sahip olduğumuz başarıdan daha iyisini yapabilecek var mı?

"자, 우리가 가진 것보다 더 좋은 걸 추천할 사람 없나요?

Sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

스스로 "나쁜 감정"을 갖고 있다고 응답했습니다.

Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.

‎보름달이 비추는 밝은 밤이 ‎절호의 기회입니다

Rusya'nın dayanıklılığı, sahip olduğu her şeye benzemiyor hiç karşılaşmadım.

러시아의 회복력은 그가 이전에 부딪혔던 그 어떤 것과도 달랐다.

Hiçbir şey, aynı tasarıma sahip diğer pasaportlara engel olamaz.

같은 생각으로 다른 것을 멈추게 하는 것은 없다.

çünkü ona "iyi eş materyali"ne sahip olmak için Nijerya'da

'좋은 아내'에 대해 들어왔기 때문이죠.

Anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.

‎아직은 어미 없이 생존할 ‎능력과 힘을 갖추지 못했습니다

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

‎스칸디나비아의 소나무 숲에는 ‎초능력 수준의 힘을 지닌 ‎짐승이 있습니다

Zika (virüs) 6.6'ya kadar bir R-sıfır değerine sahip.

지카? 지카바이러스의 지수는 최대 6.6입니다.

Uygurlar, geçen yüzyılda iki kez kendi bağımsız devletlerine sahip oldular.

사실 위구르족은 지난 한 세기동안 2번이나 독립했었습니다

Kötü bir ruh sağlığına sahip olma riskimiz çok daha yüksek olur.

우리의 정신건강은 큰 위험에 처하게 됩니다.

Ama topu geri vazoya doğru şekilde koyma yeteneğine aslında sahip değiliz.

공을 다시 항아리에 넣는 능력은 정말 없거든요.

En başta yapabileceğiniz en iyi şey kuşbakışı bir görüşe sahip olmaktır.

먼저 할 수 있는 최고의 방법은 전경을 바라보는 겁니다

Ve buna sahip olan bir kadının da muhtemelen çift cinsiyetli olduğunu.

자웅동체일 가능성이 있다고 발표해 버렸어요.

Ve bu bana, ona sadece bugün sahip olmaktan daha anlamlı geliyor.

소유하는 것보다 더 의미있게 느껴집니다.

Şimdi her takım, diğer takımın berbat olduğunu düşündüğü bir fikre sahip

각 팀은 이제 다른 팀에서 끔찍하다고 한 아이디어를 가지게 되고

Güçlü bir donanmaya sahip ve Bizans İmparatoru'nun vermiş olduğu kârlı imtiyazlar ile

막강한 해군력과 함께 비잔티움 황제와의 무역에서 양보를 얻어내 수익을 올리면서

Singapur. Tertemiz su yollarına ve iki milyondan fazla ağaca sahip bu bahçe şehir,

‎싱가포르 ‎오염되지 않은 수로와 ‎200만 그루 이상의 나무를 가진 ‎이 정원의 도시는

sahip. Aslında, tüm Güney Kore'nin intiharla sorunu var. Ülke kişi başına tüm dünyada

사실, 한국의 자살률은 청소년 뿐만이 아냐. 한국의 자살 충동률은

Bu yüzden Çin bu alan üzerinde sağlam bir kontrol hissine sahip olmak istiyor.

그래서 중국은 신장에 대한 확고한 통제 의식을 갖고 싶어 합니다

Gelişmiş bir cephaneye sahip, kâbus gibi bir yaratıktır. Hızlı, agresif ve son derece zehirlidir

오랜 세월에 걸쳐 무시무시한 명성과 무기를 갖췄습니다 녀석은 빠르고 공격적이며 맹독한 동물이지만

Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.

간신히 비껴가니 다행이긴 하나 뼈까지 으스러뜨릴 짐승을 피해 차량이 한 대씩 도망갑니다

Humeyni'ye göre ise ancak İran gibi halk desteğine sahip bir ülke, İslam dünyasının gerçek temcilcisi olabilirdi.

그러나 호메이니는 그의 대중적 혁명이 이란을 무슬림 성지로 만들었다고 주장한다.