Translation of "Zamanlar" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Zamanlar" in a sentence and their japanese translations:

Sahildeki geçmiş zamanlar,

ビーチで過ごした時間

Bir zamanlar oradaydım.

私はそこへ1度行ったことがある。

Bir zamanlar gençtim.

わたしもかつては若かった。

O zamanlar, zengindik.

その頃の私たちは裕福だった。

Çünkü o zamanlar öyleydi.

それが当時の やり方だったんです

O zamanlar televizyonumuz yoktu.

- そのころ家にはテレビがなかった。
- そのころ、うちにはテレビがなかった。

O zamanlar sanat zirvedeydi.

当時、芸術は全盛でした。

O zamanlar ben öğrenciydim.

当時私は学生だった。

O zamanlar çok zengindik.

その頃の私たちは裕福だった。

Bir zamanlar tek gençtin.

若い時は、一度しかない。

Bir zamanlar Osaka'da yaşadım.

かつて大阪に住んでいた。

Hem mutlu zamanlar hem de üzgün zamanlar boyunca seninle kalacağım.

私は貴方と苦楽を共にしよう。

- Zimbabve bir zamanlar İngiliz kolonisiydi.
- Zimbabve bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

ジンバブエはかつてイギリスの植民地だった。

O zamanlar sadece bir çocuktum.

私はまだ子供でした

Işık olmadığı zamanlar sessiz kalacaktı.

光がないときには 沈黙だけです

Bazı zamanlar Kanazawa'da tipi olur.

金沢では吹雪くことがある。

Okula gittiğim zamanlar tavşan beslemiştim.

学校に通っていた時、ウサギの世話をした。

Nijerya bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

ナイジェリアはかつてイギリスの植民地であった。

O zamanlar hiç radyo yoktu.

その当時はラジオと言うものが無かった。

O, bir zamanlar spor yıldızıydı.

彼女はかつてトラック競技のスターだった。

O bana zor zamanlar yaşattı.

彼にひどい目に合わされた。

Bir zamanlar Hong Kong'ta bulundum.

香港は一度行ったことがあります。

Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.

- 私は彼に一度会ったおぼえがあります。
- 私は彼にかつて会ったことを覚えている。

Bir zamanlar o hikayeyi duydum.

私はかつてその話を聞いたことがある。

Dinozorlar bir zamanlar dünyayı yönetti.

かつては恐竜が地球を支配していた。

Bir zamanlar babasını orada gördü.

かつて彼はそこで父親に会った。

Bir zamanlar, her sabah koşardım.

かつては私は毎朝ジョギングしていたものだ。

Onu bir zamanlar trende gördüm.

いつかかれに電車の中であったことがある。

Ben bir zamanlar Roma'da yaşadım.

私はかつてローマに住んだことがある。

Almanya bir zamanlar İtalya'nın müttefikiydi.

ドイツはかつてイタリアの同盟国であった。

Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.

しかし その頃には 既にスペイン語を流暢に話せていました

Bir zamanlar onu caddede gördüğümü hatırlıyorum.

一度彼女に路上で会ったことを覚えている。

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

その王様はかつてあの宮殿に住んでいた。

Annem bir zamanlar bir şampiyon yüzücüydü.

母はかつて水泳で優勝したことがある。

O zamanlar âdet olduğu üzere, yalınayaktı.

彼女は素足だったが、それは当時の習慣だった。

Bir zamanlar olduğu kadar enerjik değil.

彼女はひところほど元気がなかった。

Bir zamanlar romancı olmak istediğimi söylüyordum.

小説家になりたいと言っていた時期がある。

Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.

彼らはかつてはお互いに助け合っていました。

O zamanlar çok kadın doktor yoktu.

当時は女の医者は多くなかった。

Bir zamanlar bir astrofizikçi olmak istedim.

私は一時期、天体物理学者になりたかった。

Bir zamanlar burada bir köprü vardı.

かつてはここに橋があった。

Ben bir zamanlar hikayeyi duyduğumu hatırlıyorum.

その物語を一度聞いた覚えがあります。

Afrika'ya bir zamanlar Kara Kıta denirdi.

アフリカはかつて、暗黒の大陸と呼ばれた。

Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.

私は流れ星を1度見たことがある。

Bir zamanlar şampiyonluk için ona rakiptim.

私はかつて彼と優勝を争ったことがある。

Bir zamanlar söylenmiş sözler geri alınamaz.

駟も舌に及ばず。

Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.

かつてアメリカにはたくさんの奴隷がいた。

Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.

昔々ある所に美しいお姫様が住んでいました。

İspanya bir zamanlar Filipin Adalarını yönetti.

スペインは昔フィリピン諸島統治していた。

Bir zamanlar, bir zalim kral yaşarmış.

- かつて残忍な王様がいた。
- 昔々あるところに、残忍な王様がいました。

Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.

アンゴラはかつてポルトガルの領土だった。

Almanya bir zamanlar İtalya ile müttefikti.

ドイツはかつてイタリアと同盟国であった。

Tom, iş bulurken zor zamanlar geçirdi.

トムはなかなか仕事が見つからなかった。

Tom o zamanlar yaklaşık otuz yaşındaydı.

当時、トムは30歳くらいだったかな。

Burada bir zamanlar bir kilise vardı.

かつてはここに教会がありました。

O zamanlar birinci dot.com çöküşünün hemen ertesiydi

この時は第一次インターネットバブル崩壊直後で

O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.

当時 自分は極端な信仰観を持っていました

Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı.

昔々 マーガレットさんという 女性がいました

O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.

‎彼女のことばかり考えていた

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

その島はかつてフランスに統治されていた。

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.

その人には学生の頃一度会った事があります。

O bir zamanlar olduğu gibi enerjik değil.

- 彼はひところほどの元気が無い。
- 彼はひところの元気がない。

Bir zamanlar onun bir sürü arazisi vardı.

彼はかつて広大な土地を所有していた。

Onu bir zamanlar bir TV dramasında gördüm.

私は一度テレビドラマで彼女を見たことがある。

O zamanlar bilgisayar bu kadar yaygın değildi.

あの頃はまだコンピューターが存在しなかった。

Bir zamanlar konuşulan sözler asla geri alınamaz.

駟も舌に及ばず。

O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.

この廃虚はかつて立派な宮殿であった。

Mesih biz zamanlar tüm insanlar için öldü.

キリストは人類のために一度死なれた。

Bir zamanlar Dünya'nın evrenin merkezi olduğuna inanılıyordu.

かつては、地球が宇宙の中心であると思われていた。

Bugünün Türkiye'sine bir zamanlar sultan egemen oldu.

かつてサルタンが今日のトルコを統治していた。

Bir zamanlar o köyde fakir çiftçiler vardı.

かつて、その村に、貧しい農夫がいた。

Bir zamanlar dünyanın evrenin merkezi olduğuna inanılıyordu.

かつては、地球が宇宙の中心であると思われていた。

O zamanlar, şeker tuzdan daha az değerliydi.

当時、砂糖は塩ほど価値がなかった。

Bir zamanlar, Tango adında bir kedi varmış.

昔々、タンゴという名前の猫がいました。

Biz bir zamanlar gençtik, değil mi, Linda?

私達も昔は若かったんだよね、リンダ?

Başka köpeklerle beraber etrafta beraber koşarak geçen zamanlar.

別の犬と走り回った思い出なども 思い起こしたかもしれません

O zamanlar bunun zekice bir cevap olduğunu sanıyordum.

その時の私は 実に賢明な説明だと 思っていました

O zamanlar şirket çok iyi gidiyordu, ama temelde

当時 業績が好調だったネットフリックス社は

Bir zamanlar İngiltere'de çok kötü bir kral yaşarmış.

昔、イングランドにたいへん意地の悪い王様が住んでいた。

Bir zamanlar, Bu köyde yaşlı bir adam varmış.

むかしむかし、この村におじいさんがいました。

Yağmur yağdığı zamanlar dışında her gün yürüyüşe çıkıyorum.

- 私は雨の日以外は毎日散歩しています。
- 雨の日以外は、毎日散歩するよ。

Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

大学の頃、彼女はディスコに行ったことは一度しかなかった。

Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.

昔その島にひとりの老人が住んでいた。

Bu şehirde bir zamanlar zengin bir adam yaşardı.

昔この街に1人の金持ちが住んでいた。

Bir zamanlar Japonya'da altın gümüşten daha az değerliydi.

かつて日本では金は銀よりも価値が低かった。

Ve o zamanlar dövüş sanatlarına gerçekten ilgi duyuyordum.

当時の私は武道に 非常に興味がありました

O zamanlar hayalim, işitme engelli bir film yapımcısı olmaktı.

当時は夢がありました 聴覚障害者の映画監督になる夢です

Bir zamanlar güney pasifik efsaneleri dev midyeleri deniz tabanında

南太平洋の言い伝えでは 警戒心のないダイバーを捕えようと

Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.

昔むかしずっと田舎の静かな所に小さいおうちがありました。

Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.

昔、小さな島に老婆が住んでいました。

Bana bir zamanlar nasıl bir zengin adam olduğunu anlattı.

彼は昔、金持ちだったと話してくれた。

Amerika Birleşik Devletleri bir zamanlar İngiliz İmparatorluğu'nun bir parçasıydı.

合衆国はかつて大英帝国の一部だった。

Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kral yaşardı.

昔々ある小さな島に年老いた王様が住んでいました。

İnsanlar bir zamanlar dünyanın yuvarlak olduğu fikriyle alay ettiler.

地球が円いという考えをかつて人々はちょう笑した。

- Bir zamanlar best seller olan bu kitap artık baskı dışıdır.
- Bir zamanlar bir best seller olan bu kitabın artık baskısı kalmamış.

この本はかつてはベストセラーだったが、今は絶版になっている。

Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.

昔のような身体の切れを取り戻したい。