Translation of "Kalır" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Kalır" in a sentence and their japanese translations:

- Sorun çözümsüz kalır.
- Sorun çözülmemiş kalır.

その問題は未解決のままである。

Nüfus sabit kalır.

人口は変動しないでいる。

Sorun çözülmeden kalır.

その問題の解決はこれからだ。

Durum değişmeden kalır.

状況は相変わらずそのままだ。

Sorun çözümsüz kalır.

その問題は未解決のままである。

Alaska ormanlarında mahsur kalır.

‎どちらもできない動物もいる

Cinayet gizem olarak kalır.

その殺人事件は依然として謎である。

Sonuç görülmek için kalır.

その結果はまだ調べられていないままだ。

Randevularına nadiren geç kalır.

彼女はめったに約束に遅れることがない。

Tom nadiren geç kalır.

トムはめったに遅刻しない。

Bazen okula geç kalır.

- ときどき彼女は学校に遅刻するんだ。
- 彼女は時々学校に遅れます。

Nihai karar başkana kalır.

最終決定は大統領の権限である。

Biraz daha kalır mısın?

もうちょっとだけいてくれない?

Umarım ellerim temiz kalır.

手をきれいに保たないといけません。

- Çoğu zaman okula geç kalır.
- Sık sık okula geç kalır.

彼はしばしば学校に遅刻する。

- Bir süre burada kalır mısın?
- Lütfen bir süreliğine burada kalır mısın?

しばらくここにいてもらえますか。

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

一部生き残るものもいます

Kamuoyu dengesi onun lehine kalır.

世論は依然として彼に有利に傾いている。

O, tehlike karşısında sakin kalır.

危険などにひるまず、彼は平気でいる。

Mike her zaman sakin kalır.

マイクはいつでも冷静だ。

Dick bazen okula geç kalır.

ディックは時々学校に遅刻してくる。

Bunun temel anlamı aynı kalır.

その基本的な意味は変わらない。

Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.

その愛国者は自分の道徳的な信条を曲げない。

Otel kış boyunca kapalı kalır.

そのホテルは冬の間は閉まったままである。

Sekizden üç çıkarsa beş kalır.

8から3を引けば5になる。

Sekizden üç çıkarırsan beş kalır.

8から3をひくと5が残る。

Ondan iki çıkarırsan sekiz kalır.

10から2を差し引くと8です。

Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.

10から2を引くと、8残る。

Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.

彼女はひとりきりになったとたん、その手紙をあけた。

Tom toplantılara hep geç kalır.

- トムはいつも会議に遅れてくるんだ。
- トムはいつも会議に遅刻するんだ。

O, zaman sınıfa geç kalır.

彼はいつも授業に遅れる。

Kate hafta sonları Izu'da kalır.

ケイトは週末の間、伊豆に滞在する。

O, okula nadiren geç kalır.

彼女はめったに学校に遅刻することはない。

Lütfen biraz daha kalır mısın?

もうちょっとだけいてくれない?

Anne her gün evde kalır.

母は毎日うちにいます。

Makaklar, bu termal havuzda saatlerce kalır.

‎ニホンザルは ‎何時間も温泉につかる

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

‎夜なら森の果実を ‎独り占めできる

Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?

もし明日雨が降れば、家にいますか。

O köyde sadece bir aile kalır.

その村はただ一家族しか残っていなかった。

Ne zamana kadar eczanen açık kalır?

薬局は何時まで開いていますか。

O, Pazar günleri nadiren evde kalır.

彼は日曜にはめったにいない。

O Tokyo'ya geldiğinde bizim evde kalır.

彼は上京するたびに私の家に泊まる。

O, sık sık işe geç kalır.

彼はよく会社に遅れる。

O, sık sık okula geç kalır.

彼はたびたび学校に遅刻する。

10 dan 6 çıkarsa ne kalır?

10引く6はいくつですか。

O, pazar günü nadiren evde kalır.

- 彼は日曜日にはめったに家にいない。
- 彼は日曜にはめったにいない。

Tom her zaman derse geç kalır.

トムはいつも授業に遅れてくる。

Saatim haftada üç dakika geri kalır.

私の時計は週に3分遅れる。

O her zaman toplantılara geç kalır.

彼はいつも会議に遅れてくる。

Süt iki gün boyunca taze kalır.

このミルクは二日はもつ。

Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.

ケイトは週末の間、伊豆に滞在する。

Lütfen bir süreliğine burada kalır mısın?

しばらくここにいてもらえますか。

Tom sık sık işe geç kalır.

トムはよく仕事に遅刻する。

O, her gelişinde uzun süre kalır.

彼は来るたびに長居をする。

Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.

時代は変わるだろうが、人間の本性は変わらないものだ。

Hikayenin en üzücü kısmı söylenilmek için kalır.

- その話の最も悲しい部分はまだ語られていない。
- その物語の最も悲しいところはまだ話されていない。

Hafta sonu sık sık evden uzakta kalır.

彼は週末によく家を空ける。

Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.

彼はあるとしてもめったに約束の時間に遅れることはない。

- Dava karar verilmeden kalır.
- Dava devam ediyor.

訴訟は未決である。

O, Pazar günleri her zaman evde kalır.

彼は日曜日にはいつも家にいる。

Saatim bir günde beş dakika geri kalır.

私の時計は一日に五分遅れる。

Onun ölümünün sebebi bir sır olarak kalır.

彼の死因はいまだに謎である。

Saatim bir günde üç dakika geri kalır.

- 私の腕時計は日に3分遅れる。
- 私の時計は3分遅れる。
- 私の時計は1日に3分ずつ遅れる。

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

私の時計は1日に2分遅れる。

O ne zaman Tokyo'ya gelse bizimle kalır.

彼は上京するたびに私たちの家に泊まる。

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

‎月が満ちて明るくなると ‎特殊能力は不要になる

Bir insan ne ekerse onu biçmek zorunda kalır.

悪事の報い。

"Bay Smith ile konuşabilir miyim?" "Hatta kalır mısınız?"

「スミスさんをお願いしたいのですが」「そのまま切らずにお待ちください」

O utangaç ve her zaman arka planda kalır.

彼女は内気で、いつも後ろの方にいる。

Birçok çocuk, okuldan sonra kulüp etkinlikleri için kalır.

放課後、クラブ活動に残る子供は多い。

O yağmurlu bir günde okula sık sık geç kalır.

彼女は雨の日にはよく学校に遅れます。

O, her zaman gece geç saatlere kadar uyanık kalır.

彼はいつも夜更かしする。

O, her zaman mümkün olduğunca geç saatlere kadar yatakta kalır.

彼はいつも出来る限り遅くまでベッドの中にいる。

Şarabı, kadını ve şarkıyı sevmeyen bütün ömrü boyunca bir aptal kalır.

酒、女、歌を愛さない者は、一生ばかな人生を送る。

Kim şarap, kadın ve şarkı sevmez; bütün hayatı boyunca aptal kalır.

英雄色を好む。

- O, babasından daha az akıllı değil.
- Bilgeliği babasından geri kalır değil.

彼は父に劣らず賢い。

- Umudun olduğu sürece, bir şans vardır.
- Umudun olduğu sürece bir şans kalır.

希望がある限り、可能性はある。

Okula bir taş atımlık mesafede kalsa da, sık sık okula geç kalır.

学校のすぐ近くに住んでいるのに彼はしばしば遅刻してくる。

- O, her zaman okula geç kalır.
- O her zaman okula geç gelir.

- 彼はいつも学校に遅刻する。
- 彼はいつも学校に遅れる。

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‎体長5メートルのマンタも‎― ‎世界最大の魚の前では小柄だ

Sadece 5 saniye ya da 10 saniye sabunla yıkasanız bile, elleriniz hala kirli kalır.

5秒や10秒くらい洗っても、まだ残っています

- Bu saat günde üç dakika geri kalır.
- Bu saat günde üç dakika geri kalıyor.

この時計は一日に3分遅れます。

Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.

さらに、絵画の一般的な意味が明確であるように見える場合には、その内容を正確に解読することは疑わしいのである。

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

- 短気は損気。
- 急がば回れ。
- 慌てることは無駄を作る。
- 急ぐと無駄が出来る。
- 急いては事を仕損じる。

Okul geceleri, Tom saat dokuzda yatar fakat cuma ve cumartesi günleri çok daha geç saatlere kadar kalır.

トムは、学校のある日は9時に床につくが、金曜と土曜にはもっとずっと遅くまで起きている。

- Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- Pazartesileri okula sık sık geç geliyor.
- Pazartesileri okula sık sık geç kalıyor.

彼女はしばしば月曜日に学校に遅刻する。

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.

ハゲタカが突っつく死んだ鹿とか、他の動物の食べ残しとか、 そういう腐った肉を死肉と書きました。