Translation of "Kadınların" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Kadınların" in a sentence and their japanese translations:

Kadınların dilinden anlıyorsun.

君は女性の扱い方がうまい。

Bunun kadınların sürekli nesneleştirildiği,

これがヒップホップという

Tüm kadınların sesi olmak.

躊躇している女性たちのために

Kadınların sigara içmesini onaylamaz.

彼は女性の喫煙をいいものだと認めない。

Kadınların sigara içmesi yasaktı.

かつて女性の喫煙はタブー視されていた。

Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

本当の女性には曲線がある。

- Kadınların özgürlüğü hareketinde yer aldı.
- Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.

- 彼女は婦人解放運動で積極的な役割をした。
- 彼女は女性解放運動に一役買った。

Hedefim genç kadınların sesi olmak.

私の目標は若い女性に 発言力を与えることです

Anne olan kadınların sayısı az.

母となる女性の数が少ない。

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

コンピューターは彼女の左にある。

Haklarından başkaları için vazgeçmiş kadınların sesi.

自分が持つ権利を他人に渡してしまった 女性たちのために

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

この情報を求める女性が 増えれば増えるほど

Bildiğiniz üzere kadınların birçok kısıtlaması var.

わかるでしょ 女性って すごく抑圧されているのです

Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

婦人参政権を認めるように憲法が修正された。

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

アメリカの女性には選挙権がなかった。

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

自分のことを美しいと感じる女性は 全体の2%だということです

Kadınların iş için dışarı çıkmaları oldukça yaygındır.

女性が働きに出る事はごく普通のことだ。

Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

私の息子は女の方が、男より力が強いと思っている。

- Kadınların gözleri kolayca dolar.
- Kadınlar kolayca duygulanırlar.

女性は涙もろい。

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

半数以上の女性が 何らかの性的な問題を 抱えているとすれば

Kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

女性達がそれを完全に 自分のものにできるようにすることが

Kadınların neden erkeklerle aynı haklardan yararlanmasına izin verilmiyor?

女性はなぜ男性と同じ市民権を享受することが許されないのか。

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

女性が男性よりも長生きするのはなぜだろう。

Bu ülkede erkekler her zaman kadınların önünde yürürler.

この国では男性はいつも女性の前を歩く。

Erkeklerin ve kadınların sadece arkadaş olabileceklerini düşünüyor musun?

男女間の友情って成立すると思いますか?

O, kadınların özgürlük hareketinde aktif bir rol aldı.

彼女は婦人解放運動で積極的に活躍した。

Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.

その運動は女性の行動に大きな影響を及ぼした。

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

イギリス人女性の52%はセックスよりもチョコレートの方が好きだ。

Yasa şimdi kadınların erkeklerle eşit şartlarda istihdam edilmesini gerektiriyor.

今法律では女性が男性と同一条件で雇用されることが求められている。

Kadınların hareketlerinden kaynaklanan değişiklikler hem kadınları hem de erkekleri etkiledi.

女性運動による変化によって、女性も男性も影響を受けた。

Ben erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu güçlü bir şekilde hissediyorum.

男と女は同等だと切に感じる。

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

これは突き詰めれば 女性がもっと いいセックスをするということでも

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

男性と同じくらいオーガズムを 得られるようにすることでもありません

En mutlu kadınların, en mutlu uluslar gibi, bir öz geçmişi yoktur.

最も幸福な女性は最も幸福な国民のように歴史を持たない。

- Karılar genellikle kocalardan daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

妻は夫より長生きするものだ。

İlk olarak, kadınların erkeklerden daha fazla boş vakitleri var. İkinci olarak, onlar erkeklerden daha az endişelenecek şeylere sahipler.

第一に、女性には男性より多くの自由な時間がある。第二に、女性は男性よりも心配事が少ない。