Translation of "Oynadı" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Oynadı" in a sentence and their portuguese translations:

O basketbol oynadı.

Ela jogou basquete.

O tenis oynadı.

Ele jogou tênis.

Tom kedileriyle oynadı.

Tom brincou com os seus gatos.

Tom köpeğiyle oynadı.

- Tom brincou com o seu cachorro.
- Tom brincava com seu cachorro.

Çocuklar bahçede oynadı.

Os meninos estavam brincando no jardim.

Tom tenis oynadı.

Tom jogou tênis.

Çocuklar karda oynadı.

As crianças brincaram na neve.

Tom kimle oynadı?

- Com quem o Tom brincou?
- Com quem o Tom jogou?

Tom bebek ile oynadı.

Tom brincou com o bebê.

Tom çocukları ile oynadı.

O Tom brincou com suas crianças.

Çocuklar ağacın etrafında oynadı.

Crianças brincavam em torno da árvore.

Tom bizimle poker oynadı.

Tom jogou pôquer conosco.

Tom dün futbol oynadı.

Tom jogou futebol ontem.

Tom üniversitedeyken basketbol oynadı.

Tom jogou basquete quando estava na faculdade.

Tom kiminle tenis oynadı?

- Com quem foi que o Tom jogou tênis?
- Com quem o Tom jogou tênis?

Tom kiminle golf oynadı?

- Com quem o Tom jogou golfe?
- Com quem o Tom jogava golfe?

Tom bir denizci rolü oynadı.

O Tom fez o papel de um marinheiro.

Tom Mary ile satranç oynadı.

O Tom jogou xadrez com a Maria.

İki çocuk evin yanında oynadı.

Junto da casa brincavam duas crianças.

Bugünkü maçta herkes iyi oynadı.

Todos jogaram bem na partida de hoje.

Tom oyuncak traktörü ile oynadı.

Tom brincou com seu trator de brinquedo.

Tom geçen pazartesi golf oynadı.

Tom jogou golfe segunda passada.

- O, harekette önemli bir rol oynadı.
- O, harekette kilit bir rol oynadı.

Ele teve um papel importante no movimento.

...Ukrayna'da utanç verici bir rol oynadı.

... têm desempenhado um papel vergonhoso na Ucrânia.

Yoksul filminde gariban bir adamı oynadı

interpretou um homem estranho no filme pobre

Dün Ming'in babası tenis oynadı mı?

O pai da Ming jogou tênis ontem?

O, bütün gün boyunca tenis oynadı.

Ele jogou tênis o dia todo.

O, oyunda küçük bir bölümü oynadı.

Ele desempenhou na peça um papel sem importância.

Tom geçen hafta sonu golf oynadı.

Tom jogou golfe no fim de semana passado.

Brezilya, Porto Alegre'de Fransa'ya karşı oynadı.

O Brasil jogou com a França em Porto Alegre.

O, ilk kez bir oyunda oynadı.

Ela atuou em uma peça pela primeira vez.

Tom bugün çok daha iyi oynadı.

- Tom tocou muito melhor hoje.
- Tom jogou muito melhor hoje.

Tom bana kirli bir oyun oynadı.

O Tom jogou sujo comigo.

Sami akıllı telefonunda bir oyun oynadı.

Sami jogou em seu smartphone.

Orada ise kötü bir adamı oynadı aslında

realmente jogou um cara mau lá

Mike erkek kardeşine kötü bir oyun oynadı.

Mike pregou uma peça em seu irmão.

Geçen cumartesi çocuklarımız gölün yanındaki parkta oynadı.

No sábado passado, nossos filhos brincaram no parque perto do lago.

Tom ve Mary birlikte masa tenisi oynadı.

Tom e Maria jogaram pingue-pongue juntos.

Tom ve Mary bütün gün tenis oynadı.

Tom e Maria jogaram tênis o dia inteiro.

Kemal Sunal aslında burada tam olarak kendisini oynadı

Kemal Sunal realmente jogou exatamente aqui

Tom ve Mary bir Rus ruleti oyunu oynadı.

Tom e Maria jogaram roleta russa.

Gontran sık sık Nîmes'in sokaklarında Olga ile oynadı.

Gontran brincava frequentemente com Olga nas ruas de Nimes.

- Kadınların özgürlüğü hareketinde yer aldı.
- Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.

Ela desempenhou um papel no movimento de libertação feminina.

Onlar Tom'dan bir iş yapmasını istediler ama o, aptalı oynadı ve onu duymamış gibi aptı.

Pediram pra o Tom fazer um serviço, mas ele deu uma de joão sem braço, fingiu que não tinha escutado.