Translation of "Işler" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Işler" in a sentence and their japanese translations:

- İşler daha iyi olmayacak.
- İşler iyiye gitmeyecek.

その事は改善されないだろう。

Mucizevi işler başarabiliriz.

私たちは本当に奇跡を 起こすことができるのです

Merhaba, işler nasıl?

やあ、景気はどうかね。

İşler nasıl gidiyor?

お元気ですか。

"İşler kontrolden çıktı ..."

制御が効かなくなっています...

Genelde işler iyi gidiyor.

概して事態はうまく進んでいる。

Japonya'da trenler zamanında işler.

日本では列車は時刻どおりに走る。

O ne işler çeviriyor?

彼は何を企んでいるんだ。

İşler sözlerden daha iyidir.

実行は言葉よりまさる。

İşler yoluna girecek bence.

うまく行くと思うよ。

Senin araban kolayca işler.

- あなたの車は運転しやすい。
- お前の車って、運転しやすいな。

Ama daha sonra işler düzeliyormuş

しかしそのあとには落ち着いて

Ama rutin işler için yaşamıyoruz.

そういう仕事が 私達の全てではありません

Netflix'le inanılmaz işler yaptın, milyardersin

ネットフリックスで成功し ビリオネアになった今

Ama, işler o şekilde yürümüyor.

ところがそれでは治せません

Ona kalırsa, işler iyi gidiyordu.

彼に関する限り、ものごとは旨く行っていた。

O, geçici işler yapmaya isteklidir.

彼女は雑用をするのをいとわない。

Bana kalırsa işler iyi gidiyor.

- 私に関しては事態は順調に進んでいる。
- 私に関して言えば、事は順調に運んでいる。

İşler geçen ay biraz durgundu.

商売は先月ちょっと不調だった。

Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.

彼に関する限り、ものごとは旨く行っていた。

İşler yine de iyiydi, öyle sanıyordum.

その時は もう大丈夫だと思いましたが

Mevcut işler için rekabet çok şiddetli.

その結果 就職先を求める競争は 激しくなっています

Ancak bu noktada işler gerçekten karışıyor.

しかし ここからがとても複雑です

Birçok öğrenci part-time işler yapar.

たくさんの学生がアルバイトをする。

Hafta sonu ne tür işler yaparsınız?

週末は、どういったことをなさいますか?

Korkarım ki işler kötüye gitmeye başlayacak.

事態は悪化するのではないかと思う。

Bahar tatili sırasında tuhaf işler yapacağım.

私は春休みの間アルバイトをするつもりです。

Umarım sizin için işler yolunda gidiyordur.

元気で活躍していることと思う。

Neşelen! İşler düşündüğünüz kadar kötü değil.

元気出せよ。君が思っているほど状況は悪くないんだから。

- İşler bu şekilde devam ederse yine aynı hatayı yapacaksın.
- İşler böyle giderse, aynı hatayı yaparsın.

これではこの前の二の舞だぞ。

Diyor ki,işler tam da güzel giderken,

彼は言います 物事がうまくいっている時

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

自然界(しぜんかい)の中では 予想外(よそうがい)のことも起きる

İnsanlar önemli işler yapmak istiyor, esneklik istiyor,

みんな 意味のある仕事を 柔軟性のある働き方を

İlki, bu dar tanımlanmış işler robotlar tarafından

1つは この守備範囲の狭い仕事こそ

Kampüste de işler o kadar iyi değildi.

キャンパス内でも状況は よくありませんでした

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

多くの学生がアルバイトを探しています。

- Ne halt ediyorsun?
- Yine ne işler çeviriyorsun?

いったいぜんたい君は何という事をしているのか。

O bu tür işler yapamaz, ve o da.

彼はこの種の仕事ができません。彼女もだめです。

Tom ve Mary arasındaki işler istenilen sonucu vermedi.

トムとメアリーは上手く行かなかった。

Biz resmî ve özel işler arasına çizgi çizmeliyiz.

公私のけじめをつけなければいけません。

Her şeyi göz önüne alırsak, işler yolunda gitti.

しかし、全体としては万事うまくいった。

Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.

この新しい政策によって大規模に職業が生まれることが期待される。

Onun maaşı düşük bu yüzden değişik işler yapmak zorunda.

彼は給料が少ないので、アルバイトをしなければならない。

Evin etrafında yapılması gereken bazı işler her zaman vardır.

家の回りには何かしらいつも仕事がある。

O, işler umduğu gibi sonuçlanmadığı için hayal kırıklığına uğradı.

- 彼は期待がかなえられずがっかりした。
- 彼は事が期待通りにいかなかったので、がっかりした。

Bu günlerde iyi işler edinmenin çok zor olduğunu unutma.

- 今時良い仕事はなかなかないが得難いのを忘れないでね。
- いまどき良い仕事はなかなか得がたいのを忘れないでね。
- 今日日、いい仕事はなかなか来ないってことを忘れるなよ。

İşler zor olduğunda ya da üzgün olduğunuzda, gökyüzüne bakın.

つらいとき、悲しいときは、空を見上げてごらん。

Kuzey Amerika'da işler, "Her zaman müşteri haklıdır." prensibi ile yapılır.

北アメリカでは、ビジネスは「お客様はいつも正しい」という考えのもとに成り立っている。

- İşler gittikçe daha kötü bir hal alıyor.
- Meseleler gittikçe kötüleşiyor.

事態はますます悪化した。

Eğer işler kontrolden çıkarsa beni dün sana verdiğim numaradan aramalısın.

- 事態が手に負えなくなったら、昨日教えた僕の番号に電話してきなさい。
- 事態が手に負えなくなったら、昨日教えた私の番号に電話してきなさい。

Eh, o bölgede, tabii ki işler erkekler ve kadınlar için farklıdır.

そこらへんは、男子と女子とでは違うんだってば。

- Bu tren Tokyo ve Osaka arasında çalışır.
- Bu tren Tokyo ile Osaka arasında işler.

この列車は東京と大阪の間を走ります。

Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

ここまでは順調だが ここからが大変になる

Buraya gelinceye kadar harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

ここまでは順調だが ここからが大変になる

- Sadece bu tür bir iş için biçilmiş kaftan değilim.
- Bu tarz işler bana göre değil sadece.

- 私はただこの手の仕事に向いていないんです。
- 私はただこういう種類の仕事に向いていないのです。