Translation of "Barış" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Barış" in a sentence and their japanese translations:

Sevgi ve Barış.

愛と平和です。

Barış çok önemlidir.

平和はとても大切です。

Zihni barış içinde.

彼女の心は安らかだ。

Barış için endişeliyiz.

私たちは平和を切望している。

Başkan barış ister.

大統領は平和を望んでいる。

Hepimiz barış diledik.

私たちは皆平和を願った。

Hepimiz barış istiyoruz.

私たちはみな平和を望みます。

- Hepimiz barış için umut ediyoruz.
- Hepimiz barış istiyoruz.

私たちはみな平和を望みます。

- Biz barış için can atıyoruz.
- Barış burnumuzda tütüyor.

私達は平和を願う。

- Onlar barış için endişeliler.
- Onlar barış için endişe duyuyorlar.

彼らは平和を切望している。

İnsanlar barış için istekliydiler.

人々は平和を熱望していた。

Biz barış yararına çalışıyoruz.

我々は平和のために働いている。

Onlar barış için istekliler.

彼らは平和を望んでいる。

Burada barış içinde yaşayabiliriz.

ここでなら平和に暮らせるだろう。

Japonya komşularıyla barış içindedir.

日本はその隣国と平和である。

Güvercin bir barış sembolüdür.

- ハトは平和の表象である。
- ハトは平和の象徴だ。

Dünyadaki herkes barış ister.

世界のだれもが平和を強く望んでいる。

Bütün ulus barış istiyor.

全国民が平和を望んでいる。

"Adalet yoksa barış yok!"

「正義がないところに平和はない!」

Onlar barış içinde yaşadı.

彼らは平和に暮らした。

Herkes kalıcı barış istiyor.

誰もが永久平和を望んでいる。

Burada barış içinde yaşayabilecektim.

ここでなら平和に暮らせるだろう。

Ve barış için birlikte çalışarak

平和のために共に働くことで

Tilsit'in barış anlaşmasının ardından Davout

ティルジットの和平条約に続いて、ダヴーは 新しいワルシャワ公国の

Savaşta terör… barış içinde süsleme…

戦争の恐怖…平和の飾り…

O, barış getirmek için çalıştı.

彼は平和をもたらす努力をした。

Biz barış seven bir milletiz.

我々は平和を愛する民族である。

Güvercin ünlü bir barış sembolüdür.

ハトは平和の象徴として知られている。

Barış bizim için zamanında gelecektir.

平和はやがて訪れるだろう。

Kim barış ve güvenliği istemez?

平和と安全を誰が望まないであろう。

Askerler bir barış anıtı diktiler.

兵士達は平和記念碑を建てた。

Başkan barış istiyor, değil mi?

大統領は平和を望んでいるのだね。

Biz barış için ümit ediyoruz.

私達は平和を望みます。

Biz barış için can atıyoruz.

私たちは平和を求めている。

Bu, barış anlaşmasının kaba taslağıdır.

これが平和条約の草案だ。

Barış görüşmeleri bu hafta başlıyor.

平和会談は今週始まる。

Barış görüşmeleri gelecek hafta başlayacak.

和平会議が来週始まる。

Barış görüşmeleri yine başarısız oldu.

和平会談は再度失敗した。

Barış aktivisti olan teröriste bir bakın.

平和活動家になったテロリストや

Orta Avrupa'da birkaç yıl barış vardı:

数年の間、中央ヨーロッパには平和がありました。

Tüm dünyada insanlar barış için endişeli.

- 世界中の人々が平和を切望している。
- 世界中の人々が平和を切願している。

İki ülke bir barış antlaşması yaptı.

その2国は平和条約を取り決めた。

İşimi barış içinde yapmama izin verin.

静かに仕事をさせて下さい。

Her iki ülke şimdi barış içindeler.

- 両国は今、平和な状態にあります。
- 両国とも今は平和な状態にある。

"Savaş ve Barış"ın özetini okudu.

彼女は「戦争と平和」のダイジェストを読んだ。

Barış görüşmeleri bir süreliğine askıya alındı.

和平会談はしばらく延期された。

Her iki ülke barış görüşmelerine girdi.

両国は平和交渉を開始した。

Hiçbir şey barış kadar önemli değildir.

平和ほど大切なものはない。

Dünyanın her yerinde birçok insan barış istiyor.

世界のいたる所で多くの人々が平和を望んでいる。

Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.

- 恒久的な平和など幻想に過ぎない。
- 永久的な平和など幻想に過ぎない。

- Güvercin barış anlamına gelir.
- Güvercin barışı simgeler.

はとは平和を象徴する。

- Güvercin, barışın sembolüdür.
- Güvercin bir barış sembolüdür.

ハトは平和のシンボルである。

Barış birlikleri sakinliği geri getirmek için taşındı.

戦闘後、平和維持軍が平穏を取り戻すために活動しました。

- Biz barış içinde yaşarız.
- Huzur içinde yaşıyoruz.

私たちは平和に暮らしています。

Üç yıllık savaşın ardından barış geri döndü.

3年ぶりに平和が戻った。

Bu yeni plan kalıcı bir barış getirebilir.

その新しい計画によって永続する平和が生まれるかもしれない。

Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.

誰もが世界平和を望んでいる。

Ve Nobel Barış ödülünü alan ilk Afrikalı kadın

ノーベル平和賞を受賞した 最初のアフリカ人女性です

Ve bilgi ve barış için yeni umutlar var.

そして、知識と平和への新たな希望があります。

Ama Alexander barış anlaşması yapmayı reddedince Fransız ordusu

アレクサンドルは交渉を拒否したため、 フランス軍はロシアの冬の中

Napolyon, Rus İmparatorun barış için masaya oturacağından emindi

ナポレオンは アレクサンドルは交渉に応じると 確信して待ち続けた

1979'da Rahibe Teresa Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.

1979年にマザー・テレサはノーベル平和賞を受賞した。

Heykel 1958 yılında Hiroşima Barış Parkına inşa edildi.

1958年、その記念碑は広島平和公園に建てられた。

Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.

彼らは、何より平和に暮らしたがっている。

Martin Luther King 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.

1964年にキング牧師はノーベル平和賞を受賞した。

O, bu on yıl boyunca barış için çok çalıştı.

彼はこの十年間平和のために力を尽くした。

Barış sağlamak ve savaşları durdurmak için yapabilceğimiz şeylerden biri de

戦争を止めて平和を手にするために できる1つの手段は

General emekli olduktan sonra hayatının geri kalanını barış içinde yaşadı.

その将軍は退役後ひっそり余生を送った。

1978 yılında Japonya ve Çin arasında bir barış antlaşmasına varıldı.

1978年に日本と中国との間に平和条約が結ばれた。

O, nükleer silahların barış için bir tehdit olduğunu ileri sürdü.

彼が核兵器は平和への脅威であると論じた。

- İki ülke barış antlaşmasını görüşüyor.
- Personelde iyi bir arabulucumuz var.

スタッフに交渉事がうまいのがいます。

Savaşta terör… barış içinde süs… Her Fransız Mareşalinin sopasına yazılan sözler.

戦争の恐怖…平和の飾り…すべてのフランス元帥のバトンに刻まれた言葉。

İyi bir savaş, ne de kötü bir barış hiçbir zaman olmadı.

- 良い戦争も悪い平和もあったためしはない。
- よい戦争も悪い平和もあったためしはない。
- いい戦争か悪い平和は何時でもじゃなかった。

- Uzun lafın kısası savaş baltasını gömdük.
- Uzun lafın kısası barış yaptık.

手短にいえば、我々は仲直りをした。

Bir barış adamı olan Martin Luther King Jr, bir suikastçinin mermisiyle öldürüldü.

マーテイン・ルーサー・キング・ジュニアは暗殺者の凶弾で命を落としたのである。

Başarısızlık için her iki taraf diğerini suçladığı için barış görüşmeleri tekrar başarısız oldu.

和平会談は再度失敗したが、双方とも相手方に失敗の責任ありと非難した。

Daha iyi maaş ve daha iyi çalışma koşulları için temizlik emekçileri grevine barış içinde yardım etmek için oraya gitmişti.

彼は、清掃の仕事に従事する人たちが平和的に賃金と労働条件の改善を要求するストライキをするのを支援するためにそこに行っていた。