Translation of "Gürültü" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Gürültü" in a sentence and their japanese translations:

Gürültü strestir,

騒音はストレスですし

Gürültü yapmayın.

音をたてるな。

Gürültü yapmamalısın.

- 騒がしくていけない。
- 騒がしくしてはいけない。

Sınıfta gürültü yapmamalısınız.

教室で騒がしくしてはいけません。

Gürültü bebeği uyandıracak.

その物音で赤ん坊は目を覚ますだろう。

Gürültü gittikçe şiddetleniyor.

その騒音がますます大きくなってきている。

Gürültü sinirlerimi bozuyor.

その雑音は、私の神経にさわります。

Gürültü beni uyandırdı.

- その音で目覚めた。
- その音で目が覚めた。
- その音で私は目覚めた。

Gürültü onu korkuttu.

彼は騒音にぎょっとした。

Gürültü giderek azaldı.

騒音は徐々に減少した。

Gürültü çalışmamı engelledi.

騒音が勉強の妨げとなった。

Bu gürültü ne?

あの物音は何?

O gürültü nedir?

あの物音は何?

Bu gürültü nedir?

この騒音はなんだ?

Gürültü beni delirtiyor.

この騒音が私をいらいらさせる。

Burada gürültü yapmayın.

- ここで騒いではいけません。
- ここで騒がないで下さい。

O gürültü neydi?

- あの音は何だったのか。
- あの音は何だったんですか。

- O, bize gürültü yapmamamızı söyledi.
- Bize gürültü yapmamamızı söyledi.

- 彼女は私たちに、騒ぐな、といった。
- 彼女は物音をたてないようにと、私たちに言った。

Müziğin gürültü olduğunu düşünmez.

音楽を騒音とは思いません

Çorbanı gürültü yapmadan iç.

スープを飲むときには音をたててはいけません。

Bu kadar gürültü yapmayın.

- そんなに騒ぐな。
- そんなに騒音を立てるな。
- そんなに騒いではいけません。

Gürültü beni uykumdan uyandırdı.

その物音が私を眠りから覚まさせた。

Çocuk gürültü yapmaya başladı.

その少年は騒ぎ始めた。

Gürültü bebeği rahatsız etti.

その音に赤ん坊はおびえた。

Gürültü yapmamamızı rica etti.

彼は私達に騒がないように言った。

Şiddetli gürültü onu hoplattı.

大きな騒音で彼はとび上がった。

Gürültü uykusunu rahatsız etti.

騒音が彼の睡眠を妨げた。

O gürültü beni uyandırdı.

- その音で目覚めた。
- その音で目が覚めた。
- その音で私は目覚めた。

Bir gürültü onu uyandırdı.

物音で彼女は目を覚ました。

Arkamda bir gürültü duydum.

私の後ろで音がした。

O, gürültü ile uyandırıldı.

彼は騒音で目を覚まされた。

Gürültü beni rahatsız ediyor.

騒音でこまっている。

Yüksek gürültü beni delirtiyor.

騒音で頭が変になりそうだ。

Çorba içerken gürültü yapma.

スープを飲む際に音を立ててはいけません。

Gürültü yapma. Sessiz ol.

騒いではいけない、静かにしていなさい。

Gürültü yaparsan çocuklar uyanır.

音を立てたら子供たちが起きてしまいます。

Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

赤ん坊が眠っている。音を立てるな。

Bu odada gürültü etmeyin.

- この部屋でさわいではいけません。
- この部屋でうるさくしたらダメだからね。

Bu gürültü sinir bozucu.

この騒音は苛々する。

Hey, bu gürültü nedir?

おい、あの音は何だ?

Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?

君たち、騒がないで。

- O, gürültü hakkında şikâyet etti.
- O, gürültü hakkında şikâyette bulundu.

- 彼はその騒音に不平を言った。
- 彼はその音に文句を言った。

Gürültü, istenmeyen ses olarak tanımlanır

騒音は「求められていない音」と定義され

Uzatılmış sürelerde belirli gürültü seviyelerine

心血管疾患のリスク増加が

çünkü gürültü yaygın bir şey

なぜなら騒音は至る所にあり

Yatak odasında bir gürültü duydum.

寝室で物音が聞こえた。

Daha az gürültü yapar mısınız?

もう少し静かにしていただけませんか。

Gürültü birkaç saat devam etti.

その騒音は数時間続いた。

Gürültü bütün gece beni uyutmadı.

- その騒音のために、私は一晩中眠れなかった。
- その騒音は一晩中僕を眠らせてくれなかった。

Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.

その音が睡眠を妨げた。

Klima çok fazla gürültü yapar.

そのエアコンは騒音が多すぎる。

Gürültü o çalışırken dikkatini dağıttı.

彼は騒音で気が散って勉強できなかった。

Öğretmen çocuğa gürültü yapmamasını söyledi.

騒ぐなと先生はその少年に言った。

O, bir gürültü ile patladı.

大音響とともに爆発した。

Odada çok fazla gürültü yapmayın.

部屋の中でそんなにさわぐな。

Bu sürekli gürültü beni sinirlendiriyor.

このひっきりなしの騒音は頭にくる。

Sürekli gürültü bizi sağır etti.

絶え間ない騒音で耳ががーんとなった。

Hiç gürültü yapmayın, ders çalışıyorum.

音を立てないで。勉強中だから。

Ben tuhaf bir gürültü duydum.

私は奇妙な物音を聞いた。

Bu gürültü beni deli ediyor.

この騒音が私をいらいらさせる。

Oturanlar gürültü hakkında şikayette bulundular.

住民たちは騒音に対して苦情を訴えた。

Asla bu odada gürültü yapmayın.

この部屋では決して騒いではいけません。

Burada o kadar gürültü yapma.

ここではそんなに騒ぐな。

Burada gürültü yapmasan iyi olur.

ここではうるさくしない方がよい。

Bu gürültü de neyin nesi?

いったいこの騒ぎはどうしたというのだ。

Hey, bütün bu gürültü ne?

ちょっと、一体この騒ぎは何?

Keşke şu gürültü dursa. Sinirlerimi bozuyor.

静かにならないかなぁ。いらいらするな。

O bana "böyle gürültü yapmayın" dedi.

そんなに騒ぐな、と彼は私に言った。

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

その物音を聞いた途端に、私の弟は泣き始めた。

Gürültü benim geriye fırlamama neden oldu.

その音で私はおもわずとびのいた。

Gürültü yüzünden bütün gece uyanık kaldım.

騒音のために私は一晩中目をさましていた。

Çocuklar uyuyorlar. Lütfen çok gürültü yapmayın.

- 子どもが寝ています。そんなに騒々しくしないで。
- 子供たちが寝ています。あまり騒がないでください。

- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- Gürültü yüzünden uyuyamayız.

うるさくて眠れないんです。

Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.

- この掃除機は非常にうるさい音がする。
- この掃除機、音がでかいんだよ。

Bu sürekli gürültü beni deli ediyor.

このひっきりなしの騒音は頭にくる。

O gürültü beni neredeyse deli ediyor.

あの音を聞いていると気が狂いそうだ。

O, gürültü hakkında ona şikayetçi oldu.

雑音について彼女は彼に文句を言った。

Işık ve gürültü kirliliği hayatın ritmini değiştiriyor.

‎光と音の公害は ‎生活のリズムを変える

Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.

教師は一人の生徒を授業中うるさいといって非難した。

Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.

その恐ろしい音に初めてきたものは誰もが驚いた。

Gece yüksek sesli bir gürültü onu korkuttu.

夜の大きな音で彼はおびえた。

Çocuklarına o kadar çok gürültü yapmamalarını söyledi.

彼は子供たちにそんなにさわがないようにと言った。

Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.

時限爆弾が大音響とともに爆発した。

Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.

窓の外の騒音のために、彼は眠ることができなかった。

Herhangi bir gürültü yapmadığın sürece burada kalabilirsin.

物音を立てずにいられるんだったら、ここにいてもいいよ。

- Çorba içerken gürültü yapmamalısın.
- Çorbayı höpürdeterek içmemelisin.

- スープを飲む際に音を立ててはいけません。
- スープを飲むときに音をたててはいけない。

Tavan arasında bir gürültü duydum gibi geliyor.

私には屋根裏部屋で物音がしたように思える。

Çocuklar o kadar gürültü yapıyordu ki çalışamadım.

子供達がやかましくて勉強にならなかった。

Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?

noise と sound の違いを誰が翻訳できるというんだ。

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

多くの人が一定量の騒音に 暴露されているといえるのです

Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.

外の音がうるさくて勉強する気になれなかった。

Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.

- 音を立てないで。立てると鳥たちを驚かせて飛んでいってしまうわよ。
- 音を立てちゃ駄目だからね。じゃないと、鳥がびっくりして飛んでっちゃうよ。

Gürültü o kadar yüksekti ki komşuları rahatsız ediyordu.

その音はとてもおおきく隣近所の人々にとっては迷惑だった。

Havaalanın yakınlarında yaşayanlar için gürültü en ciddi problemdir.

騒音は空港の周辺に住んでいる人々にとって最も深刻な問題である。

O, daktiloya bakarken "o gürültü yüzünden düşünemiyorum" dedi.

「あの音で考え事ができないわ」と、彼女はタイプライターを見つめながら言った。

O kadar çok gürültü vardı ki, konuşmacı kendisini duyuramadı.

- 騒音がひどかったので演説者の声は聞こえなかった。
- あまりにも多くの騒音があったので、話し手は自分の声が通らなかった。

O tuhaf bir gürültü duydu, bu yüzden yataktan dışarı fırladı.

変な音が聞こえたので、彼はベッドから飛び出した。

O kadar çok gürültü vardı ki Profesör Bayley kendini duyuramadı.

騒音がひどかったのでベイリー教授は自分の声を通すことができなかった。