Translation of "Engelledi" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Engelledi" in a sentence and their spanish translations:

Yağmur gitmemi engelledi.

La lluvia me impidió ir.

Yağmur gelmemi engelledi.

La lluvia me ha impedido venir.

Kar zamanında varmamızı engelledi.

La nieve impidió que llegáramos a tiempo.

Yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

No pudimos salir por la lluvia.

Yağmur yürüyüş yapmamızı engelledi.

La lluvia nos ha impedido dar un paseo.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

La lluvia me impidió salir.

Onu gelmekten ne engelledi?

¿Qué le impidió venir?

Tayfun, uçağımızın kalkmasını engelledi.

El tifón impidió que nuestro avión despegará.

Denizdeki fırtına ilerlememizi engelledi.

Las tormentas en el mar impidieron nuestro progreso.

Kar dışarı çıkmamızı engelledi.

La nieve nos impidió salir.

Kar oraya gitmemi engelledi.

No pude ir allí a causa de la nieve.

Kar dışarı çıkmamı engelledi.

La nieve me impidió salir.

Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.

La tormenta nos impidió llegar a tiempo.

Hastalık okula gitmemi engelledi.

La enfermedad me impidió ir al colegio.

Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.

La enfermedad me impidió salir.

Senin çalışmanı ne engelledi?

- ¿Qué te impidió trabajar?
- ¿Qué le impidió trabajar?
- ¿Qué les impidió trabajar?

Yardımın benim mahvolmamı engelledi.

Tu ayuda me salvó de caer en la ruina.

Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.

La enfermedad me impidió el dar un viaje.

Kötü hava yola çıkmamı engelledi.

El mal clima me impidió partir.

Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.

El accidente de tráfico me impidió alcanzar el tren.

Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.

El perro me impidió acercarme a su casa.

Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

Una enfermedad impidió que saliera.

Şiddetli yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

La fuerte lluvia nos impidió salir.

Grip onun golf oynamasını engelledi.

La gripe le impidió jugar al golf.

Bir fırtına uçağın kalkmasını engelledi.

Una tormenta impidió que el avión se despegara.

Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.

La enfermedad me impidió de ir al extranjero.

O tayfun dışarı çıkmamı engelledi.

El tifón me impidió salir.

Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.

Una enfermedad impidió que se fuera de viaje.

Bu bir iç savaş engelledi.

Previno una guerra civil.

Kar, benim dışarı gitmemi engelledi.

La nieve me impidió salir.

- Senin dün buraya gelmeni ne engelledi?
- Sizin dün buraya gelmenizi ne engelledi?

¿Qué te impidió venir aquí ayer?

Kötü hava balık tutmaya gitmemi engelledi.

El mal clima me impidió ir a pescar.

Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.

La niebla no le dejaba ver muy lejos.

Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.

La tormenta me impidió el salir a dar un paseo.

Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.

Su pierna mala le impidió ganar la carrera.

Şiddetli kar yağışı trenin gidişini engelledi.

La fuerte nevazón impidió que el tren partiera.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

- La fuerte lluvia nos impidió ir de pesca.
- La fuerte lluvia nos impidió ir a pescar.

Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.

- Una cortina de neblina bloqueó nuestra visión.
- Una cortina de neblina nos bloqueaba la vista.

Hafif soğuk ailemle birlikte Ibusuki'ye gidişimi engelledi.

Un leve resfriado me impidió el ir a Ibusuki con mi familia.

- Erken gelmeni ne engelledi?
- Erken gelmene ne mâni oldu?

¿Qué le impidió venir más temprano?

- Sis uçakların kalkışını engelledi.
- Sis uçakların havalanmasına mâni oldu.

La niebla impidió el despegue de los aviones.

- Tom soruyu engelledi.
- Tom soruyu geçiştirdi.
- Tom soruyu savuşturdu.

Tom evitó la pregunta.