Translation of "Sınıfta" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Sınıfta" in a sentence and their japanese translations:

Onlar sınıfta.

彼等は授業中だ。

Sınıfta yalnızdım.

私は教室に一人でいた。

Sınıfta görüşürüz.

教室でね。

Sınıfta konuşma.

- 教室でおしゃべりをしてはいかん。
- 教室でおしゃべりをしてはいけません。

- Lütfen sınıfta koşma.
- Lütfen sınıfta koşmayın.

教室で走らないでください。

- O onuncu sınıfta.
- O, onuncu sınıfta okuyor.

彼は10年級に在学中だ。

Sınıfta birbirinizle konuşmamalısınız.

授業中におしゃべりをしてはいけない。

Sınıfta gürültü yapmamalısınız.

教室で騒がしくしてはいけません。

Öğrenciler sınıfta toplandı.

学生たちは教室に集まった。

Öğrenci sınıfta uyukluyordu.

その生徒は授業中半分眠っていた。

Sınıfta yemek yemeyin.

授業中は食事しないこと。

Sınıfta kendimi duyuramadım.

私は教室で自分の声をとどかせることができなかった。

Sınıfta şapkalarınızı çıkarın!

教室では帽子を脱ぎなさい。

Sessiz ol. Sınıfta konuşma.

静かに、授業中にしゃべってはいけません。

Kız kardeşin hangi sınıfta?

君の妹さんは何年生なの?

Sınıfta bazı öğrenciler vardı.

教室には何人かの生徒がいました。

Onu sınıfta yer misin?

教室で食べるの?

Tom şimdi beşinci sınıfta.

トムは今5年生だ。

Sınıfta en aptal çocuktur.

あいつはクラスでいちばんのまぬけだ。

Sınıfta disiplini iyi sağlıyor.

- 彼女は担任のクラスをよく把握している。
- 彼女は担任のクラスをよく掌握している。

Biz sınıfta İngilizce konuşuyoruz.

私たちは授業中英語を使う。

Sınıfta yemek yer misin?

教室で食べるの?

Tom sınıfta en uzundur.

- トムはクラスで最も背が高い。
- トムはクラスで一番背が高い。

Gürültülü sınıfta kendimi duyuramadım.

私は騒々しいクラスで声が通らなかった。

Ben sınıfta yemek yerim.

教室で食べるの。

Bu sınıfta hiç bulunmadım.

私はまだこの教室に入ったことがない。

Sınıfta uyumaya izin verilmez.

授業中に居眠りすることは許しません。

Sınıfta asla tekrar konuşmayacağım.

もう授業中には決しておしゃべりしません。

Tom sınıfta hayal kuruyordu.

- トムは授業中空想にふけっていた。
- トムは授業中空想にふけった。

Küçük Johnny sınıfta osurdu.

ジョニー君が授業中にオナラをしてしまいました。

Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.

私は時々授業中に居眠りをしてしまいます。

Güzelliği sınıfta göze çarpıyordu.

彼女の美しさはクラスの中でも目立って見えた。

Sınıfta az sayıda çocuk vardı.

教室には子供たちはほとんどいなかった。

Tom sınıfta en çalışkan öğrencidir.

トムはクラスの中で一番勤勉な生徒だ。

O sınıfta düzenli devam gereklidir.

その授業には規則正しく出席することが必要だ。

Sınıfta çizgi roman okurken yakalandı.

彼は授業中漫画本を読んでいるところを見つかった。

Sınıfta en hızlı o koşabiliyor.

彼はクラスの中で一番速く走ることが出来ます。

Bu sınıfta 35 öğrenci var.

- このクラスには35人の生徒がいます。
- このクラスには35人の生徒がいる。

Sen sınıfta yemek yer misin?

教室で食べるの?

O, sınıfta en uzun boyludur.

- 彼はクラスの中で一番背が高い。
- 彼はそのクラスで一番背が高い。

Tom sınıfta bir cam kırdı.

- トムは教室の窓を壊した。
- トムが教室の窓ガラスを割った。

Sınıfta sadece üç kız var.

このクラスには女の子は3人しかいません。

Bu sınıfta kaç çocuk var?

- このクラスには何人の男の子がいますか。
- このクラスに男子は何人いますか?

Amerikalı bir kız bizim sınıfta.

アメリカ出身の女の子が私たちのクラスにいる。

Bizim sınıfta olduğun için memnunuz.

あなたをクラスに迎えてうれしい。

O, sınıfta öğrendiğini deneyde uyguladı.

彼女は授業で学んだことをその実験に応用した。

Beş ile onuncu sınıfta olmaları gerekirken

学校に通っていれば 小学5年生から 高校1年生のはずでしたが

Bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

クラスで 性の話はしません

Sınıfta uzun boylu bir adam var.

教室に背の高い男の人が一人います。

Sınıfta bırakılmış pahalı bir kamera vardı.

教室に高価なカメラが置き忘れられていた。

Akademisyen öğrenciler sınıfta başkalarına yardımcı oldu.

勉強のできる生徒は、クラスの他の生徒を助けていました。

Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.

彼は男の子たちに教室で叫ばないよう命じた。

O, okul bittikten sonra sınıfta oyalandı.

彼は授業が終わった後も教室でぶらぶらしていた。

Geçen hafta beş öğrenci sınıfta yoktu.

- 先週五人の生徒が授業を休んだ。
- 先週5人の生徒が授業を休んだ。

Sınıfta aynı isimde üç öğrenci var.

そのクラスに同じ名を持ってる生徒は三人がいる。

Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.

私はクラスのある少年に惹き付けられた。

- Tom sınıfta dikkatsizdi.
- Tom derste dikkatsizdi.

トムは授業中上の空だった。

Kate bizim sınıfta en zeki öğrenci.

ケイトはクラスで一番頭の良い生徒だ。

Bizim sınıfta kırk beş öğrenci vardır.

クラスには45人生徒がいる。

Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.

私たちは同じ学級で英語を勉強します。

Tom ve Mary aynı sınıfta mı?

トムとメアリーは同じクラスなの?

Ve değnekle sınıfta gezmeye bir ilgisi yoktu.

ムチをもってパトロールする事になんて 興味がなかったのです

Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

教室には生徒はほとんど残っていなかった。

Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.

教師は一人の生徒を授業中うるさいといって非難した。

Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.

教師はトムのたび重なる欠席を心配した。

Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.

ボブは私たちのクラスの中でスペイン語が話せる唯一の学生である。

Sizin sınıfta Percy adında biri var mı?

- パーシーという人が君の組にいますか。
- パーシーっていう子、君のクラスにいる?

Açık ara farkla sınıfta en iyi şarkıcıydı.

彼女はクラスの中で、断然歌がいちばんうまかった。

Üzgünüm, sana birinci sınıfta bir yer alamadık.

申し訳ございません。ファーストクラスには空席がありません。

Bu sınıfta erkeklerden daha fazla kız var.

このクラスは女子が男子より多い。

Sınıfta hiçbir çocuk Bill'den daha uzun değildir.

クラスでビルより背の高い少年はいない。

Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı,

ある生徒はクラスの他の子たちよりも 大きかったのですが

Tom o kadar zeki ki sınıfta kendini gösteriyor.

トムはとても頭がいいので授業で目立つ。

Tom sınıfta bir parti olması için teklifte bulundu.

トムはクラスが会をするべきだとの動議を出した。

- Tom'un derste horladığını duydum.
- Tom'u sınıfta horlarken duydum.

トムが授業中にいびきを掻いているのが聞こえました。

- Sınıftaki gürültüden sesimi duyuramadım.
- Gürültülü sınıfta sesimi duyuramadım.

- 私は騒がしいクラスで自分の言うことを聞いて貰えなかった。
- その忙しいクラスで私の声は通らなかった。
- その騒がしいクラスで私の声は通らなかった。

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

- 彼らは彼が面倒を起こすために教室にいると責めた。
- 彼のせいでクラスにトラブルが起きるのだと、彼らは彼に言い掛かりをつけた。

Arkadaşım Henry dün sınıfta değildi, ve ben de.

友人のヘンリーは昨日授業に出なかったが、私もそうでした。

Birkaç öğrencinin geleceğini umuyorduk, fakat sınıfta kimse yoktu.

私たちは生徒が何人か来るのではないかと期待していたが、教室には誰ひとりいなかった。

Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.

私はクラスで彼の次に足が速い。

Senin İngilizcen bu sınıfta olamayacağın kadar çok iyi.

あなたの英語はよいのでこのクラスにいる必要はない。

Bugün sınıfta dünkünden daha fazla sayıda öğrenci var.

今日は昨日よりもっとずっとたくさんの学生が教室にいる。

Benim sınıfta herhangi bir diğer öğrenciden daha yaşlıyım.

私はクラスの中で最年長である。

Bugün hem Tom hem de Mary sınıfta mıydı?

今日、トムとメアリーは二人とも授業だった?

Bizim sınıfta başka hiçbir çocuk Jack'ten daha çalışkan değil.

我々のクラスでジャックほど勤勉な少年はいない。

Biz bazı öğrencilerin geleceğini düşündük ama sınıfta kimse yoktu.

私たちは何人かの生徒が来るだろうと思っていたが、教室にはだれ一人いなかった。

Kate bizim sınıfta herhangi bir diğer öğrenciden daha akıllı.

ケイトはクラスの他のどの生徒よりも頭が良い。

Beşinci sınıfta olan oğlum Shizuoka'dan Nagoya'daki bir ilkokula transfer oldu.

小学5年の息子が静岡から名古屋の小学校に転入しました。

- Sınıftaki en uzun kişi benim.
- Sınıfta en uzun boylu olan kişiyim.

私はクラスの中で一番背が高い。

Tom hep sınıfta uyur. Sanki okula sadece uykusunu almaya geliyormuş gibidir.

トムは授業中寝てばかりいるので、学校に寝に行っているようなものだ。

Neredeyse sınıfta herkes öğretmenler için bir teşekkür partisi verme lehinde oy kullandı.

クラスのほとんど全員が謝恩会を開くことに賛成した。

Sınıfta aşikar bir şekilde sigara içen lise öğrencileri ve onları uyaramayan öğretmenler cezalandırılacak.

教室でどうどうとタバコをすう高校生たちとそれを注意できない教師たちは罰を受けることになります。

Tom her zaman sınıfta uyuyor. Neredeyse o sadece uykusunu tamamlamak için okula gidiyor gibi görünüyor.

トムは授業中寝てばかりいるので、学校に寝に行っているようなものだ。

Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.

彼の評論は問題の表面的な分析結果を取り上げていただけだったのでクラスで最上位の成績を得たことにとても驚いた。