Translation of "Arkadaşını" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Arkadaşını" in a sentence and their japanese translations:

Arkadaşını azarlama.

君の友達を責めてはいけないよ。

Arkadaşını polislerden sakladı.

彼は友人を警察からかくまった。

Arkadaşını yanında getir.

友達を連れてきなさい。

Başı beladaki arkadaşını bırakamadı.

彼は困っている友人を見捨てることは出来なかった。

Kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

彼は人込みの中で友人を見失った。

Kanada'da arkadaşını aradın mı?

あなたはカナダにいる友達に電話をかけましたか。

Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

私の両親は彼女の友人をよく知っている。

Ming dün akşam arkadaşını aradı.

ミンは昨夜友達に電話をかけました。

Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

彼女は大群衆の中で友人を見失った。

O, bir arkadaşını ziyaret etti.

彼は友達のところに立ち寄った。

O, arkadaşını uğurlamak için istasyondaydı.

彼は友達を見送りに駅へ行って来たところだ。

Jim kız arkadaşını çok seviyor.

ジムは彼のガールフレンドに夢中です。

Kaza onun en iyi arkadaşını çaldı.

その事故は、彼から親友を奪った。

O, arkadaşını havaalanında karşılama zahmetine katlandı.

彼女は労を惜しまず空港へ友人を迎えに行った。

Kendi hayatı riske atarak arkadaşını kurtardı.

彼は自分自身の命をかけて友人を救った。

Asker kendi hayatı pahasına arkadaşını kurtardı.

兵士は自分の命を犠牲にして友人を救った。

Arkadaşını uğurlamak için yurt dışına gitti.

彼は空港に友人を見送りに出かけました。

O sonunda eski arkadaşını bulmayı başardı.

最終的には、彼女は何とか昔の友達に連絡を取った。

Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

- 人は付き合っている人間でわかる。
- 人は善悪の友による。
- 人は交わる友によってその人物がわかる。
- 人は関わる友によってその人柄が分かる。

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

- トムは土曜日の晩にガールフレンドを連れ出した。
- トムは土曜の夜にガールフレンドを連れ出した。

O, arkadaşını yolcu etmek için istasyona gitti.

彼は友人を見送りにえきまでいった。

O eski arkadaşını görmek için gitmiş olmalı.

彼は昔の友達に会いに行ったにちがいない。

O, Şikago'ya uçtu, orada bir arkadaşını gördü.

彼はシカゴに飛んだ。そしてそこでたまたまある友人に会った。

En son ne zaman erkek arkadaşını gördün?

彼氏といつから会ってないの?

Şiddetli yağmura rağmen hastanedeki arkadaşını ziyaret etti.

豪雨にもかかわらず、彼は入院中の友人を見舞った。

Kate arkadaşını görmek için bir partiye gitti.

ケイトは友人に会いにパーティーに行った。

Sen erkek arkadaşını görmeyeli ne kadar oldu?

彼氏といつから会ってないの?

Erkek arkadaşını gördüğünden beri ne kadar oldu?

彼氏といつから会ってないの?

Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.

トムはメアリーが新しいボーイフレンドをパーティーに連れてくるだろうという予感がした。

O, kızının erkek arkadaşını kabul etmek için hiçbir çaba harcamadı.

その父は娘のボーイフレンドを認めようとしなかった。

- Borç para ver ki arkadaşını kaybedesin.
- Dostunu kaybetmek istiyorsan borç ver.

- 金を貸して友を失え。
- 金の貸借は友情の破綻。
- 金の貸し借り友誼の終わり。

Kırmızı elbiseli kız siyah giyinmiş adamı görmezden geldi ve bir arkadaşını cep telefonundan aradı.

赤いドレスの女は、黒服の男を無視して、ケイタイで友達にかけた。

Bir sıcak yaz öğleden sonra o, erkek arkadaşını şehrin dışındaki bir çiftliğe götürmeye karar verdi.

ある暑い夏の午後に、彼女は彼氏を町の外の農場に連れていこうと決めました。

"Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin?" "Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan."

「お前の彼女、類人猿で言うと何に似てる?」「何ちゅう質問だ・・・。うーん・・・オランウータンかな」