Translation of "Akıllı" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Akıllı" in a sentence and their japanese translations:

Judy akıllı.

ジュディさんは賢い。

Tom akıllı.

- トムは頭がいい。
- トムは頭が良い。
- トムは賢い。

O akıllı.

彼は頭がいい。

John akıllı.

- ジョンは利口だ。
- ジョンは頭が良い。

- Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum.
- Bence Tom akıllı.

- トムって頭が切れるよね。
- トムって賢いと思う。

Akıllı olduğunu biliyorum.

あなたが賢明であることは知っている。

Mayuko akıllı görünüyor.

マユコは賢そうだ。

O akıllı değil.

- 彼は正気ではない。
- 彼は上の空だ。

O çok akıllı.

- 彼女はとても利口だ。
- 彼女はとても賢い人だ。

Tom kesinlikle akıllı.

トムさんは確かに賢いです。

Netflix'in akıllı algoritmalarını yaparken

ネットフリックスで 知的なアルゴリズムを作る時に

Patty akıllı bir öğrenci.

パティーは利口な学生だ。

Yaşlı adam akıllı görünüyordu.

その老人は賢明に見えた。

Adam akıllı ve çalışkan.

その人は頭がよくて勤勉だ。

Onunla tartışmayacak kadar akıllı.

- 彼は彼女と論議するほどばかではない。
- 彼は彼女と議論するような馬鹿ではない。

O bilgeden daha akıllı.

- 彼は賢明というより利口である。
- 彼は賢いというより頭がいい。
- 彼は賢いというよりもむしろ利口である。

O akıllı bir çocuk.

彼は頭のよい子だ。

O ondan daha akıllı.

- 彼女は彼より頭がいい。
- 彼女は彼より頭が切れる。

Akıllı bir çocuğa benzemiyordu.

彼は利口な子供には見えなかった。

Tom akıllı bir çocuk.

トムは賢い子だ。

Tom ne kadar akıllı!

トムはなんて賢いんだ!

Onun akıllı olduğundan eminim.

彼が賢いことを確信している。

- O akıllı.
- O akıllıdır.

- 利口だね。
- 彼は頭がいい。

Onunla evlenmeyecek kadar akıllı.

彼は彼女と結婚するほどばかではない。

Akıllı telefonun var mı?

スマホって持ってる?

Ne akıllı bir köpek!

なんて賢い犬なんだ!

İnsanların hepsi akıllı değildir.

すべての人がかしこいとはかぎらない。

- Tom akıllı.
- Tom akıllıdır.

- トムは頭がいい。
- トムは頭が良い。
- トムは賢い。

Yeni akıllı telefonunu kırdı.

彼、新しいスマホ壊したのよ。

Akıllı telefon, tablet veya bilgisayar.

スマートフォンや タブレットや コンピューターです

Baykuşların çok akıllı oldukları düşünülmektedir.

フクロウはとても賢いと考えられている。

Genç olduğu doğru, ama akıllı.

なるほど彼女の歳は若いが、賢い。

Köpeğin akıllı olduğunu düşünmüyor musun?

その犬を利口だと思いませんか。

O oldukça akıllı bir adamdır.

彼はまったく堅い男だ。

Onu aramayacak kadar akıllı olmalıydım.

彼に電話なんかしなければよかった。

Akıllı bir adam hatalarından yararlanır.

賢者は己の失策から学ぶ。

O, çok akıllı bir annedir.

彼女はとても賢い母親だ。

Akıllı insanlar bile bazen dalgındır.

利口な人でも時にはぼんやりすることがある。

Tom senin kadar akıllı değil.

トムはあなたほど知的じゃないよ。

Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.

賢い人は転んでもただでは起きない。

Sessiz kalmak için akıllı olabilirsin.

君は黙っている方が賢明だろう。

O çok akıllı bir yalancıdır.

彼女はとても上手なうそつきです。

Tom çok akıllı bir çocuk.

トムはとても頭のいい子だ。

Ben dünyadaki son akıllı adamım.

世界に正気な人は僕だけです。

Akıllı hayvanlar insanlara yardım edebilir.

知能が高い動物たちは人を助けることもできる。

Yeni bir akıllı telefon istiyorum!

新しいスマホが欲しいな。

O satıcı oldukça akıllı görünüyor.

あのセールスマンはなかなか抜け目がなさそうだ。

Tom çok akıllı bir çocuktur.

トムはとても頭のいい子だ。

Köpekler kedilerden daha akıllı mı?

犬って猫より賢いの?

Tom yeni akıllı telefonunu düşürdü.

- トムは新しいスマホを落とした。
- トムったらね、新しいスマホ落としちゃったのよ。

Tom yeni akıllı telefonunu kırdı.

トムは新しいスマホを壊した。

Tom'un bir akıllı telefonu yok.

トムね、スマホ持ってないんだよ。

Hâlâ bir akıllı telefonum yok.

- まだスマホ持ってないの。
- スマホ、まだ持ってないんだ。

Benim bir akıllı telefonum yok.

スマホ持ってないの。

Ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

でもこの雪じゃ 賢くならなきゃ

Ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu

だが君の賢い判断で―

Mary, hem akıllı hem de nazik.

メアリーは利口でもあり親切でもある。

Gerçekten. Yaşına göre genç ama akıllı.

なるほど、彼は若いが、年の割には賢い。

Hem oğlan hem de kız akıllı.

その少年とその少女のどちらもかしこい。

Sanırım ben senin kadar akıllı değilim.

僕は君ほど優秀じゃないようです。

Keşke ben sizin kadar akıllı olsam.

- 僕は君くらい利口だといいのだが。
- 自分が君と同じくらい賢いといいのに。
- わたしがあなたと同じくらい頭が切れるといいんだけどなあ。
- 俺が自分と同じぐらい頭良かったらええねんけどな。

Açık farkla sınıfın en akıllı öğrencisidir.

彼はクラスで飛びぬけて頭のいい学生だ。

O erkek kardeşim kadar akıllı değil.

彼は兄ほど賢くない。

Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.

賢い買い物は綿密な計画を必要とする。

Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.

賢い犬は決して理由なく吼えたりはしない。

Bir akıllı telefon kırılırsa tamir edilemez.

スマホが壊れたら、直さないといけません。

- Hiçbir akıllı kişi içkiliyken araba sürmez.
- Hiçbir akıllı kişi içki içip sonra araba sürmez.

知能の高い人で飲酒した後で運転するような人はいない。

Akıllı telefon, dijital asistan ve Roombas kullanıyoruz.

スマートフォン、デジタルアシスタント そして「ルンバ」などです

Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

人の振り見て我が振り直せ。

Patronunun arkasından konuşulmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.

- 上司に逆らうのは賢明ではありません。
- 上司に口答えしたら駄目なことくらいわかるだろ。

Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.

賢明な人なら、そんなふうに行動しないだろう。

Onun genç olduğu doğru fakat o akıllı.

なるほど彼は若いが、賢明である。

Bütün paranı elbiselere harcamayacak kadar akıllı olmalısın.

- 洋服にお金を全部使ってしまわないくらいの分別を持つべきだ。
- 服にお金を全部使っちゃうとか、やったら駄目なのわかるでしょ。

Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

彼は競馬に有り金全部をつぎ込むほど馬鹿ではない。

O Bob'tan daha akıllı ve daha dikkatli.

彼はボブより賢明で慎重だ。

Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.

彼はそんな要求をするほどばかではない。

Akıllı bir adam böyle bir şey söylemezdi.

賢い人ならそんなこと言わないでしょう。

Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.

私のボーイフレンドは頭がよくてハンサム、その上優しい。

Akıllı bir adam böyle bir şey yapmazdı.

賢い人なら、そんなことはしないだろうに。

O sadece akıllı değil aynı zamanda güzel.

彼女は聡明なだけでなく美しい。

Jane sınıfındaki herhangi bir kız kadar akıllı.

ジェーンはクラスのどの女の子にも劣らず賢い。

Sınıfımızdaki hiçbir öğrenci, Kate'den daha akıllı değildir.

クラスのどの生徒もケイトより頭が良くない。

Ne kadar da akıllı bir öğrencisin sen!

あなたは何と賢い生徒なのでしょう。

Böyle bir şey yapmayacak kadar akıllı olmalısın.

あなたはそのような馬鹿なことはしない筈だ。

Yaşlılar her zaman gençlerden daha akıllı değildir.

老人達が若者達よりいつも賢いとは限らない。

Tom ve Mary, John'un akıllı olduğunu biliyorlar.

- トムとメアリーはジョンが賢いって知ってるさ。
- トムとメアリーはジョンが頭がいいって分かってるよ。

Gece yarısı arama yapılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.

真夜中に電話なんかしては駄目じゃないか。

Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.

愚行なしに生きている人は、その人が考えているほど賢明ではない。

Ona akıllı bir adam derseniz, o mutlu olabilir.

もし彼を利口な人と呼べば、彼は喜ぶかもしれません。

O güzel değil, şüphesiz, ama o çok akıllı.

たしかに彼女は美人ではない、しかし彼女はたいへん賢い。

O, çok akıllı, bu yüzden herkes onu seviyor.

彼はとても賢いのでみんなに好かれている。

Onun akıllı olması onun dürüst olduğu anlamına gelmez.

- 彼が賢いからといって正直だという事にはならない。
- 彼が頭がいいからと言って、彼が誠実であると決まったわけではない。

O akıllı, daha da fazlası dürüst ve dakik.

彼は利口でそのうえ正直で時間を厳守する。