Translation of "Yaparken" in Spanish

0.015 sec.

Examples of using "Yaparken" in a sentence and their spanish translations:

Şimdi, bunu yaparken

Ahora, cuando hagan eso,

Size, bunu yaparken

¿Qué pasaría si les pidiera

Bunu yaparken bile

incluso haciendo esto

Kayak yaparken yaralandım.

Me lesioné mientras esquiaba.

Nijerya'da romanımın tanıtımını yaparken

Mientras promocionaba la novela en Nigeria,

Netflix'in akıllı algoritmalarını yaparken

A menudo has adoptado posturas realmente sorprendentes

Göç yaparken çok ilginç

muy interesante cuando inmigras

Kayak yaparken bacağını kırdı.

Él se rompió la pierna esquiando.

Kayak yaparken bacağımı kırdım.

Me rompí la pierna esquiando.

Karısı doğum yaparken öldü.

Su esposa murió en el parto.

Ev ödevimi yaparken uyuyakaldım.

Me quedé dormido mientras hacía los deberes.

Bunu yaparken eğleneceğinizden eminim.

Estoy seguro de que te divertirías haciendo eso.

Kazı yaparken yakalanırsanız cezası var

Si te atrapan cavando, hay una penalización

Yabancılarla iş yaparken dikkatli olacaksın.

Deberías estar alerta cuando haces negocios con desconocidos.

Lütfen işimi yaparken dikkatimi dağıtma.

No me distraigas de mi trabajo, por favor.

Sen bunu yaparken hoşuma gidiyor.

Me gusta que hagas eso.

Tom yaparken kolay gibi göründü.

- Tom lo hizo sonar fácil.
- Tom lo hizo ver fácil.

İş yaparken beni rahatsız etmeyin.

No me distraigas cuando estoy estudiando.

Biz onu yaparken başarı sağladık.

Tuvimos éxito haciendo eso.

Tom kahvaltı yaparken radyo dinler.

Tom escucha la radio mientras desayuna.

Bunu yaparken hiç sorun yaşamıyorum.

No tengo ningún problema en hacerlo.

Tom'u bunu yaparken hiç görmedim.

Nunca he visto a Tom haciendo eso.

İdrarınızı yaparken ağrı oluyor mu?

¿Tiene dolor al orinar?

Bunu yaparken kendiniz için sormadığınızı hatırlayın.

Cuando hagan eso, recuerden, no están pidiendo para Uds.

Biz zamanda yolculuk yaparken boyut değiştiriyoruz.

Cambiamos de tamaño mientras viajamos en el tiempo.

Kocam sabah kahvaltısı yaparken gazete okur.

Mi marido lee el diario mientras desayuna.

O yoga yaparken tütsü yakmayı sever.

A ella le gusta prender incienso mientras practica yoga.

Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.

La mamá se quedó en el coche mientras papá iba de compras.

Tom'un onu yaparken hiçbir sorunu yoktu.

Tom no tuvo problema en hacerlo.

Bu deneyi yaparken çok dikkatli olamazsın.

No puedes ser muy cuidadoso cuando haces este experimento.

İnsanlar meditasyon yaparken bir yerde kalırlar.

La gente permanece en un sitio mientras medita.

Hayat siz plan yaparken başınıza gelenlerdir.

La vida es lo que se os echa encima mientras estáis haciendo planes.

- Bir şey yaparken en iyisini yapmalısın.
- Bir şey yaparken elinden gelenin en iyisini yapmalısın.

En lo que sea que hagas, debes esforzarte al máximo.

- Tom'un onu yaparken hiç probleminin olmaması gerek.
- Tom'un onu yaparken hiç problem yaşamaması gerek.

Tom no debería tener ningún problema haciendo eso.

Onlara bir şeyi iyi yaparken denk gelin.

Atrápenlos cuando están bien.

çoğu insanın ödünü koparan şeyleri yaparken sakinim.

estoy calmada haciendo algo que horroriza a la mayoría de personas.

Meğer tek başınıza yaparken birçok sorun yaşanıyormuş.

Parece que hay numerosos problemas en lograr las cosas solo.

DİSK genel başkanı Kemal Türkler konuşmasını yaparken

El líder del DİSK, Kemal Türkler, pronuncia su discurso

Banyo yaparken bana iyi bir düşünce geldi.

Tuve una buena idea mientras me bañaba.

Dün birisi ben alışveriş yaparken bisikletimi çaldı.

Ayer mi bicicleta fue robada mientras hacía algunas compras.

Tom yazar kasadan hırsızlık yaparken suçüstü yakalandı.

Tom fue atrapado con las manos en la masa, robando de la caja registradora.

Sevdiğimiz bir şey yaparken zaman çabuk geçer.

El tiempo pasa rápido cuando estamos haciendo algo que nos gusta.

O makyaj yaparken bir sürü ruj sürer.

Se pone mucho pintalabios al maquillarse.

Tom sarhoş oldu ve banyo yaparken boğuldu.

Tom se emborrachó y se ahogó mientras se bañaba.

Nakış yaparken kendini bir iğne ile deldi.

Ella se picó con una aguja bordando.

Tom Mary'nin bunu yaparken gergin olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary estaba nerviosa haciendo eso.

Yüksek dağlarda yamaç paraşütü yaparken çok dikkatli olmalısınız.

Deben tener mucho cuidado al hacer parapente por aquí.

Mary meditasyon yaparken bir beden dışı deneyim yaşadı.

Mary tuvo una experiencia extracorpórea mientras meditaba.

Hayat biz başka planlar yaparken bize ne olduğudur.

La vida es todo aquello que nos pasa mientras uno está ocupado con otros planes.

O kahvaltısını yaparken, köpeği her sabah ona baktı.

Su perro lo miraba cada mañana mientras tomaba desayuno.

Biz de eğleniyoruz bunu yaparken sizde izlerken eğlenin istiyoruz

También nos divertimos mientras hacemos esto, queremos divertirnos mientras vemos

Yalnız dalış yaparken, ekipmanımla ilgili her şey mükemmel olmalı.

Al bucear solo, todo mi equipo debe ser perfecto.

- Bunu yaparken çok eğlenmiştim.
- Bunu yapmaktan büyük keyif aldım.

Me divertí mucho haciendo eso.

Yani yön tayini yaparken aynı bir GPS gibi pusula gibi

es decir, como un GPS, brújula

- Babam kahvaltı ederken gazete okur.
- Babam kahvaltı yaparken gazete okur.

Mi padre lee el periódico mientras desayuna.

Eğer Zoom a giriş yaparken Google hesabımı kullan Face hesabımı kulan dediğinizde

usar mi cuenta de Google al iniciar sesión en Zoom

- Mary çocuk doğururken öldü.
- Mary doğum yaparken öldü.
- Mary doğum sırasında öldü.

Mary murió durante el parto.

Her şeyin eleştirisini yaparken futbol ile mafyanın ilişkisini eleştirmesin mi o konuya girmesin mi

Si critica la relación entre el fútbol y la mafia mientras critica todo o no