Translation of "şehrin" in Japanese

0.018 sec.

Examples of using "şehrin" in a sentence and their japanese translations:

- Belediye binası şehrin merkezinde.
- Belediye Konağı şehrin göbeğinde.
- Belediye Sarayı şehrin merkezinde.

市役所は市の中心にある。

Kütüphane şehrin ortasında.

図書館は市の中央にある。

Istasyon şehrin ortasında.

駅は市の中央にある。

Park şehrin merkezindeydi.

その公園は市の中央に位置している。

Benim şehrin nüfusu bu şehrin üçte ikisi kadar büyüktür.

私の市の人口はこの市の人口のおよそ2/3です。

Şehrin ışıkları denize taşıyor...

‎街の明かりが海にも届く

Evim şehrin kuzey kesiminde.

私の家は市の北部にある。

Şehrin ışıklarını uzaktan görebilirdik.

遠くに町の灯りが見えた。

Nehir şehrin içinden akar.

その川は街を流れている。

Şehrin keyfini çıkarıyor musun?

街を楽しんでいるかい?

Ofisimiz şehrin merkezinde bulunur.

私たちの事務所は市の中心部にある。

Şehrin bir haritasını istiyorum.

- 市内地図をください。
- 市内案内をください。

Bu şehrin alanı nedir?

この都市の面積はどれくらいか。

Bu şehrin nüfusu artmaktadır.

- この都市の人口は増加中です。
- この町の人口は増えている。

Bu şehrin nüfusu azalıyor.

- この町の人口は減った。
- この市の人口は減った。

Şehrin batı kesiminde yaşar.

彼は町の西部に住んでいる。

- Şehrin ortasında bir yangın patlak verdi.
- Şehrin ortasında yangın çıktı.

- 町の真ん中で火災が発生した。
- 町の中心部で火災が発生した。

Çete, şehrin altını üstüne getiriyor.

‎街を自由に荒らし回り‎―

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

‎街の近くに行くしかない

Hangi metro şehrin merkezine gider.

どの地下鉄が町の中心部へ行きますか。

Mağazanın şehrin merkezinde olduğunu duyuyorum.

その店は町の中心にあるそうですね。

Şehrin büyük bir nüfusu vardır.

その町は人口が多い。

Şehrin bir Avrupa havası var.

その町はヨーロッパ風のところがある。

Söylenti şehrin her yerinde yayıldı.

その噂は町中に広がった。

Şehrin üzerinde bir uçak uçuyor.

町の上空を飛行機が飛んでいる。

İnsanlar şehrin sıcağından kaçış arıyorlar.

人々は都会の炎熱を避けようとする。

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

飛行機はその町に爆弾を落とした。

Şehrin merkezinde bir istasyon var.

市の中心に駅があります。

Şehrin nüfusu yıldan yıla azalmaktadır.

町は年々人口が減少している。

Şurası, bu şehrin ana caddesidir.

あれがこの町の大通りだ。

O, şehrin belediye başkanı seçildi.

彼はその市の市長に選ばれた。

Birçok öğrenci şehrin banliyölerinde yaşıyor.

市の郊外に住んでいる生徒が多い。

Şehrin üzerinde kara bulutlar vardı.

黒雲が垂れ込めていた。

Şehrin ortasında bir park var.

市の中央に公園がある。

Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.

郵便局は町の中心部にある。

O, şehrin gelişimine katkıda bulundu.

彼はその町の発展に貢献した。

Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen

これは同じ場所から 撮影した写真です

Burada insanlar şehrin tersine döneceğini bilerek,

ここでは人間がたくさんの労力と 想像力を使っています

Ve şehrin doğusunda bir yerde indim,

東部のある地区に辿り着き

Resmi bir şekilde şehrin teslimiyetini umuyordu

市から事前に降伏の申し出を受けた ナポレオンは丁重な出迎えを期待していた

Şehrin çok sayıda geniş caddeleri var.

その市には広い道が多い。

O, şehrin bu bölümünü biliyor mu?

彼は市のこの地域にくわしいですか。

- Okulumuz kasabanın merkezindedir.
- Okulumuz şehrin merkezindedir.

私たちの学校は町の中心にある。

Tren istasyonu şehrin merkezinde yer almaktadır.

駅は市の中央にある。

Bu şehrin her yerinde Tesla'lar var.

この街はテスラだらけです

Şehrin tüm vatandaşları şehir kütüphanesine erişebilir.

市民は誰でも市の図書館を利用することができる。

Bu şehrin nüfusu yaklaşık ne kadar?

この市の人口は何人ぐらいですか?

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.

その町の中心にすてきな公園があります。

Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.

この町には非常に醜いところがいくつかある。

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

市長は彼に市の鍵を贈った。

Şehrin kenarında küçük bir otel kurduk.

私達は町外れに小さなホテルに泊まった。

Bu parçaların seti, şehrin bu hayal gücü,

そしてこのパーツ・キットと 都市の作りにより

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

‎都会のオアシスは ‎限られた空間だ

Şehrin sakinleri içme suyu için nehre bağlıdır.

その都市の住人は飲み水をその川に頼っている。

Şehrin doğusuna doğru eski bir kale vardı.

その町の東の方に古い城があった。

Tokyo'nun nüfusu bizim şehrin nüfusunun beş katıdır.

- 東京の人口は我々の市の人口の約5倍である。
- 東京の人口は、私たちの市の約五倍です。

Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.

市の中心地に新しい博物館が建造されつつある。

Tom ve Mary şehrin aynı bölümünde yaşıyorlar.

トムとメアリーは同じ町に住んでいる。

Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.

私達は町外れに小さなホテルに泊まった。

Tom'u aramak için şehrin her yerinde bulundum.

トムを探すように、町のすべてのところに行きました。

Otomobiller sokakları doldurmadan önce şehrin havası temizdi.

自動車が通りをいっぱいにする前には、町の空気はきれいだった。

Şehrin bu kısmını çok iyi biliyor musunuz?

この辺はよくごぞんじですか。

Bu oda şehrin iyi bir görünümüne hakim.

- この部屋から街が大変よく眺められます。
- この部屋からは町の見晴らしがよい。

Bu kule şehrin tam bir manzarasını sunuyor.

この塔から町全体が見渡せます。

Bu şehrin büyük bir televizyon istasyonu var.

この都市には大きなテレビ局がある。

Nadiren, kırk yılda bir, şehrin dışına çıkar.

彼女が町から出ることはめったにない。

Ve o an, şehrin sökülmüş olduğu bir andı.

これは この都市が解体された時で

Şehrin en iyi bölgesi elindeyken niye gidesin ki?

‎最高の縄張りを ‎共有しているのだ

Tony ve annesi şehrin ortasında bir otobüse bindiler.

トニーと母親は町の真ん中で、バスに乗りました。

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

‎しかし中には深入りする者も

O, bu şehrin sanayisini incelemek için yakında buraya gelecek.

彼はこの町の産業を視察するために近く当地へやって来ます。

Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.

食糧不足のため市の至る所で暴力沙汰が突発した。

Şehrin önde gelen restoranlarının çoğu Ağustos ayı boyunca kapatır.

町の一流のレストランの多くは八月いっぱいは休業する。

Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.

‎地上最大の哺乳類が ‎町の中心を横切る

, Napolyon onu şehrin savunmasını organize etmesi için kuzeye gönderdi. Napolyon'un

に襲撃 され たとき 、ナポレオンは都市の防衛を組織するために彼を北に送りました。

Senin şehrin nüfusu benim kasabanınkinin yaklaşık beş katı kadar büyüktür.

君の市の人口は私の町の人口の約5倍だ。

Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.

悪天候だったので市内見物を断念した。

2020 yılına kadar, bu şehrin nüfusu iki katına çıkmış olacak.

2020年までには、この市の人口は倍増しているだろう。

İstatistikler bu şehrin nüfusunun beş yıl içinde iki katına çıkacağını öne sürmektedir.

統計から推測すると、この町の人口は5年で2倍になるだろう。

Şehrin ışıklarını geride bırakıp karanlık açık okyanusa ulaşan kürklü foklar artık daha güvende.

‎街の明かりから離れ‎― ‎暗い外洋に出れば ‎オットセイは安全だ

Şimdi şehrin ışıkları parlak ve çok yakın ve sokak lambaları bütün gece parladı.

町の灯りはとても明るくとてもちかくなっていて通りの灯かりは夜中輝いています。

Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

大都市の魅力のひとつは、その建物の建築様式に見られる多様性にある。

Bir sıcak yaz öğleden sonra o, erkek arkadaşını şehrin dışındaki bir çiftliğe götürmeye karar verdi.

ある暑い夏の午後に、彼女は彼氏を町の外の農場に連れていこうと決めました。

"Ben polisim. Karakola kadar gelir misiniz?” "N-neden?" “Şehrin ortasında silahla ateş etmenin suç olmadığını mı düşünüyorsun?”

「警察だ。ちょっと署まで来てもらおうか」「な、なんで?」「こんな街中でドンパチやって罪にならないわけないだろうが!!」

- Amerika'daki her şehrin bir kütüphanesi vardır.
- Amerika'da her kasabada bir kütüphane bulunmaktadır.
- Amerika'da her kasabanın bir kütüphanesi vardır.

アメリカはどの町にも図書館がある。