Translation of "Üyesİ" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Üyesİ" in a sentence and their japanese translations:

Kabinenin her üyesi mevcuttu.

閣僚はみんな出席していた。

Komitenin on üyesi var.

- 委員会は十名で構成されている。
- その会議は10人のメンバーからなる。

Kulübün otuz üyesi vardır.

このクラブには30人の会員がいます。

Kulübün her üyesi mevcuttu.

クラブの全員が出席していた。

- Sen beyzbol takımının üyesi misin?
- Beyzbol takımının bir üyesi misin?

君は野球チームのメンバーですか。

Yat kulübümüzün on üyesi vardır.

我々のヨットクラブは10人のメンバーで構成されている。

Kulübün elliden fazla üyesi var.

そのクラブには50人以上の会員がいる。

O, tenis kulübü üyesi midir?

彼女はテニス部に入ってますか。

Geçindireceği üç aile üyesi var.

彼は扶養家族が3人いる。

O bir meclis üyesi seçildi.

彼は国会議員に選出された。

Bu derneğin bir üyesi misiniz?

この会の会員ですか。

Geniş kolugo sosyal ağının bir üyesi.

‎ヒヨケザルは大規模な ‎社会を形成する

Mike yüzme kulübünün bir üyesi midir?

マイクは水泳部の部員ですか。

Mike voleybol takımının bir üyesi değildir.

マイクはバレーボールチームのメンバーではない。

Komite üyesi, özel hayatında bir dişçidir.

その委員は私生活においては歯科医である。

Onu bir jüri üyesi olarak kaydettiler.

彼らは彼を陪審員として登録した。

O, takımın bir üyesi olarak seçildi.

彼はチームの一員に選ばれた。

1980'de kulübün bir üyesi oldum.

- 私は1980年にそのクラブの会員になった。
- 私は1980年にそのクラブのメンバーになった。

Ben takımın bir üyesi olarak seçildim.

私はチームの一員に撰ばれた。

Artık bizim kulübün bir üyesi değil.

彼はもう私達のクラブのメンバーではない。

Tennessee'den bir meclis üyesi bir fikir sundu.

テネシー州の議員が アイデアを提案しました

On yıl önce kulübün bir üyesi oldum.

私は十年前にそのクラブの会員になった。

Serveti nedeniyle, o, o kulübün bir üyesi olabildi.

彼は資産のおかげでそのクラブの会員になれた。

Beş yıl önce bu kulübün bir üyesi oldu.

彼は5年前にこのクラブの会員になりました。

- Tom NRA'nın bir üyesi.
- Tom, Ulusal Tüfek Derneği'ne üye.

トムは全米ライフル協会の会員だ。

O daha önce olduğu gibi, pislik motosiklet çetesi üyesi değil.

彼は今では、以前のような手に負えない暴走族ではありません。

Diyet üyesi siyasi katkı üzerine bir tasarı getirdi, ama o geçmedi.

その議員は政治資金に関する法案を提出したが通らなかった。

Bu kulübün bir üyesi kalmak istiyorsanız balık tutmak ya da yem kesmek zorundasınız.

このままクラブのメンバーを続けたいと思うなら、君ははっきりと協力する姿勢をみせなければ駄目だ。

Eğer ilkel bir topluluğun bir üyesi isen ve üretmek istersen, örneğin, yiyecek,yapman gereken iki şey vardır.

もし君が原始社会の一員で、たとえば食料を生産したいと思うならば、君がしなければならないことが二つある。