Translation of "Yola" in Italian

0.024 sec.

Examples of using "Yola" in a sentence and their italian translations:

- Yola bak.
- Dikkatinizi yola verin.

- Guarda la strada.
- Guardate la strada.
- Guardi la strada.

yola çıktık.

per tentare di capire come sia possibile produrre una gamma di suoni tanto vasta.

Yola koyulalım.

Andiamo !

- Yola dikkat edin.
- Dikkatinizi yola verin.

- Presta attenzione alla strada.
- Prestate attenzione alla strada.
- Presti attenzione alla strada.

Yola devam edelim.

Andiamo.

Gemi yola çıktı.

- La nave è salpata.
- La nave salpò.
- La ŝipo eknaĝis.

Yakında yola çıkacağız.

- Decolleremo presto.
- Noi decolleremo presto.

Yarın yola çıkıyorum.

- Domani sto a casa da lavoro.
- Mi prendo domani libero.

Tamam, yola devam edelim.

Ok, proseguiamo.

Saat kaçta yola çıkıyorsun?

- A che ora parti?
- A che ora partite?
- A che ora parte?

Raylar yola paralel uzanıyor.

I binari corrono paralleli alla strada.

Yola devam etme zamanı.

- È ora di partire.
- È ora di andarsene.

Araç kullanırken yola odaklanmalısın.

Dovresti concentrarti sulla strada, quando guidi.

Daha önce yola çıkmalıydım.

Sarei dovuto uscire più presto.

Belki Tom yola çıkacak.

- Forse Tom partirà.
- Forse Tom se ne andrà.

Tom bisikletiyle yola çıktı.

- Tom è sceso dalla sua bici.
- Tom scese dalla sua bici.

Bu akşam yola çıkıyorum.

- Parto stasera.
- Io parto stasera.
- Parto questa sera.
- Io parto questa sera.

Tren yakında yola çıkıyor.

- Il treno parte presto.
- Il treno partirà presto.

O, yola çıkmak üzere.

Lui sta per andarsene.

Otobüs neden yola çıkmıyor?

Perché l'autobus non sta partendo?

Karar verip yola devam edelim.

Decidiamo e andiamo avanti.

Bunu kullanabilirsem beni yola indirecektir.

Se potessi usarla, mi porterebbe vicino alla strada.

Arkadaşım hangi yola gideceğini hatırladı.

- Il mio amico si ricordava da che parte andare.
- La mia amica si ricordava da che parte andare.

Kötü hava yola çıkmamızı engelledi.

- Il maltempo ci ha impedito di partire.
- Il maltempo ci impedì di partire.
- Il cattivo tempo ci ha impedito di partire.

- Devam et.
- Yola devam edin.

- Continua ad andare.
- Continuate ad andare.
- Continui ad andare.

Sürüş sırasında yola odaklanman gerekir.

- Dovresti concentrarti sulla strada, quando guidi.
- Mentre guidi dovresti concentrarti sulla strada.

Gemi yarın Honolulu'ya yola çıkıyor.

- La nave partirà domani per Honolulu.
- La nave parte per Honolulu domani.

Biz ne zaman yola çıkarız?

- A che ora partiamo?
- Noi a che ora partiamo?
- A che ora partiamo noi?

Dağcı zirve için yola çıktı.

- L'alpinista è partito verso la cima.
- L'alpinista partì verso la cima.

Tom bu gece yola çıkacak.

- Tom partirà stasera.
- Tom partirà stanotte.
- Tom partirà questa sera.
- Tom partirà questa notte.

Filipinler'e gitmek üzere yola çıkıyoruz!

Partiamo per le Filippine!

Tom hangi yola döneceğini bilmiyordu.

Tom non sapeva da che parte voltare.

Tom'a göre erkenden yola çıkmalıyız.

Tom pensa che dovremmo partire presto.

Bu çamuru silip yola devam edebiliriz.

e possiamo toglierci il fango e ripartire.

Bunu kullanabilirsem beni yola kadar indirecektir.

Se potessi usarla, mi porterebbe vicino alla strada.

Sürücü bana hangi yola gideceğimizi sordu.

L'autista chiese dove andare.

Hava iyi olursa yarın yola çıkacağız.

- Partiremo domani, tempo permettendo.
- Partiremo domani, meteo permettendo.
- Ce ne andremo domani, tempo permettendo.
- Ce ne andremo domani, meteo permettendo.

O dün Kanada için yola çıktı.

- È partito per il Canada ieri.
- Lui è partito per il Canada ieri.

Yarın 2.30'da Boston'a yola çıkacağım.

- Parto per Boston domani alle due e mezza.
- Io parto per Boston domani alle due e mezza.

Acele et! Tren yola çıkmak üzere.

- Sbrigati! Il treno sta per partire.
- Sbrigatevi! Il treno sta per partire.
- Si sbrighi! Il treno sta per partire.

Ne zaman Boston için yola çıkıyorsun?

- Quando parti per Boston?
- Quando parte per Boston?
- Quando partite per Boston?

O, Avustralya'ya gitmek için yola çıktı.

- È partito per l'Australia.
- Lui è partito per l'Australia.

Tom Mary'ye hangi yola döneceğini sordu.

- Tom ha chiesto a Mary da che parte voltare.
- Tom chiese a Mary da che parte voltare.

Tom zaten Boston'a yola çıkmış olabilir.

Tom potrebbe essere già partito per Boston.

Annelik içgüdüleriyle yola devam ediyor. Tehlikeye rağmen.

L'istinto materno la guida... nonostante il pericolo.

Pekâlâ, şimdi buradan ilerideki yola bir bakalım.

Diamo un'occhiata al territorio da quassù.

Ve halatı aldıktan sonra yola devam edeceğiz.

ora recupero la corda e possiamo andare.

Onlar ne zaman Viyana için yola çıkacaklar?

Quando partiranno per Vienna?

O önceki gün Londra için yola çıktı.

- È partito per Londra ieri l'altro.
- È partito per Londra l'altro ieri.
- Lui è partito per Londra l'altro ieri.
- Lui è partito per Londra ieri l'altro.

Yine de bu yola çıktıktan bir sene sonra

Ad ogni modo, dopo un anno dall'inizio del mio viaggio,

Pekâlâ, biraz daha çıkartacağız. Sonra yola devam edeceğiz.

Ne tiriamo fuori un altro po'. Poi ci rimettiamo in marcia,

Gece yaklaştığı için, eve gitmek üzere yola çıktık.

- Essendo la notte in arrivo, siamo partiti verso casa.
- Essendo la notte in arrivo, siamo partite verso casa.
- Essendo la notte in arrivo, partimmo verso casa.

Uçuşum iptal edildi ve yarına kadar yola çıkamam.

Il mio volo è stato cancellato e non posso partire fino a domani.

Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.

Assicurati di aver spento tutto prima di uscire.

Hâlâ buradan yola çıkabileceğinizi düşünüyorsanız "Yeniden Dene"yi seçin.

Se pensi ancora di poter raggiungere la strada da qui, scegli "riprova."

- Yolda araba sürerken dikkatini vermelisin.
- Araba sürerken dikkatini yola vermelisin.

Dovresti concentrarti sulla strada quando stai guidando.

- Evvelki gün Amerika'ya yola çıktı.
- Önceki gün Amerika'ya hareket etti.

- È partita per l'America l'altro ieri.
- Lei è partita per l'America l'altro ieri.
- È partita per l'America ieri l'altro.
- Lei è partita per l'America ieri l'altro.

Tom'un kafası çok doluydu, bu yüzden dikkatini yola yeterince veremiyordu.

Tom aveva un sacco di cose in mente, così non prestava sufficiente attenzione alla sua guida.

- Ağustos başında İngiltere'ye yola çıktı.
- Ağustos ayının başında İngiltere'ye hareket etti.

- È partito per l'Inghilterra a inizio agosto.
- Lui è partito per l'Inghilterra a inizio agosto.

- On dakika içinde ayrılıyorum.
- On dakika içinde gidiyorum.
- On dakika içinde yola çıkıyorum.

- Parto tra dieci minuti.
- Io parto tra dieci minuti.

- Tren çoktan hareket etti.
- Tren zaten yola çıktı.
- Tren ayrıldı bile.
- Tren gitti bile.

Il treno è già partito.

- Tom genellikle okul için yaklaşık 7.30'da yola çıkar.
- Tom okula genellikle 7.30 civarında gider.

- Tom di solito va a scuola intorno alle 7:30.
- Tom solitamente va a scuola intorno alle 7:30.

- Trenimiz saat 2.30'da ayrılıyor.
- Trenimiz saat 2.30'da kalkıyor.
- Trenimiz saat 2.30'da yola çıkıyor.

Il nostro treno parte alle due e mezza.