Translation of "Tarzı" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Tarzı" in a sentence and their italian translations:

Onun tarzı değil.

Non è il suo stile.

O tarzı istiyorum.

- Voglio quello stile.
- Io voglio quello stile.

Onun düşünme tarzı mantıklı.

Il suo modo di pensare era razionale.

Onun tarzı gibi görünüyor.

Lo stile sembra il suo.

Daire Victorian tarzı döşenmişti.

L'appartamento fu ammobiliato in stile vittoriano.

Herkesin kendi tarzı vardır.

Ognuno ha il suo stile.

Onun düşünme tarzı çok çocukça.

Il suo modo di pensare è molto infantile.

O, giyinme tarzı hakkında dikkatsizdir.

Trascura il suo modo di vestire.

Tom'un Mary'ye baktığı tarzı gördüm.

- Ho visto il modo in cui Tom stava guardando Mary.
- Vidi il modo in cui Tom stava guardando Mary.

Tom'un sağlıklı yaşam tarzı var.

Tom ha uno stile di vita salutare.

Bunu sevme tarzı tam budur.

È proprio il modo in cui gli piace.

Meryem yodel tarzı şarkı söyler.

- Mary fa lo jodel.
- Mary canta gorgheggiando.

Yazarın mükemmel bir tarzı var.

Lo scrittore ha uno stile eccellente.

Yanlış bir yaşam tarzı sürüyorsun.

Conduci uno stile di vita sbagliato.

Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.

Il suo aspetto è strano quanto il suo stile di vita.

Tom'un savurgan bir yaşam tarzı var.

Tom ha uno stile di vita stravagante.

Eldivenli adamın daha fazla tarzı vardı.

Il tizio con i guanti ha più stile.

Kafeterya self-servis tarzı bir restorandır.

- Una mensa è un ristorante in stile self-service.
- Un refettorio è un ristorante in stile self-service.

Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.

Tom ha uno stile di vita salutare.

Araştırmacıların bulgularına göre bu yaşam tarzı hastalarında

I ricercatori scoprirono che i pazienti con questo stile di vita

Gerçek, çantanı toplayıp çık tarzı bir seyahate.

ma un vero viaggio con lo zaino in spalla.

Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.

Le rocce sono ben disposte nel giardino in stile giapponese.

Bana onun her zaman davranış tarzı budur.

Questo è come lui mi tratta sempre.

Tom'un şeyleri komik bir söyleme tarzı var.

Tom ha un modo divertente di dire le cose.

Esperanto dünyaya yeni bir düşünme tarzı tanıttı.

- L'esperanto ha introdotto un nuovo modo di pensare al mondo.
- L'esperanto introdusse un nuovo modo di pensare al mondo.

Sosyal yaşam tarzı Tom'un canına kısa zamanda tak etti.

La vita sociale ha velocemente annoiato Tom.

Bazı insanlar sıcak köriyi severler ama bu Jeff'in tarzı değil.

Alcune persone amano il curry piccante, però non è il caso di Jeff.

Bu kitap size Amerikan yaşam tarzı hakkında net bir fikir verecektir.

- Questo libro ti darà una chiara idea dello stile di vita americano.
- Questo libro vi darà una chiara idea dello stile di vita americano.
- Questo libro le darà una chiara idea dello stile di vita americano.

Onlar Japon tarzı odayı duyduklarında insanların çoğu muhtemelen bir tatami odası düşünüyor.

Quando sentono 'stanza in stile giapponese', la maggior parte delle persone probabilmente pensano ad una stanza con un tatami.

Akkarınca ayaklarının tıkırtılarını bile. Bu gizli hayat tarzı başka yırtıcılardan saklanmasını da sağlar.

Anche lo scalpiccio delle zampe delle termiti. Questo stile di vita sotto copertura la aiuta anche a nascondersi da altri predatori.