Translation of "Büyükannem" in Italian

0.105 sec.

Examples of using "Büyükannem" in a sentence and their italian translations:

Büyükannem göremez.

Mia nonna non può vedere.

Büyükannem hasta.

Mia nonna è malata.

Büyükannem öldü.

- Mia nonna è deceduta.
- È deceduta mia nonna.
- Mia nonna è morta.
- È morta mia nonna.

Büyükannem yavaş konuşur.

Mia nonna parla lentamente.

Büyükannem çok yaşlıdır.

- Mia nonna è molto anziana.
- Mia nonna è molto vecchia.

Büyükannem bir çiftçiydi.

Mia nonna era una contadina.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

Mia nonna vive da sola.

Büyükannem bile SMS gönderebilir.

- Anche mia nonna sa mandare un SMS.
- Pure mia nonna sa mandare un SMS.
- Persino mia nonna sa mandare un SMS.
- Perfino mia nonna sa mandare un SMS.

Büyükannem sadece yumuşak gıdaları yiyebilir.

Mia nonna riesce a mangiare solo cibi morbidi.

Büyükannem bana Külkedisi hikayesini anlattı.

- Mia nonna mi ha raccontato la storia di Cenerentola.
- Mia nonna mi raccontò la storia di Cenerentola.

Büyükannem gece huzur içinde öldü.

Durante la notte mia nonna è venuta a mancare, senza soffrire.

Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

Mia nonna sa cucinare molto bene.

Büyükannem, Boston'a gidiş ücretimi ödedi.

- Mia nonna mi ha pagato il viaggio per Boston.
- Mia nonna mi pagò il viaggio per Boston.

Büyükannem geçen hafta hasta oldu.

Mia nonna si è ammalata la scorsa settimana.

Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.

- Mia nonna è la più vecchia di questa cittadina.
- Mia nonna è la più anziana del paese.

Büyükannem ölmeden bir yıl kadar önce,

L'anno prima che mia nonna morisse,

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.

Mia nonna non ha mai cambiato il suo stile di vita.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Mia nonna ha vissuto fino a 95 anni.

Büyükannem bize büyük bir servet bıraktı.

Mia nonna ci ha lasciato una grande fortuna.

Büyükannem bize bir kutu elma gönderdi.

La nonna ci ha mandato una cassa di mele.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Mia nonna parla lentamente.

Büyükannem bana yeni bir elbise yaptı.

Mia nonna mi ha fatto un nuovo vestito.

Büyükannem her zaman soğuktan şikâyet ediyor.

Mia nonna si lamenta sempre del freddo.

Büyükannem dün gece huzur içinde öldü.

Ieri notte mia nonna è mancata senza soffrire.

Hem büyükbabam hem de büyükannem öldü.

Sia mio nonno che mia nonna sono morti.

Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.

Mia nonna mi ha dato di più di quello che volevo.

Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.

Mia nonna stava gradualmente diventando smemorata e fragile.

Büyükannem kendisinin bütün hayatını bana anlattı.

- Mia nonna mi ha raccontato tutta la sua vita.
- Mia nonna mi raccontò tutta la sua vita.

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.

Mia nonna è dura d'orecchi. In altre parole è un po' sorda.

Evlenmek istemiyorum çünkü, büyükannem bana sakat dedi.

Dal momento che non mi voglio sposare, mia nonna mi chiamava mutilato.

Büyükannem seksen beş yaşında hâlâ çok aktif.

Mia nonna è ancora molto attiva a ottantacinque anni.

Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti

Ma dopo la morte di mia nonna, quella fiducia era crollata,

Ben onu ziyaret ettiğimde büyükannem bir haftadır hastaydı.

Mia nonna era malata da una settimana quando la sono andata a trovare.

- Büyükannem TV izlemeyi seviyor.
- Büyükanne televizyon izlemekten hoşlanır.

- Alla nonna piace guardare la TV.
- Alla nonna piace guardare la televisione.

- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.

- Mia nonna abita in campagna.
- Mia nonna vive in campagna.

Büyükannem benden daha hızlı yürür, ve benim oynadığımdan daha iyi tenis oynar.

Mia nonna cammina più velocemente, e gioca a tennis meglio di me.

- Büyükannem televizyon izlemeyi seviyor.
- Anneannem televizyona bakmayı sever.
- Babaannem TV izlemeyi sever.

Mia nonna ama guardare la TV.

- Büyükannem 82 yaşında ve hâlâ dinç.
- Anneannem seksen iki yaşında ve hâlâ zinde.

Mia nonna è ancora energica a 82 anni.

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.

Mia nonna era solita uscire per una passeggiata quasi ogni giorno, ma adesso, raramente o mai, esce di casa.