Translation of "Sami" in German

0.009 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their german translations:

Sami kıskançtı.

Sami war eifersüchtig.

Sami kustu.

Sami musste sich übergeben.

Sami çıplaktı.

Sami war nackt.

Sami yataktaydı.

Sami lag im Bett.

Sami öfkeliydi.

Sami war verärgert.

Sami öldü.

Sami ist gestorben.

- Sami ayrılmak istemedi.
- Sami ayrılmak istemiyordu.

Sami wollte nicht gehen.

- Sami camiye girdi.
- Sami caminin içine girdi.

Sami ging in die Moschee.

Sami henüz bitirmedi.

Sami ist noch nicht fertig.

Sami çok çalışıyor.

Sami arbeitet sehr hart.

Sami beni sevmiyor.

Sami liebt mich nicht.

Sami, Mısır'a kaçtı.

Sami flüchtete nach Ägypten.

Sami güvenilir değildi.

Sami war nicht vertrauenswürdig.

Sami işini bitirdi.

Sami beendete seine Arbeit.

Sami komadan çıktı.

Sami erwachte aus seinem Koma.

Sami itiraf edecek.

Sami wird gestehen.

Sami çok zekiydi.

Sami war sehr intelligent.

Sami nedenini bilmiyor.

Sami weiß nicht, warum.

Sami soğukkanlılıkla vurulmuş.

Sami wurde kaltblütig erschossen.

Sami hiç evlenmedi.

Sami hat nie geheiratet.

Sami hayatta kaldı.

Sami überlebte.

Sami silaha dokundu.

Sami berührte die Pistole.

Sami karşıt görüşteydi.

Sami stimmte nicht überein.

Sami onu reddetti.

Sami stritt es ab.

Sami ilaç kullanıyordu.

Sami hat das Medikament eingenommen.

Sami altmıştan fazla.

Sami ist älter als 60 Jahre.

Sami bir doktordur.

Sami ist Arzt.

Sami evi gördü.

Sami sah das Haus.

Sami çadırında uyudu.

Sami schlief in seinem Zelt.

Sami, Leyla'yı tanıyor.

Sami kennt Layla.

Sami neredeyse kusuyordu.

Sami kotzte fast.

Sami cüzdanını kaybetti.

- Sami verlor seine Brieftasche.
- Sami hat seine Brieftasche verloren.

Sami, Leyla'dan büyüleniyordu

Sami war von Laila hingerissen.

Sami banyoya koştu.

Sami lief zum Badezimmer.

Sami orada değildi.

Sami war nicht da.

Sami çığlık atıyor.

Sami schreit.

Sami benim arkadaşımdı.

Sami war mein Freund.

Sami camiye girdi.

Sami betrat die Moschee.

Sami dışlanmış hissetti.

Sami fühlte sich ausgeschlossen.

Sami kanser hastasıydı.

Sami war Krebspatient.

Sami bunu yapmaz.

Sami tut es nicht.

- Sami karısını kaybetmek istemedi.
- Sami karısını kaybetmek istemiyordu.

Sami wollte seine Frau nicht verlieren.

- Sami geceleyin pizza götürdü.
- Sami geceleyin pizza teslim etti.

Sami lieferte nachts Pizza aus.

Sami en kötüsünden korktu.

Sami befürchtete das Schlimmste.

Sami ve Leyla buradaydılar.

Sami und Layla waren hier.

Sami kendi annesini öldürdü.

Sami tötete seine Mutter.

Sami bıçağı köprüden attı.

Sami warf das Messer von der Brücke herunter.

Sami kıyafetlerimi çıkartmaya başladı.

Sami fing an, mir die Kleider auszuziehen.

Sami patolojik bir yalancıdır.

Sami ist ein krankhafter Lügner.

Sami evliliğini kurtarmak zorundaydı.

Sami musste seine Ehe retten.

Sami yardım teklif etti.

- Sami bot ihre Hilfe an.
- Sami bot seine Hilfe an.

Sami birçok ilaç kullanıyordu.

Sami nahm viele Medikamente.

Sami sahile geri yüzdü.

Sami schwamm zurück ans Ufer.

Sami gitmek zorunda kaldı.

Sami musste gehen.

Sami, Leyla'yı havaalanında aldı.

Sami holte Layla vom Flughafen ab.

Sami doktor numarası yapıyordu.

Sami gab vor, Arzt zu sein.

Sami bir doktor asistanıdır.

Sami ist ein Assistent des Arztes.

Sami kendi yoluna gitti.

Sami ging seinen eigenen Weg.

Sami, Leyla'yı Twitter'da izledi.

Sami folgte Leila auf Twitter.

Sami arabasını satmaya çalıştı.

Sami wollte sein Auto verkaufen.

Sami, Leyla'ya bağırmaya başladı.

Sami begann Layla anzuschreien.

Sami hep içki içer.

Sami trinkt immer.

Sami Leyla'yı kafede gördü.

Sami sah Layla im Café.

Sami cam kenarında oturuyordu.

Sami saß auf dem Fensterplatz.

Sami Allah'a ibadet etti.

Sami verehrte Gott.

Sami, Leyla'nın fotoğraflarını gördü.

Sami hat Laylas Fotos gesehen.

- Sami umut veren bir kardiyologdu.
- Sami geleceği parlak bir kardiyologdu.

Sami war ein vielversprechender Kardiologe.

- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.

Sami lebte ein Doppelleben.

Sami, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Sami benutzte Laylas Kreditkarte.

Leyla ve Sami çizgiyi aşıyorlar.

Layla und Sami überqueren die Grenze.

Sami patronuna e-posta gönderdi.

Sami hat seinem Chef eine E-Mail geschickt.

Sami de Leyla da Müslüman.

- Sami und Leila sind Muslime.
- Sami und Leila sind beide Muslime.

Sami sana mesajımı verdi mi?

Hat dir Sami meinen Brief übergeben?

Sami bir mülteci kampında yaşıyordu.

Sami lebte in einem Flüchtlingslager.

Sami alışveriş torbasını kilere koydu.

Sami brachte die Einkaufstüte in die Speisekammer.

Sami o gece hayatta kaldı.

Sami überlebte diese Nacht.

Sami ölmek için fazla genç.

Sami ist zu jung, um zu sterben.

Sami bir panik atak geçirdi.

Sami erlitt eine Panikattacke.

Sami, Leyla'nın Facebook sayfasını buldu.

- Sami hat Laylas Facebook-Seite gefunden.
- Sami hat Layla auf Facebook gefunden.

Sami şimdi sana yardımcı olabilir.

Sami kann Ihnen jetzt helfen.

Sami altı saat boyunca uyudu.

Sami schlief sechs Stunden lang.

Sami polise ne olduğunu anlattı.

Sami erzählte der Polizei, was geschehen ist.

Sami onun hakkında hiç konuşmadı.

Sami sprach nie darüber.

- Sami klostrofobikti.
- Sami'nin klostrofobisi vardı.

- Sami hatte Klaustrophobie.
- Sami hatte Platzangst.

- Herkes Sami ile bir sorun yaşıyordu.
- Herkesin Sami ile bir problemi vardı.

Mit Sami hatte jeder ein Problem.

- Semitik dilleri seviyorum.
- Sami dillerini severim.

Ich liebe semitische Sprachen.

Sami, çocukları için her şeyi yaptı.

Sami tat alles für seine Kinder.

Sami ve Layla'nın iş görüşmesi vardı.

Sami und Layla hatten einen Geschäftstermin.

Sami Leyla'nın nefes almadığını fark etti.

Sami bemerkte, dass Layla nicht atmete.

Sami o ilacı her zaman içer.

Sami nahm dieses Medikament über eine lange Zeit ein.

Sami, Leyla'nın Facebook isteğini kabul etti.

Sami akzeptierte Laylas Facebookanfrage.

Sami ve Leyla, Facebook arkadaşları oldular.

Sami und Layla wurden Facebookfreunde.

Sami, Leyla'nın hayatını bitirmeye karar verdi.

Sami entschied, dass er Laylas Leben beenden würde.

Sami, Ferit'in en iyi arkadaşı oldu.

Sami wurde Farids bester Freund.

Sami polislerden bir telefon çağrısı aldı.

Sami erhielt einen Anruf von der Polizei.

Sami ve Leyla inanılmaz derecede içkiliydi.

Sami und Layla waren unglaublich betrunken.

Sami ve Leyla Müslüman olmak istiyordu.

Sami und Layla wollen zum Islam konvertieren.

Sami çok tehlikeli bir yerde yaşıyordu.

Sami lebte in einer sehr gefährlichen Gegend.