Translation of "Mantıklı" in German

0.013 sec.

Examples of using "Mantıklı" in a sentence and their german translations:

Mantıklı.

Das ergibt Sinn.

Mantıklı mı? Evet, mantıklı!

Macht das Sinn? Ja, das macht Sinn!

O mantıklı.

Das ist logisch.

Mantıklı olmuyorsun.

Was du sagst, ergibt keinen Sinn.

Tom mantıklı.

Tom ist rational.

Mantıklı görünüyor.

Das klingt vernünftig.

Bu mantıklı.

- Es macht Sinn.
- Es hat Sinn.

Ebeveynler mantıklı değiller, çünkü aşk mantıklı değil.

Eltern sind nicht rational, weil Liebe nichts Rationales ist.

Mantıklı kararlar alıyor,

trifft rationale Entscheidungen,

Tom mantıklı ol.

Sei vernünftig, Tom.

Bu mantıklı mı?

Ergibt das Sinn?

Bu mantıklı olur.

Das wäre logisch.

Bu mantıklı olmaz.

Das wäre unvernünftig.

O mantıklı görünüyor.

Das klingt vernünftig.

Bu mantıklı değil.

- Das macht keinen Sinn.
- Das hat keinen Sinn.

Söylediğin mantıklı değil.

Was du gesagt hast, ergibt keinen Sinn.

Daha mantıklı olmalısın.

Du solltest vernünftiger sein.

Bu mantıklı mıdır?

Ergibt das überhaupt einen Sinn?

Düşünüldüğünde mantıklı geliyor fakat

Es macht Sinn, wenn man darüber nachdenkt, aber

Mantıklı bir seçim yaptın.

Du hast weise gewählt.

Sadece bana mantıklı gelmiyor.

Das leuchtet mir eben nicht ein.

Onun görüşü oldukça mantıklı.

Sein Standpunkt ist recht logisch.

Bu sadece mantıklı değil.

- Das ist doch völlig ohne Sinn.
- Das ergibt einfach keinen Sinn.

Onun söylediği mantıklı değil.

- Das, was er sagt, ist ohne Sinn.
- Was er sagt, ergibt keinen Sinn.
- Was er da sagt, hat keinen Sinn.

Bunlardan hiçbiri mantıklı değil.

Nichts hiervon ergibt irgendeinen Sinn.

O benim için mantıklı.

Für mich ergibt das Sinn.

Biraz daha mantıklı olmalısın.

Du solltest etwas vernünftiger sein.

Onun mantıklı olduğunu düşünüyorum.

Ich denke, dass es Sinn macht.

Bu mantıklı, değil mi?

Das ist doch sinnvoll, oder?

Bu sadece mantıklı olmuyor.

Das hier ergibt einfach keinen Sinn.

Onun esprileri mantıklı değil.

Seine Witze ergeben keinen Sinn.

Bu gerçekten mantıklı değil.

- Das macht nicht wirklich Sinn.
- Das ergibt nicht wirklich Sinn.

Bu mesaj mantıklı değildir.

- Diese Nachricht ergibt keinen Sinn.
- Diese Nachricht macht keinen Sinn.

Bu cümle mantıklı mıdır?

Macht dieser Satz Sinn?

O en mantıklı açıklama.

Das ist die logischste Erklärung.

Bu hiç mantıklı değil.

Das ergibt überhaupt keinen Sinn.

Tom'un söylediği mantıklı değil.

Was Tom gesagt hat, ergibt keinen Sinn.

Bu şekilde ayarlanmış olmamız mantıklı

Es macht Sinn, dass wir so angelegt sind,

Mantıklı mı diye soracak olusanız

Wenn Sie mich fragen, ob es Sinn macht

Yani bana çok mantıklı gelmedi

Also ergab es für mich keinen Sinn

Onun fikri hiç mantıklı değil.

Seine Idee ergibt überhaupt keinen Sinn.

Onun söylediği hiç mantıklı değil.

Was er erzählt, ergibt überhaupt keinen Sinn.

Mantıklı düşünme benim gücüm değil.

Logisches Denken ist nicht meine Stärke.

Bu mantıklı olurdu, değil mi?

Das ergäbe doch keinen Sinn, oder?

Bunun çok mantıklı olmadığını biliyorum.

Ich weiß, es ist nicht sehr sinnvoll.

İnsanlar her zaman mantıklı değildir.

Die Leute sind nicht immer vernünftig.

Benim için hiç mantıklı değil.

Das ergibt für mich keinen Sinn.

Bu sen yaşlandığında mantıklı olacak.

- Das wirst du im Laufe der Zeit verstehen.
- Das wird dir im Laufe der Zeit einleuchten.
- Du wirst im Laufe der Zeit noch dahinterkommen.

Söylediğin bana hiç mantıklı gelmiyor.

Was du sagst, ist Quatsch, finde ich.

Onun tavsiyesi her zaman mantıklı.

Seine Anweisung ist immer sehr behutsam.

Tom bunun mantıklı olduğunu sanmıyor.

Tom denkt nicht, dass das irgendein Sinn ergibt.

Hiçbir şey artık mantıklı görünmüyor.

Nichts scheint noch sinnvoll zu sein.

Kaçırma senaryosu hiç mantıklı değildi.

Die Umstände der Entführung machten keinen Sinn.

Esperanto tamamen mantıklı bir dildir.

Esperanto ist eine völlig logische Sprache.

Bu size mantıklı görünüyor mu?

Erscheint dir das vernünftig?

Bu lanet olası hiç mantıklı değil.

Das ergibt verdammt noch mal keinen Sinn!

Gerçekten onun mantıklı olduğunu düşünüyor musun?

Hältst du das wirklich für klug?

Onun söylediği bana göre mantıklı değil.

Was er sagte, ergibt für mich keinen Sinn.

Bu çok mantıklı görünmüyor, değil mi?

- Es kommt mir nicht sehr sinnvoll vor. Und dir?
- Es kommt mir nicht sehr sinnvoll vor. Und Ihnen?
- Es kommt mir nicht sehr sinnvoll vor. Und euch?

O, yapmak için mantıklı bir şey.

Das ist die logischste Vorgehensweise.

Benim kalmamın mantıklı olduğundan emin değilim.

Ich bin nicht sicher, ob es vernünftig ist zu bleiben.

Çok mantıklı bir düşünme tarzın var.

Du hast eine sehr logische Art zu denken.

Bunun için mantıklı bir açıklama olmalı.

- Es muss doch eine logische Erklärung dafür geben.
- Es muss eine logische Erklärung dafür geben.

Bu hiç mantıklı değil, değil mi?

Es ergibt nicht viel Sinn, oder?

Dana'nın bu tarafa gelmesi çok mantıklı olurdu.

Für mich ist es logisch, dass Dana hier entlanggehen würde.

Bu gerçekten çok mantıklı değil, değil mi?

Es ist eigentlich nicht sehr sinnvoll, oder?

Ben tamamen mantıklı bir açıklaması olduğuna eminim.

Dafür gibt es bestimmt eine ganz vernünftige Erklärung.

- Onun hepsi mantıklı olur.
- Hepsinin anlamı var.

- Es macht alles Sinn.
- Es ergibt alles Sinn.

Ayakkabılarınızı tutmanın en mantıklı yeri kapının yakınındadır.

Es ist das Logischste, seine Schuhe nahe der Tür abzustellen.

Böyle tehlikeli bir yere gitmeyecek kadar mantıklı olmalısın.

- Sie sollten eigentlich wissen, dass man besser nicht zu so einem gefährlichen Ort geht.
- Du solltest eigentlich wissen, dass man einen derart gefährlichen Ort besser nicht aufsucht.

Onun söylemeye çalıştığı şey bir bakıma oldukça mantıklı.

Was er zu sagen versucht, ist in gewisser Weise recht vernünftig.

Tatoeba'ya şu andan itibaren yalnızca mantıklı cümleler göndereceğim.

Ich werde ab jetzt nur noch sinnvolle Sätze zu Tatoeba hinzufügen.

Ve gördünüz mü? Mantıklı olabilir gibi hissettiriyor, değil mi?

Sehen Sie? Es ist, als ob es einen Sinn ergäbe, oder?

Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

Bei allem Respekt, ich denke, dass sie beide berechtigte Argumente hatten.

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

Wir sollten in die Höhe und aus dem Wasser heraus.

Senin yedek lastiğini tutmak için en mantıklı yer arabanın bagajındadır.

Es ist das Logischste, seinen Ersatzreifen im Kofferraum seines Wagens aufzubewahren.

Bana pek mantıklı gelmiyor fakat Tom koleje gitmemeye karar verdi.

Es kommt mir nicht sehr sinnvoll vor, aber Tom hat sich gegen ein Studium entschieden.

Tom eski halat köprüyü geçmeye çalışmanın mantıklı olmayacağına karar verdi.

Tom kam zu dem Schluss, dass ein Überquerungsversuch der alten Seilbrücke Unvernunft wäre.

Biri bana bu soru için mantıklı bir cevap verebilir mi?

Kann mir jemand diese Frage sinnvoll beantworten?

Sözleriniz ne kadar mantıklı görünürse görünsün her zaman biri size ters düşecektir.

Egal, wie sinnvoll deine Aussagen sind, es wird immer jemanden geben, der dir widerspricht.

- Şimdi her şey bir anlam ifade ediyor.
- Şimdi her şey mantıklı geliyor.

Jetzt ist alles klar.

- Bu, anlam ifade eder gibi görünmüyor.
- Bu anlamlı gibi görünmüyor.
- Bu mantıklı gözükmüyor.

Das ergibt scheinbar keinen Sinn.

Çok tuhaf! Mantıklı bir şeyler yazmam gerekiyor fakat aklıma mantık dahilinde hiçbir şey gelmiyor.

Das ist kurios! Ich soll etwas Gescheites schreiben und mir fällt nichts Gescheites ein.

- Bir bayana yaşının sorulmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.
- Bir bayana yaşını sormayacak kadar mantıklı olmalısın.

Du solltest dich hüten, eine Dame nach ihrem Alter zu fragen.

Benim kazandığımdan daha çok para kazanmana rağmen benim senden daha çok gelir vergisi ödemem bana çok mantıklı gelmiyor.

Ich kann keinen Sinn darin erkennen, dass ich mehr Einkommenssteuer als du entrichten muss, wenngleich du mehr verdienst als ich.

- Bu benim için bir anlam ifade etmiyor.
- Bu benim için bir anlam taşımıyor.
- Bu benim için çok saçma.
- Bu benim için mantıklı değil.

Das ergibt für mich keinen Sinn.