Translation of "Gözyaşları" in German

0.005 sec.

Examples of using "Gözyaşları" in a sentence and their german translations:

Gözyaşları içinde konuştu.

Sie sprach mit Tränen in den Augen.

Onlar sevinç gözyaşları.

Das sind Freudentränen.

O gözyaşları sahte.

Das sind Krokodilstränen.

Yanaklarımdan gözyaşları döküldü.

Tränen liefen mir über die Wangen.

Gözyaşları neden tuzludur?

Warum sind Tränen salzig?

O acı gözyaşları döktü.

Sie weinte bittere Tränen.

Gözyaşları onun yanaklarından süzülüyordu.

Tränen strömten ihre Wangen hinab.

Tom'un gözlerinde gözyaşları vardı.

Tom hatte Tränen in den Augen.

Gözyaşları bir çocuğun silahıdır.

Tränen sind die Waffen eines Kindes.

O, gözyaşları içinde yanıtladı.

Sie antwortete unter Tränen.

Gözyaşları Mary'nin gözlerini doldurdu.

Maria traten die Tränen in die Augen.

Gözyaşları onun gözlerinde pırıldadı.

Tränen schimmerten in ihren Augen.

Onlar sadece timsah gözyaşları.

Das sind nur Krokodilstränen.

Mary gözyaşları içinde çöktü

Maria brach unter Tränen zusammen.

Yabancıların gözyaşları sadece sudur.

Die Tränen Fremder sind nur Wasser.

Bir kadının gözyaşları değersizdir.

Das Weinen einer Frau hat keinen Wert.

Ruh ağladığında, gözyaşları görünmez.

Wenn die Seele weint, sieht man keine Tränen.

O gözyaşları içinde hikayesini anlattı.

Sie erzählte ihre Geschichte unter Tränen.

Gözyaşları onun yanaklarından aşağı akıyordu.

Tränen rannen ihre Wangen hinab.

Tom gözyaşları bitene kadar ağladı.

Tom weinte, bis er keine Tränen mehr hatte.

O, gözyaşları içinde cevap verdi.

Er antwortete unter Tränen.

Tom'un gözleri gözyaşları ile nemliydi

Toms Augen waren feucht von Tränen.

O gözyaşları ile cevap verdi.

Sie antwortete in Tränen.

Gözyaşları Alice'in yanaklarından aşağı aktı.

Tränen flossen Elke über die Wangen.

Gönül sözleri olmadığında, gözyaşları yollar.

Wenn der Seele die Worte fehlen, schickt sie Tränen.

Bu yalnızca gözyaşları içinde sona erebilir.

Das kann nur mit Tränen enden.

O direkt gözyaşları ile cevap verdi.

Sie antwortete unter Tränen.

Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.

Tränen liefen ihr über die Wangen.

Mutluluk gözyaşları onun yanaklarından aşağıya doğru aktı.

Freudentränen ergossen sich über ihre Wangen.

Gözyaşları uzun zamandır beni bekliyormuş gibi akmaya başladı.

Tränen traten in seine Augen, die er für mich aufgespart hatte.

Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.

Weinend zerriss sie seinen Brief und warf ihn weg.

Ne şikayet ne de gözyaşları, problemi çözmeye katkıda bulunabilir.

Zur Lösung des Problems können weder Klagen noch Tränen einen Beitrag leisten.

Tüm sabahımı gözyaşları içinde, alyansımı düşürdüğüm lavabodan çıkarmaya çalışarak geçirdim.

Ich habe den ganzen Morgen in Tränen damit zugebracht, meinen Trauring aus der Abwasserleitung zu fischen.

Pinokyo gözyaşları içinde "Doğru, doğru!" diye ağladı. "Bunu tekrar yapmayacağım."

„’s ist wahr, ’s ist wahr!“ rief Pinocchio unter Tränen. „Ich will’s nicht wieder tun!“

Mary, arkadaşları onunla alay ettikleri için okuldan eve gözyaşları içinde geldi.

Maria kam von der Schule tränenüberströmt nach Hause, weil ihre Freunde sie gehänselt hatten.