Translation of "Fazlası" in German

0.005 sec.

Examples of using "Fazlası" in a sentence and their german translations:

Daha fazlası var.

Es gibt noch mehr.

Hepsi ve daha fazlası

alles und mehr

Olay çok daha fazlası

Die Veranstaltung ist viel mehr

Daha fazlası var mı?

Gibts noch mehr davon?

Çok daha fazlası yapılabilir.

Man kann viel mehr tun.

Fakat güneşin fazlası da öldürebilir.

Aber zu viel Sonne kann tödlich sein.

Daha fazlası için kim hazır?

Wer ist bereit für mehr?

Yapılacak çok daha fazlası var.

Es gibt noch viel mehr zu tun.

Bende bin yenden fazlası yok.

Ich habe nicht mehr als 1000 Yen.

Keşke yapabildiğimden daha fazlası olsa.

Ich wünschte, ich hätte mehr tun können.

Sakinlerin %70'inden fazlası programı destekliyor.

Mehr als 70 Prozent der Einwohner begünstigen das Programm.

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.

Mehr als die Hälfte der Anwohner sind gegen den Plan.

Mars'taki atmosferin % 95'ten fazlası karbondioksittir.

Die Atmosphäre auf dem Mars besteht zu über 95 % aus Kohlendioxid.

Titan atmosferinin % 95'inden fazlası azottur.

Über 95 % der Atmosphäre von Titan besteht aus Stickstoff.

Bu çantanın dört kilo fazlası var.

Dieser Koffer hat vier Kilo Übergewicht.

Ama gözle görülenden çok daha fazlası var.

doch es ist mehr daran, als man auf den ersten Blick sieht.

Onlar uçan mekanik makinelerden çok daha fazlası.

Aber sie sind mehr als mechanische Flugmaschinen.

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

Aber Bilder sind natürlich mehr als bloß grafische Zeichen.

Hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

nicht mehr da waren sie Klassenkameraden

Ben sadece arkadaştan daha fazlası olmak istiyorum.

- Ich hätte gerne, dass wir mehr wären als nur Freunde.
- Ich möchte mehr als Freundschaft.

Öğrencilerin %40'ından daha fazlası üniversiteye gidiyor.

Mehr als 40 % der Studenten gehen auf eine Universität.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

Wenn mehr als die Hälfte der Frauen sexuelle Probleme hat,

Japonya'da satılan otomobillerin yüzde 90'dan fazlası Japon'dur.

Über 90 Prozent der in Japan verkauften Wagen sind japanischen Fabrikats.

Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.

Mehr als ein Drittel der Weltbevölkerung lebt in der Nähe einer Küste.

Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.

Er hat mehr als Essen im Sinn. Die Bestnote für Hartnäckigkeit.

Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.

Zweiundachtzig Prozent, also mehr als vier Fünftel, des Exports der Insel besteht aus landwirtschaftlichen Produkten.

İngilizlerin % 60'ından fazlası aktif bir facebook profiline sahip.

Über 60 % der Briten haben ein aktives Facebook-Profil.

Kitaplarımın yarısından fazlası dün geceki yangın tarafından yok edildi.

Mehr als die Hälfte meiner Bücher wurden in dem Feuer letzte Nacht zerstört.

Madagaskar'ın yağmur ormanlarının yüzde 90'dan fazlası yok edildi.

Über 90 Prozent des madagassischen Regenwaldes sind zerstört.

Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.

- Mehr als 75 % der Bauern züchteten Schweine und Milchkühe.
- Auf mehr als 75 % der Bauernhöfe wurden Schweine und Milchkühe gezüchtet.
- Auf mehr als fünfundsiebzig Prozent der Bauernhöfe wurden Schweine und Milchkühe gezüchtet.

Tom ve Mary'nin sadece arkadaştan daha fazlası olduğu açık.

Es ist offensichtlich, dass Tom und Maria mehr als nur Freunde sind.

Bunu idrak etmek için önümüzde 70 yıl ve fazlası yok.

Uns bleiben nicht 70 Jahre für eine Lösung.

Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.

Mehr als 90 Prozent der Besuche einer Website kommen von den Suchmaschinen.

- Bundan daha fazlasına ihtiyacımız var.
- Bize bundan daha fazlası lazım.

Wir brauchen mehr als das.

Bangladeş'te bir tekstil fabrikası çöktüğünde 1000 işçiden daha fazlası öldü.

Beim Zusammensturz einer Textilfabrik in Bangladesch kamen über tausend Arbeiter ums Leben.

Tom, meyve salatasında sadece bir çilekten daha fazlası olmasını diledi.

Tom hätte gern mehr als nur eine Erdbeere in seinem Obstsalat gehabt.

Insan nüfusu ve daha fazlası için ihtiyaç duyduğumuz tüm gıda ve kaynakları

werden wir trotzdem gesündere, fruchtbarere Böden erhalten

Surfshark kuruluyken, hangi ülkede olursanız olun, Netflix, BBC iPlayer, Hulu ve daha fazlası

Mit installiertem Surfshark ist es einfach, auf geoblockte Streaming-Dienste wie

- Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.
- Harekât alanındaki mevcut askerler görevden alınmayacak.

Soldaten, die sich derzeit im Einsatz befinden, werden nicht freigesetzt.

En çılgın bilim kurgularımızdan bile çok daha fazlası. Her şeyin başladığı o günü hatırlıyorum.

Es ist viel extremer als unsere verrückteste Science-Fiction. Ich erinnere mich an den Tag, an dem alles begann.

Demokrasi; iki kurt ve bir koyunun, akşam yemeğinde ne yenileceği hakkında oylama yapmasından daha fazlası olmalı.

Demokratie sollte mehr sein als zwei Wölfe und ein Schaf, die abstimmen, was sie essen sollen.

Senin bu iş planı neredeyse çok iyimser görünüyor. Bütün söyleyebileceğim onun bir boş hayalden daha fazlası olduğunu ummamdır.

Dieser Geschäftsplan von Ihnen scheint mir sehr optimistisch. Ich hoffe nur, dass er nicht nur Wunschdenken ist.

Yağmur ormanları dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına karşın; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.

Obwohl die Regenwälder lediglich zwei Prozent der Erdoberfläche einnehmen, leben dort mehr als die Hälfte aller Pflanzen-, Tier- und Insektenarten der Welt.