Translation of "Bulaşık" in German

0.006 sec.

Examples of using "Bulaşık" in a sentence and their german translations:

Bulaşık makinesi bozuk.

Die Spülmaschine ist kaputt.

Tom bulaşık yıkamayacak.

Tom wird das Geschirr nicht spülen.

Bulaşık makinesi alıyorum.

Ich kaufe eine Spülmaschine.

Bebek uyuyorken bulaşık yıkadım.

Ich wusch die Wäsche, während das Baby schlief.

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Samis Spülmaschine funktionierte nicht.

Bir bulaşık makinem var.

Ich habe eine Spülmaschine.

Ceza olarak bulaşık yıkayacaksın.

Zur Strafe wirst du das Geschirr abwaschen.

Kaşallar hala bulaşık makinesinde mi?

Sind die Göffel noch in der Geschirrspülmaschine?

Bizim bir bulaşık makinemiz yok.

Wir haben keinen Geschirrspüler.

Tom bulaşıkları bulaşık suyuna koydu.

Tom tat das Geschirr ins Abwaschwasser.

Bizim bir bulaşık makinemiz var.

Wir haben eine Spülmaschine.

Bulaşık makinesini çalıştırmamı ister misin?

Soll ich den Geschirrspüler einschalten?

- Bu kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
- Bu kahvenin tadı bulaşık suyu gibi.

Der Kaffee hier schmeckt wie Spülwasser.

En son ne zaman bulaşık yıkadın?

- Wann hast du dich das letzte Mal um den Abwasch gekümmert?
- Wann hast du dich das letzte Mal um das Geschirr gekümmert?

Bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını anlatabilir misin?

Könnten Sie uns erklären, wie die Spülmaschine funktioniert?

Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin?

Kannst du mir beim Abwasch helfen?

Tom bardağı bir bulaşık beziyle sildi.

Tom wischte das Glas mit dem Spüllappen ab.

Tom öğle yemeğinden önce bulaşık yıkadı.

Tom machte die Wäsche vor dem Mittagessen.

Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.

Ich habe an den Händen durch Geschirrspülmittel einen Hautausschlag bekommen.

O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.

Jedes Mal, wenn sie Geschirr spült, zerbricht sie ein Teil.

Daha fazla bulaşık havlusu satın almamız gerek.

Wir müssen mehr Geschirrtücher kaufen.

Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.

Tom spülte die Teller ab und stellte sie in den Geschirrspüler.

Bugün üç kez bir lavabo dolusu bulaşık yıkadım.

- Heute habe ich dreimal eine ganze Abwasch voller Geschirr gewaschen.
- Ich habe heute dreimal eine Küchenspüle voller Geschirr abgewaschen.

Tom, bulaşık yıkadığı zaman kendi kendine bir melodi mırıldandı.

Tom summte eine Melodie vor sich hin, während er den Abwasch erledigte.

- Bulaşık yıkamaya yardım sırası Tom'da.
- Bulaşığa yardım etme sırası Tom'un.

- Tom ist mit dem Abwasch dran.
- Tom ist mit dem Abwasch an der Reihe.