Translation of "Bayan" in German

0.007 sec.

Examples of using "Bayan" in a sentence and their german translations:

Merhaba bayan.

Guten Tag, gnädige Frau!

Bayan sessiz kaldı.

- Die Dame blieb ruhig.
- Die Dame blieb schweigsam.

Bayan seksenin üzerinde.

- Die Dame ist über 80.
- Die Dame ist über achtzig.

Konuştuğun bayan kimdi?

Wer war die Frau, mit der du gesprochen hast?

Bu, bayan Müller.

Das ist Frau Müller.

Nasılsınız, Bayan Jones?

Wie geht es Ihnen, Frau Jones?

O, Bayan Mükemmel.

Sie ist Fräulein Fehlerlos.

Bu bayan Hintli.

Diese Dame ist Inderin.

Bu, Bayan Curtis'tir.

Dies ist Frau Curtis.

O bayan kim?

- Wer ist die Frau da?
- Wer ist diese Dame?

Neredeydin genç bayan?

Wo bist du gewesen, Fräulein?

- Bir bayan oyuncu gibi görünüyorsun.
- Bir bayan oyuncuya benziyorsun.

Du siehst wie eine Schauspielerin aus.

- Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
- Bayan Brown ile konuşabilir miyim?

- Könnte ich Fräulein Brown sprechen?
- Könnte ich Frau Brown sprechen?

Bayan Young çok nazik.

Frau Young ist sehr freundlich.

Banktaki kadın Bayan Brown.

Die Frau auf der Bank ist Frau Brown.

Bayan Brown Japonca anlar.

Frau Braun versteht Japanisch.

Bayan Bush İngilizce öğretmenimizdir.

Frau Bush ist unsere Englischlehrerin.

Bayan Jackson ortaya çıkmadı.

Frau Jackson ist nicht erschienen.

Şu bayan zengin görünüyor.

Diese Dame scheint reich zu sein.

Bayan şimdi su içiyor.

Die Frau trinkt jetzt Wasser.

Bayan Meier çok çekicidir.

Fräulein Meier ist sehr schön.

Benim öğretmenim Bayan Li'dir.

Meine Lehrerin ist Frau Li.

Yaşlı bayan otobüsten indi.

Die alte Dame stieg aus dem Bus aus.

Bayan Neusa siz misiniz?

Sind Sie Fräulein Neusa?

O, Bayan Kent mi?

Ist das Frau Kent?

Mary bir bayan koruma.

Maria hat eine Leibwächterin.

Hayır, Bayan Kunze'yi anlamıyorum.

Nein, ich verstehe Frau Kunze nicht.

Bayan Baker çantasını çaldırdı.

- Frau Baker wurde das Portemonnaie gestohlen.
- Frau Bäcker wurde die Handtasche gestohlen.

Bayan misafire çayı veriyor.

Die Dame gibt dem Gast den Tee.

- Bayan Thomas bize tarih dersi veriyor.
- Bayan Thomas tarih dersimize giriyor.

- Frau Thomas bringt uns Geschichte bei.
- Frau Thomas unterrichtet Geschichte bei uns.

- Bayan Smith ikinci çocuğunu doğurdu.
- Bayan Smith ikinci çocuğunu dünyaya getirdi.

Frau Smith brachte ihr zweites Kind zur Welt.

Bayan Red bana Japonca öğretti.

- Frau Red brachte mir Japanisch bei.
- Frau Red lehrte mich Japanisch.

Bayan White herkes tarafından sevilir.

- Alle mögen Fräulein Weiß.
- Alle mögen Frau Weiß.

Yaşlı bayan kız torununa gülümsedi.

Die alte Dame lächelte ihrer Enkelin zu.

Oda Bayan Smith tarafından temizlenir.

Das Zimmer wird von Frau Schmidt gereinigt.

Bayan Swan bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Fräulein Swan ist unsere Englischlehrerin.

Bayan Smith yaşlı bir hanımdır.

Frau Smith ist eine ältere Dame.

Bayan Smith bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Frau Smith ist unsere Englischlehrerin.

O, bayan Green'i sekreteri yaptı.

- Er machte Fräulein Grün zu seiner Sekretärin.
- Er machte Frau Green zu seiner Sekretärin.

Bayan Yamamoto bize İngilizce öğretir.

Ms. Yamamoto bringt uns Englisch bei.

Bayan Ogawa teniste gerçekten iyidir.

- Frau Ogawa ist wirklich gut im Tennis.
- Frau Ogawa spielt ausgesprochen gut Tennis.

Bayan Smith kente gitmemi istedi.

Frau Schmidt bat mich, in die Stadt zu gehen.

Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.

Frau West bereitet schon das Frühstück vor.

Bayan Sato başkanın yeni sekreteridir.

Fräulein Sato ist die neue Sekretärin des Präsidenten.

Bu bayan yaşlı ve deli.

Diese Dame ist alt und verrückt.

Bayan Smith İngilizce öğretmeni mi?

Ist Frau Smith Englischlehrerin?

Bay ve Bayan West balayındalar.

Herr und Frau West sind in den Flitterwochen.

Bayan Andreescu' yu selamlayın lütfen.

Begrüßen Sie bitte Frau Andreescu!

Bayan Brown ile konuşabilir miyim?

- Könnte ich Fräulein Brown sprechen?
- Könnte ich Frau Brown sprechen?
- Kann ich Fräulein Brown sprechen?

Bayan Jones, bilgisayar bilimi öğretir.

Frau Jones unterrichtet Informatik.

Tanıştığımıza memnun oldum, Bayan Jones.

Freut mich, Sie kennenzulernen, Frau Jones.

Kırmızı şapkalı olan bayan kim ?

Wer ist die Frau mit dem roten Hut?

Üzgünüm bayan. Bir hata olmalı.

Es tut mir leid, meine Dame. Es muss ein Fehler vorliegen.

Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor.

Frau Jones unterrichtet Informatik.

Bayan Green bize müzik öğretir.

Fräulein Grün ist unsere Musiklehrerin.

Güzel genç bir bayan oldu.

Sie wuchs zu einer schönen jungen Dame heran.

Bu seni görmek isteyen bayan.

Das ist die Dame, die dich sehen möchte!

Dün Bayan Smith'i tiyatroda gördüm.

Ich habe im Theater gestern Frau Schmidt gesehen.

Bayan Hansson'a yardım ediyor musun?

Hilfst du Frau Hansson?

Konuştuğun bayan benim kız kardeşimdir.

Die Dame, mit der du dich unterhalten hast, ist meine Schwester.

Bayan Brown, bir oyuncu gibi görünüyor.

- Frau Brown scheint Schauspielerin zu sein.
- Frau Brown ist offenbar Schauspielerin.

Bayan North çocuklarıyla çok gurur duyuyor.

Frau North ist sehr stolz auf ihre Kinder.

Bayan Yamada sizin okulda niçin popüler?

Warum ist Frau Yamada in deiner Schule beliebt?

Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.

Frau Davis war alles andere als eine perfekte Ehefrau.

Yaşlı bayan hastalığından beri oldukça halsiz.

Die alte Dame war seit ihrer Erkrankung ziemlich gebrechlich.

Bayan Smith bir İngilizce öğretmeni midir?

- Ist Frau Smith Englischlehrerin?
- Ist Frau Schmidt Englischlehrerin?

Bayan Smith bu okulda İngilizce öğretmektedir.

Frau Smith unterrichtet an dieser Schule Englisch.

Ne kadar süredir Bayan Smith'i tanımaktasın?

Wie lange kennen Sie schon Frau Smith?

Hiç bayan hizmetçi işe aldın mı?

Hast du dir schon einmal ein Zimmermädchen genommen?

Bayan Caifeng bana Çince öğretmek istiyor.

Fräulein Caifeng will mir Chinesisch beibringen.

Bayan Eichler öğrencilerine olan sertliğiyle bilinir.

Frau Eichler war für ihren Ruf bekannt, streng zu ihren Schülern zu sein.

Benim en iyi bayan arkadaşım hamile.

Meine beste Freundin ist schwanger.

Şu anda yaşlı bayan yalnız yaşıyor.

Nun lebt die alte Dame alleine.

Genç bir bayan onu görmeye geldi.

Eine junge Dame besuchte ihn.

Yaşlı bayan hâlâ paranın üstünü sayıyor.

Die alte Dame zählt noch immer ihr Wechselgeld.

Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.

Frau Ogawa ist mit dem Stadtviertel vertraut.

Şu çocukla konuşan bayan onun öğretmenidir.

Die Frau, die gerade mit diesem Jungen spricht, ist seine Lehrerin.

Seni görmek isteyen bir bayan var.

Da ist eine Frau, die dich sehen will.

Doğum günün kutlu olsun, Bayan Aiba!

- Herzlichen Glückwunsch zum Geburtstag, Frl. Aiba!
- Herzlichen Glückwunsch zum Geburtstag, Fräulein Aiba!

Bayan Wood yemek pişirmede çok iyiydi.

- Frau Wood war eine sehr gute Köchin.
- Frau Wood war sehr erfahren beim Kochen.

Bayan Wood çok iyi yemek yapar.

Frau Wood kann sehr gut kochen.

Ne zaman bir bayan başkanımız olacak?

Wann werden wir eine Frau als Präsidentin haben?

Bayan Marie ile konuşmak istiyorum, lütfen.

Ich möchte bitte Fräulein Maria sprechen.

Ben bayan Mary Fischer'in bir meslektaşıyım.

Ich bin ein Kollege von Fräulein Maria Fischer.

- Beni ziyaret eden bu bayan benim teyzemdir.
- Beni ziyaret eden bu bayan benim halamdır.

Diese Dame, die mich besucht, ist meine Tante.

Bayan March bana İngilizce bir sözlük verdi.

Fräulein March gab mir ein Englisch-Wörterbuch.

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.

Frau Harris macht sich große Sorgen um die Zukunft ihres Sohnes.

Bayan Parker bir gülümseme ile onu selamladı.

Frau Parker begrüßte ihn mit einem Lächeln.

Bay ve Bayan Smith iyi bir eştir.

Herr und Frau Schmidt passen gut zueinander.

Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.

Frau Brown hat ein Buch über Politik geschrieben.

Rose sevgi dolu ve şefkatli bir bayan.

Rosa ist eine liebevolle, fürsorgliche und elegante Frau.