Translation of "Anlatmaya" in German

0.007 sec.

Examples of using "Anlatmaya" in a sentence and their german translations:

Bana ne anlatmaya çalışıyorsun?

Was willst du mir damit sagen?

Ben bunu sana anlatmaya çalıştım.

- Ich habe versucht, es dir zu sagen.
- Ich habe versucht, es Ihnen zu sagen.

"Kötü" kelimesi o hissi anlatmaya yetmez.

Das Wort "furchtbar" kommt dem Gefühl nicht mal nah.

Ancak benim anlatmaya çalıştığım bu değil.

Aber darum ging es mir nicht.

Ama konu çocuğunuza ders anlatmaya gelince

aber wenn es darum geht, Ihrem Kind Unterricht zu geben

Aslında anlatmaya çalıştığım şey sadece buydu.

Eigentlich war es nur das, was ich dir mitzuteilen versuchte.

Ve yüzde 65'ini hikâye anlatmaya ayırırlar.

und 65 % für das Erzählen von Geschichten.

- O, derin bir nefes alıp durumunu anlatmaya başladı.
- O, derin bir nefes alıp hâlini anlatmaya başladı.

Sie atmete tief ein und begann, von ihrer Lage zu erzählen.

Daha sonrasında sesi kapatıyor dersini anlatmaya devam ediyor

dann erklärt sie weiter die Lektion, die sie stummschaltet

Fakat videoda biz kimseye bir şey anlatmaya çalışmadık

Aber wir haben nicht versucht, irgendjemandem im Video etwas zu erklären

Ben, bildiği her şeyi avukata anlatmaya karar verdi.

Ben entschied sich, dem Anwalt alles zu erzählen, was er wusste.

- Kendimi yaşadığımız serüvenlerden bahsederken buluverdim.
- Derken maceralarımızı anlatmaya başladım.

Ich begann, von unseren Abenteuern zu erzählen.

Ona bunu anlatmaya çalıştım ama o beni dinlemeyi reddetti.

Ich wollte es ihr ja sagen, aber sie weigerte sich hinzuhören.

Tom'a bunu anlatmaya çalıştım ama o beni dinlemeyi reddetti.

Ich wollte es Tom ja sagen, doch schenkte er mir kein Gehör!

Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.

Er fing an, uns von seinen Erlebnissen während seines Amerikaaufenthalts zu erzählen. Wir waren ganz Ohr.