Translation of "Yaramaz" in French

0.008 sec.

Examples of using "Yaramaz" in a sentence and their french translations:

O yaramaz.

Elle est espiègle.

Tom yaramaz.

Tom est impoli.

- O işe yaramaz.
- Bu, işe yaramaz.

- Ça ne va pas !
- Ça ne fonctionne pas !
- Ça ne marche pas !

Çocuklarım çok yaramaz.

Mes enfants sont très méchants.

Teklifiniz işe yaramaz.

Votre suggestion n'est d'aucune utilité pratique.

Kocam işe yaramaz.

Mon mari est inutile.

Bu işe yaramaz.

C'est inutile.

Onlar işe yaramaz.

- Ils sont inutiles.
- Elles sont inutiles.

Denemek işe yaramaz.

- C'est inutile d'essayer.
- Il est inutile d'essayer.

O işe yaramaz.

- Ça ne va pas !
- Ça ne marche pas !

Yaramaz çocuklara katlanamıyorum.

Je ne supporte pas les vilains enfants.

İşe yaramaz hissediyorum.

Je me sens inutile.

Tom işe yaramaz.

Tom est bon à rien.

Ağlamak işe yaramaz.

Ça ne sert à rien de pleurer.

Onun görüşü işe yaramaz.

- Son avis ne vaut rien.
- Son opinion est sans valeur.

Kitapları neredeyse işe yaramaz.

Ses livres sont presque inutiles.

Bu bütünüyle işe yaramaz.

C'est complètement inutile.

Yaramaz çocuklara tahammül edemiyorum.

Je ne peux pas supporter les enfants méchants.

Ben işe yaramaz mıyım?

Suis-je inutile ?

O kitap işe yaramaz.

Ce livre ne sert à rien.

Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

Crier à ton ordinateur n'aidera en rien.

Herkes "Bu işe yaramaz." dedi,

Et tout le monde s'est dit : «  Ça ne marchera jamais.

- O işe yaramaz.
- O beceriksiz.

- Il n'est bon à rien.
- C'est un bon à rien.

- O çalışmaz.
- O işe yaramaz.

Ça ne marchera pas.

Bu işe yaramaz hale geldi.

C'est devenu inutile.

Kelimesi kelimesine çeviriler işe yaramaz.

Les traductions littérales ne fonctionnent pas.

Saygı olmadan diğer ilkeler işe yaramaz.

sans lequel aucun des autre principes ne peut fonctionner.

Onlara karşı çıkmak hiçbir şeye yaramaz.

Cela ne servirait à rien de s'opposer à eux.

Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

Ces chaussures ne feront pas l'affaire pour l'escalade.

Kim bana" bir boka yaramaz" diyor?

- Qui m'appelle « bon à rien » ?
- Qui m'appelle « bon à rien » ?

Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.

Le garçon arborait un petit sourire espiègle.

Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

Ça ne sert plus à rien de continuer à réfléchir.

Sorunu daha fazla tartışmak işe yaramaz.

Il est inutile de discuter de l'affaire plus longtemps.

Bu kitabı kullanmak hiç işe yaramaz.

Utiliser ce livre ne fonctionne absolument pas.

Ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

mais ça ne fonctionne pas toujours sur le long terme.

Dökülen süt için ağlamak bir işe yaramaz.

Il ne sert à rien de pleurer sur le lait renversé.

- Bu tamamen işe yaramaz.
- Bu tamamen yararsız.

- C'est complètement inutile.
- C'est totalement inutile.

Benim kumbaram benim yaramaz kız kardeşim tarafından kırıldı.

Ma tirelire fut cassée par ma vilaine sœur.

İntikam ve şiddet uzun dönemde aşırılık sorununda işe yaramaz.

À long terme, vengeance et violence ne marcheront pas contre les extrémistes.

Keskin bir göz olmadan keskin bir bıçak işe yaramaz.

Un couteau acéré n'est rien sans un œil affûté.

Yaramaz çocuklar arkadaşına kızın saçını çekmesi için gaz veriyorlar.

Les vilains garçons ont continué d'inciter leur ami à tirer les cheveux de la fille.

Sen burada halk olarak bağırırsın ama hiç bir işe yaramaz

vous criez ici en tant que peuple, mais cela ne fonctionne pas

Bu yaramaz adam bir de üzerine islamafobik açıklamalarda da bulundu

ce vilain a également fait des déclarations islamaphobes à ce sujet

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.

Il sera sans doute sorti déjeuner, à l'heure qu'il est, il est donc inutile d'appeler tout de suite.