Translation of "Yaşayacak" in French

0.042 sec.

Examples of using "Yaşayacak" in a sentence and their french translations:

Tom yaşayacak.

Tom survivra.

O yaşayacak mı?

Vivra-t-il ?

Rusya Federasyonu yaşayacak.

La Fédération de Russie vivra.

- Yaşayacak bir yer bulmam gerekiyor.
- Yaşayacak bir yer bulmalıyım.

Il faut que je trouve un endroit où vivre.

Sonsuza dek kalbimizde yaşayacak.

Il survivra à jamais dans nos cœurs.

Yaşayacak bir yer buldum.

- J'ai trouvé un endroit où vivre.
- J'ai trouvé un lieu pour vivre.

O her zaman kalplerimizde yaşayacak.

Elle survivra à jamais dans nos cœurs.

Yaşayacak bir yer buldun mu?

- Avez-vous trouvé un endroit où vivre ?
- Est-ce que tu as trouvé un endroit où vivre ?

Önünde hala yaşayacak bütün bir hayat var.

- Vous avez encore toute la vie devant vous.
- Tu as encore toute la vie devant toi.

Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.

Trouver un bon endroit pour vivre n'est pas facile.

O tek başına yaşayacak kadar oldun değil.

- Il n'est pas assez mature pour vivre seul.
- Il n'a pas encore l'âge d'habiter tout seul.

Anna'nın kaderini yaşayacak sıradaki kişi hangimiz olacak bilemeyiz.

nous ne savons pas qui d'entre nous sera le prochain à subir le sort d'Anna.

Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.

Les personnes âgées ont besoin de vivre pour quelqu'un.

Sadece yaşayacak bir yer bulup bulamadığınızı merak ediyordum.

Je me demandais juste si tu as été capable de te trouver un endroit pour vivre.

Başkan Kennedy öldürüldü ama onun efsanesi sonsuza kadar yaşayacak.

Le président Kennedy a été tué, mais sa légende vivra pour toujours.

Yazık, en iyi arkadaşım taşınıyor. Başka bir şehirde yaşayacak.

C'est dommage, mon meilleur ami déménage, il va vivre dans une autre ville.

- Tom yaşamak için bir yer buldu.
- Tom yaşayacak bir yer buldu.

Tom a trouvé un endroit où habiter.

- O yalnız yaşamak için yeterince yaşlı değil.
- Tek başına yaşayacak kadar büyük değil.

Il n'a pas encore l'âge d'habiter tout seul.