Translation of "Yürümekten" in French

Bazen yürümekten yoruluyorum.

Parfois je me sens fatiguée de marcher.

O yürümekten hoşlanıyor olmalı.

- Manifestement, il aime aller se promener.
- À l'évidence, il fait volontiers des promenades.

O yalnız yürümekten hoşlanır.

Il aime marcher seul.

Tek başıma yürümekten hoşlanıyorum.

J'aime marcher seul.

Bazen yürümekten kendimi yorgun hissediyorum.

- Parfois je me sens fatigué de marcher.
- Parfois je me sens fatiguée de marcher.

Terk edilmiş sahilde yalnız yürümekten hoşlanıyordum.

- J'appréciai de marcher seul sur la plage déserte.
- J'ai apprécié de marcher seul sur la plage déserte.

Jack elli mil yürümekten dolayı yorgundu.

Jack était fatigué par cinquante miles de marche.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Elle aime se promener seule.

Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.

Tout ça n'est en rien différent que de marcher sur un champ de diamants.

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.

Une foulure à la cheville l'empêcha de marcher pendant un mois.