Translation of "Yürümeyi" in French

Yürümeyi seviyorum.

- J'adore la marche.
- J'adore les excursions.

Gece yürümeyi severim.

J'aime marcher la nuit.

Yürümeyi tercih ederim.

Je préfère marcher.

Dedem yürümeyi sever.

Mon grand-père aime marcher.

Yalnız yürümeyi severim.

J'aime me promener seul.

Yağmurda yürümeyi umursamıyorum.

Ça ne me dérange pas de marcher sous la pluie.

- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.

J'aime faire des promenades.

Koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz.

Nous devons apprendre à marcher avant d'apprendre à courir.

Koşmadan önce yürümeyi öğren.

- Apprends à marcher avant de courir.
- Apprenez à marcher avant de courir.

O, parkta yürümeyi sever.

Il aime marcher dans le parc.

Sanırım yürümeyi tercih ederim.

Je pense que je préférerais marcher.

Ben dağlarda yürümeyi severim.

J'aime marcher dans les montagnes.

Nehir boyunca yürümeyi severim.

J'aime marcher le long de la rivière.

çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .

travailler et marcher dans l'espace.

Taksiye binmektense, yürümeyi tercih ederim.

Je préfère marcher que de prendre un taxi.

Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.

Je préfère marcher plutôt que de prendre le bus.

Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.

Kate essaye de marcher sur la pointe des pieds.

Ayda yürümeyi hayal edebilir misin?

Peux-tu imaginer marcher sur la Lune ?

Film izlemektense yürümeyi tercih ederim.

Je préfèrerais faire une promenade plutôt qu'aller voir un film.

Taksiyle gitmektense yürümeyi tercih ederim.

Je préfère marcher que de prendre un taxi.

Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.

Je préfère marcher que de monter à bicyclette.

Hemşire onun yürümeyi denemesini tavsiye etti.

L'infirmière lui a recommandé d'essayer de marcher.

Bir otobüs beklemektense yürümeyi tercih ederim.

Je préfèrerais marcher plutôt que d'attendre un bus.

Bir sonraki otobüsü beklemektense yürümeyi tercih ederim.

- Je préfère marcher plutôt que d'attendre le prochain bus.
- Je préférerais marcher qu'attendre le prochain bus.

Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

Pour nager, vous devez d'abord apprendre à piétiner dans l'eau.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Elle aime se promener seule.

Akşamleyin ıssız bir plajda tek başıma yürümeyi sevdim.

J'appréciais de marcher seul sur la plage désertée, dans la soirée.

"Kocanız işe yürüyerek mi gider?" - "Evet, o yürümeyi sever."

« Ton mari va au travail à pied ? » - « Oui, il aime marcher. »

- O her sabah yürümeyi kural olarak benimsemiştir.
- O, her sabah bir yürüyüşü kural olarak benimsemiştir.

Il tient pour principe de faire une promenade chaque matin.