Translation of "Sıkıntı" in French

0.003 sec.

Examples of using "Sıkıntı" in a sentence and their french translations:

Hiçbir sıkıntı olmayacaktı

il n'y aurait aucun problème

Sıkıntı değil güzel kardeşim

pas un problème beau frère

İçeri girmekte sıkıntı yaşadım.

J'ai eu du mal à rentrer.

Fransızca dilbilgisinden sıkıntı çekiyorum.

J'ai du mal avec la grammaire française.

Sıkıntı yok, her şey kazanç.

Pas de peine, que du gain.

O yeri ararken sıkıntı çekmişler

Ils eurent du mal à trouver l'endroit.

Buna inanmakta hiçbir sıkıntı görmüyorum.

- Je n'ai aucun problème à croire ça.
- Je n'ai aucun problème à gober ça.

Hiçbir sıkıntı sonsuza dek sürmez.

Aucune adversité ne dure toujours.

Onlar bize çok az sıkıntı verdi.

Il nous ont fait très peu de difficultés.

Tom yürümekte sıkıntı yaşıyor gibi görünüyor.

Tom semble avoir du mal à marcher.

Sana herhangi bir sıkıntı vermek istemiyorum.

- Je ne veux pas te causer d'ennuis.
- Je ne veux pas vous causer d'ennuis.

Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.

On s'attend presque à ce qu'un artiste ait du mal à joindre les deux bouts.

- Hiçbir problem yok.
- Sıkıntı yok.
- Problem yok.

- Il n'y a pas de problème.
- Pas de problème.

- Asıl sorun şu ki.
- Sıkıntı şurada ki.

Voilà le hic.

Bu konuda bir sıkıntı yok, tek şansımız bu.

ça va, c'est notre seul choix.

Dün gece otele dönüş yolumu bulmada sıkıntı yaşadım.

J'ai eu du mal à retrouver le chemin du retour jusqu'à mon hôtel hier soir.

Fakat ek bir sıkıntı var herkes bunun dayısını bakan zannediyor

mais il y a un problème supplémentaire que tout le monde pense que c'est son oncle

O bize çok sıkıntı verir, fakat yine de onu seviyorum.

Il nous donne beaucoup de mal, mais je l'aime quand même.

- Yeni hükümetin malî sorunları var.
- Yeni hükümet mali sıkıntılar yaşıyor.
- Yeni hükümetin finansal sorunları var.
- Yeni hükümet finansal sıkıntı yaşıyor.

Le nouveau gouvernement a des problèmes financiers.