Translation of "Lâzım" in French

0.003 sec.

Examples of using "Lâzım" in a sentence and their french translations:

Not almam lâzım.

Je dois prendre des notes.

Çocuklarımı düşünmem lâzım.

Je dois penser à mes enfants.

Seninle gerçekten konuşmam lâzım.

- J'ai vraiment besoin de te parler.
- J'ai vraiment besoin de vous parler.

Tüymem lâzım; yoksa geç kalacağım.

Je dois me grouiller ou je vais être en retard.

Bir çıkar yol bulmam lâzım.

Je dois trouver une issue.

- Ayakkabılarımı giymeliyim.
- Ayakkabılarımı giymem lâzım.

- Il me faut mettre mes chaussures.
- Je dois mettre mes chaussures.

Trafik çok yoğun değilse zamanında gidebilmemiz lâzım.

Nous devrions y parvenir si la circulation n'est pas trop encombrée.

Sana ne lâzım ben çok iyi biliyorum.

- Je sais précisément ce dont vous avez besoin.
- Je sais précisément ce dont tu as besoin.

- Onun neye ihtiyacı var?
- Ona ne lâzım?

De quoi a-t-il besoin ?

- Bir tercümana ihtiyacım var.
- Bana bir çevirmen lâzım.

J'ai besoin d'un traducteur.

Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.

J'ai besoin d'un chauffeur pour me conduire à la gare. Il pleut.

- Bir arabaya ihtiyacım var.
- Bana bir araba lâzım.

J'ai besoin d'une voiture.

- Seninle birebir konuşmam lâzım.
- Sizinle bizzat konuşmam gerekiyor.

- J'ai besoin de te parler en personne.
- Je dois vous parler en personne.

- Bana Tom'un adresi lâzım.
- Tom'un adresine ihtiyacım var.

Il me faut l'adresse de Tom.

- Senin kim olduğunu bilmem lâzım.
- Senin kim olduğunu öğrenmek istiyorum.

- Je dois savoir qui vous êtes.
- Je dois savoir qui tu es.

- Seninle bununla ilgili konuşmam lâzım.
- Sizinle bunun hakkında konuşmam gerekiyor.

- Je dois te parler de ceci.
- Il faut que je vous parle de ceci.
- Il faut que je te parle de ça.

- Biraz daha suya ihtiyacımız var.
- Bize biraz daha su lâzım.

Il nous faut davantage d'eau.

- Bir sandalyeye daha ihtiyacımız var.
- Bize bir sandalye daha lâzım.

Nous avons besoin d'une chaise supplémentaire.

- Böyle şekerli dondurma yemeyi bırakmam lâzım.
- Böyle tatlı dondurma yemekten vazgeçmeliyim.

Il faut que j'arrête de manger de la glace aussi sucrée.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.

Je dois retourner ce livre à la bibliothèque aujourd'hui.